HÜDA PAR Batman Milletvekili ve Parti Sözcüsü Serkan Ramanlı, katıldığı özel bir televizyon programında HÜDA PAR’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduğu “Ailenin Korunması ve Sapkınlığın Suç Sayılması” konulu kanun teklifine dair önemli açıklamalarda bulundu. Ramanlı, bu teklifin, aile kurumunu tehdit eden akımlar karşısında toplumu muhafaza etmeye yönelik bir adım olduğunu vurguladı.
“Aile Kurumu ve Nesil Emniyeti Tehdit Altında”
Ramanlı aile kurumunun ve nesil emniyetinin tehlike altında olduğunu belirterek
“Ailenin korunması ve sapkınlığın suç sayılması ile ilgili çalışmamızı biz geçen hafta Meclis Başkanlığı’na sunduk. Meclisin ve kamuoyunun gündemine getirmek istedik. Elhamdülillah, kamuoyunda olumlu bir yankı bulduğunu görüyoruz. Bundan memnuniyet duyuyoruz. Zira aile kurumu ve nesil emniyeti yıllardır tehdit altında.” Dedi.
“Ahlaksızlık Politikleştiriliyor”
Ramanlı, ahlaki değerlerin zedelendiğine dikkat çekerek şu sözlerle devam etti:
“Sapkınlık giderek yaygınlaşmakta ve cinsiyetsizleştirme akımları her gün daha fazla revaç bulmakta. Ahlaksızlık, adeta politik bir kimlik haline getiriliyor. Buna bir dur denmesi gerekiyordu. Biz HÜDA PAR olarak üzerimize düşeni yaptık.”
“Sapkınlık Propagandası Genç Dimağları Zehirliyor”
Teklifin temelini açıklayan Ramanlı,“Bu teklifin omurgası, sapkın anlayışların propagandasının yapılmasının ve yaygınlaştırılmasının önlenmesidir. Maalesef diziler, sinema sektörü ve bazı sözde sivil inisiyatiflerle bu sapkın anlayışlar genç dimağları zehirliyor.” Dedi.
“Bireyin Manevi Değerleri Aşındırılıyor”
Aile değerlerinin zayıflatıldığını dile getiren Ramanlı, “Bu akımlar, bir yandan aile kurumunu tehdit ederken, diğer yandan bireyin manevi değerlerini örseliyor ve şahsiyetsizleştirme yoluna sürüklüyor.” Dedi.
“TCK’da Yeterli Yaptırımlar Yok”
Ramanlı, Türk Ceza Kanunu'ndaki mevcut düzenlemelerin yetersizliğini şöyle ifade ederek “Mevcut ceza yaptırımları caydırıcı değil. Özellikle aynı biyolojik cinsiyetteki kişilerin cinsel davranışlarının alenileştirilmesine dair herhangi bir düzenleme yok. Biz bu boşluğu doldurmak istiyoruz.” Dedi.
“RTÜK’e Daha Fazla Yetki Verilmeli”
Basın ve yayın organlarının da düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Ramanlı, şu çağrıda bulundu:
“RTÜK’e bu tür yayın yapan kuruluşlara yönelik daha güçlü denetim ve ceza uygulama yetkisi verilmelidir.”
“Aileyi Güçlendirmek Devletin Görevidir”
Ailenin güçlendirilmesinin önemine vurgu yapan Ramanlı, şöyle dedi:
“Aile kadın ve erkeğin nikahlı birlikteliğiyle oluşacak kutsal bir müessesedir. Ancak bugün evlenme oranı düşüyor, boşanma oranı artıyor. Gençlere evlilik adeta yük gibi gösteriliyor.”
“Nüfus Azalıyor, Gençler Evlilikten Uzaklaşıyor”
Toplumsal yapıdaki değişime dikkat çeken Ramanlı, şu ifadeleri kullandı:
“Doğurganlık oranları düşüyor. Genç nüfus azalıyor. Bu sadece Türkiye'nin değil, Batı'nın da sorunu. Biz bu konuda çok geç kaldık. Bu sapkın akımlar sadece nüfusu değil, maneviyatı da yok ediyor.”
“Bu Bir Müdahale Değil, Toplumun Bekasına Yatırımdır”
Özgürlükler meselesine de değinen Ramanlı, şunları kaydetti:
“Biz kimsenin özel hayatını didiklemek niyetinde değiliz. Bu bir bireysel günahsa, bunun toplumsallaşmasına karşıyız. Bu teklif özgürlüklere müdahale değil, toplumun bekasına yatırımdır.”
“Sigara Yasak, Cinsiyetsizlik Serbest Mi?”
Ramanlı, konuyu çarpıcı bir benzetmeyle değerlendirdi:
“Bugün bir sigaranın bile reklamı yasak. Peki bu sapkınlık bir sigara kadar bile zararlı değil mi ki her vesileyle reklamı yapılıyor, normalleştiriliyor?”
“Toplum Olarak Sınıfta Kaldık”
Evlenmeyi kolaylaştıracak sistemin olmadığını söyleyen Ramanlı, şu eleştiride bulundu:
“Kanunlarımız maalesef evliliği teşvik etmiyor. Harama giden yollar otoban, helale giden yollar çamur çukur. Bu zihniyet değişmeden bir dönüşüm mümkün değil.”
“HÜDA PAR Sorumluluğunun Farkında”
Son olarak milletin değerlerini koruma görevini hatırlatan Ramanlı, şu ifadeleri kullandı:
“Biz HÜDA PAR olarak bu sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Mecliste 45 günlük süre dolduktan sonra bu kanun teklifini Genel Kurul gündemine taşıyacağız. Ümit ediyoruz ki milletimizin çoğunluğu bu değerleri koruma noktasında bizimle aynı hassasiyeti paylaşır.”
