Dünyada ve ülkemizde gittikçe kötüye giden eğitim kalitesinin artan teknoloji bağımlılığı ve kitap okuma alışkanlığının terkedilmesinden kaynaklandığını belirten Türkiye Yazarlar Vakfı Batman Temsilcisi ve Batman Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şemseddin Dursun, sorunun ebeveynler ve eğitimcilerin tutumlarından kaynaklandığını söyledi.

Prof. Dr. Dursun, sorunun çözümünün öncelikle ebeveynlerin ve eğitimcilerin kitap okuma alışkanlığı kazanmasından geçtiğini söyledi. Çocukların ve gençlerin evde anne babalarını, okulda ise öğretmenlerini örnek aldığını hatırlatan Dursun, yetişkinlerin kitap okumayı bırakıp sürekli teknolojiye odaklanmasının gençler üzerinde kötü bir etki yarattığını dile getirdi.

Prof. Dursun Önce Ebeveynler Ve Eğitimciler Okumalı (2)

"Bizler ilk emri 'oku' olan bir medeniyetin çocuklarıyız

"Okumak, bilgi edinmenin en geçerli yoludur." diyen Prof. Dr. Dursun, "Bizler ilk emri 'oku' olan bir medeniyetin çocuklarıyız. Ancak okumak sadece kitapla sınırlı kalmamalı; olayları, olguları, eşyayı, mesleği, tabiatı, evreni ve kendimizi de okumalıyız. Bu tür bir okuma, zihin dünyamızın açılmasına ve sorgulayıcı bir mantık geliştirmemize yardımcı olur" şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Dursun, sorgulayan, analitik düşünen bireyler yetiştirmenin ancak bu yaklaşımla mümkün olacağını vurgulayarak "Gözle oku, gönülle oku, zihinle oku, kitabı oku, tarihi oku, tabiatı oku, evreni oku ama hepsinden öte kendini oku. Okuyarak bilgiyi, düşünerek hikmeti, yaşayarak tecrübeyi, duyarak irfanı elde etmek mümkündür" ifadelerini kullandı.Kitap Okuma (1)

Üç tür okuma şekli olduğunu belirten Dursun, bunları "gözle okumak," "kulakla okumak" ve "zihinle okumak" olarak sıraladı. Gözle okurken bütüncül bir bakış açısıyla nesneye odaklanmak gerektiğini, parçacı yaklaşımların hakikati yansıtmayacağını söyledi. Kulakla okumanın dinlemek anlamına geldiğini ve muhatabı can kulağıyla dinleyip not almanın önemini vurguladı. Zihinle okumanın ise düşünmek ve tasavvur etmek olduğunu, okunanların zihinde süzülerek tefekkür dünyasını zenginleştirdiğini ifade etti.

Prof. Dr. Dursun, farklı fonksiyonlarla ve çok boyutlu bir bakış açısıyla okumanın doğru anlamayı, kavramayı ve algılamayı sağlayarak bireye şahsiyet ve kimlik kazandırdığını dile getirdi. "Egosistemden ekosisteme kanatlanmalıyız. Kibre dayalı, tepeden bakan bir anlayıştan uzaklaşıp, evrendeki tüm canlı ve cansız varlıklarla uyumu sağlayan bir sisteme geçmeliyiz. İçimizdeki çocuğu büyütmeliyiz çünkü çocuk safiyettir, merhamettir, adalettir ve vicdandır" dedi.

“Çocukları okumaya ve bilinçlenmeye teşvik ederken örnek olmalıyız”

Tamirhanede Eşyalarla Birlikte Kalpler de Onarılıyor
Tamirhanede Eşyalarla Birlikte Kalpler de Onarılıyor
İçeriği Görüntüle

Özellikle ailelere ve öğretmenlere seslenen Prof. Dr. Dursun, toplumun temelini oluşturan bu iki kesimin çocukların ve gençlerin şekillenmesinde en önemli rolü oynadığını belirtti. Bilimsel çalışmaların çocuk karakterinin %75'inin 0-6 yaş aralığında oluştuğunu gösterdiğini hatırlatarak, bu dönemde ailenin önemine dikkat çekti. Öğretmenlerin de çocukların yetişmesinde en büyük faktörlerden biri olduğunu vurgulayarak bu durumun bilincinde olarak hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.Kitap Okuma (2)

Prof. Dr. Dursun, çocukları okumaya ve bilinçlenmeye teşvik ederken yetişkinlerin öncelikle kendi hayatlarında bu alışkanlığı uygulaması gerektiğini söyledi. "Söylediklerimiz ve nasihatlerimiz davranışa dönüşmelidir. Kendi hayatımızda uygulamadığımız tavsiyelerin bir anlamı olmaz. Çocuklarımız ve öğrencilerimiz bizim davranışlarımıza bakarak kendi hayatlarını inşa ederler" uyarısında bulundu.

Kendi katıldığı bir konferansta yaşadığı bir örneği aktaran Prof. Dr. Dursun, kitap okumayan kızından şikayet eden bir veliye kendisinin ve eşinin kitap okuyup okumadığını sorduğunda olumsuz yanıt aldığını belirtti. "Eğer ben kitap okumuyorsam, çocuğuma kitap oku deme hakkına sahip değilim" diyen Dursun, İmam-ı Şafii'nin "İslam hal dinidir, yaşam dinidir. Söylemlerimizle eylemlerimiz örtüşürse bir anlamı vardır" sözünü hatırlattı.

Prof. Dr. Dursun, çocuklardaki muazzam potansiyeli davranışa dönüştürme görevinin ailelere ve eğitimcilere düştüğünü belirterek sözlerini tamamladı.

Kaynak: MUSTAFA KAYNAK