Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırıları, gösterilmesi gereken tepki ve İslam ülkelerinin yöneticileri ile Müslümanlara düşen görevlerle ilgili İLKHA muhabirine konuşan Özgür-Der Genel Sekreteri Musa Üzer, Kur'an-ı Kerim'e yapılan hakarete yeterince tepki gösterilmediğini, bu tepkinin siyasi erkler tarafından daha ciddi olarak ortaya konulması, Irak'ın gösterdiği tutumun diğer İslam ülkelerine örnek olması gerektiğini söyledi.

"Bu eylemleri batının tarihsel sürecinde dine ve dini sembollere karşı tutumunun devamı olarak görüyorum"

Üzer, "Öncelikle bu olayı doğru tanımlamak lazım. Birkaç meczubun hareketi olarak tanımlayıp işin içinden çıkmak doğru bir tavır değildir. Bu kişilerin eylemlerini ortaya koymalarına yol açan, bu cesareti bulmalarına imkân tanıyan siyasi, sosyal koşulları ele almak gerekir. Yine aynı şekilde bu mahlûkların akılsız eylemlerini ortaya koyarken İsveç, Danimarka gibi devletlerin onları koruyan, eylem yapmalarına fırsat tanıyan gerek kanunlardan gerekse siyasal tutumdan kaynaklı durumu ele aldığımızda meselenin üzerinde durmamız gerekiyor. Burada hedeflenen şey nedir? Açıkçası bu eylemleri batının tarihsel sürecinde dini olanların dini sembollerine karşı savaşının bir devamı olarak görüyorum. Daha önce İncil ve Tevrat'a karşı ortaya koydukları iğrenç tutumu aynen Kuran-ı Kerim'e karşı ortaya koyuyorlar." dedi.

Siirt hava durumu? Siirt’te kar bekleniyor mu? Siirt hava durumu? Siirt’te kar bekleniyor mu?

"Kur'an-ı Kerim'e karşı saldırıları destekleyen devletlere karşı kararlı adımlar atılmalı, ciddi tepkiler ortaya konulmalı"

Kur'an-ı Kerim'in korunması için gösterilen tepkilerin, ortaya konulan tutumların yeterli olmadığını, daha fazlasının ortay konulması gerektiğini vurgulayan Üzer, "Öncelikle burada yapılması gereken şey devletlerin, siyasal güçlerin yapabilecekleridir. Neticede tüm eleştirilerimize rağmen Ortadoğu'daki devletler, Müslüman halkların idaresini ellerinde bulundurmaktadırlar. Bu Müslümanlar, taleplerini dillendiren siyasetler ortaya koymaları gerekir. Dolayısıyla Kur'an-ı Kerim'e yönelik küstahça saldırılarda bulunan kişileri koruyan devletlere yönelik daha ciddi, kararlı adımlar atmaları gerekir. İsveç'e, Danimarka'ya, Hollanda'ya ve benzer eylemlere izin verme potansiyeli olan ülkelere karşı daha net ve kararlı bir tavır içerisinde olmaları gerekir." diye konuştu.

"Irak'ın ortaya koyduğu tutumu tüm İslam ülkeleri ortaya koymalıdır."

Irak'ın İsveç Büyükelçisini ülkesine geri göndermesi, kendi maslahatgüzarını da ülkeye geri çağırması gibi bir tepkinin yerinde olduğunu, bu tepkiyi diğer ülkelerden de beklediklerini belirten Üzer, "Bu ve benzeri tutumların gerçekleşmesi lazım. Kararlı bir tutum olmalı. Değerlerimize, kutsallarımıza hakaret edemezsiniz. Bunu düşünce özgürlüğü kategorisinde değerlendiremezsiniz. Bu eylemleri balatan Rasmus Paludan'ın hareketinin ismi 'Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar Hareketi'dir. Batının İslamlaşmasına karşı çıkabilirsiniz. Fikirlerinizi tartışır, eleştirirsiniz ama neden yakıyorsunuz? Bu, batının faşist tarihinin bir gereği olarak özellikle dini olana yönelik bir tezahürü olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bizim de buna karşı net bir tutum ortaya koymalıyız. Irak'ın ortaya koyduğu tutumu tüm İslam ülkeleri ortaya koymalıdır. 'Madem bu alçakların eylemlerinin arkasında duruyorsunuz, onları güvenlik görevlileriniz, kanunlarınız, medyanız ve yargınız ile koruyorsunuz o zaman bizde sizinle ilişkiyi gözden geçiririz' denilmeli." şeklinde konuştu.

"İsveç kanunlarını düzeltmeden Türkiye NATO üyeliğine onay vermemeli"

Üzer, "Bu iktidar, Müslüman halkın temsilcisidir. Müslüman halkın talepleriyle oy almıştır. Türkiye halkının büyük çoğunluğu bu eyleme şiddetle karşıdır. İktidarın da mensupları bu düşüncededir. O zaman İsveç ile ilişkilerinizde bunu öncelikli madde olarak ortaya koymalısınız. Dolayısıyla NATO meselesinde her ne kadar Rusya'nın saldırgan, ahlaki olmayan politikaları olsa da İsveç'e öncelikli olarak bu madde hatırlatılmalı. İsveç'e, 'kanunlarını yeniden gözden geçir, yasalarını gözden geçir ve İslam'ın sembollerine yönelik saldırganlığı, hakaretleri, küfürleri, aşağılık eylemleri yasaklayan adımlar atmalı. Sonrasında Türkiye, 'tamam sende iyi niyet gördüm ' demeli. Türkiye bunu sadece Müslüman âlemi için değil tüm insanların hukuklarının müdafaa edilmesi için göstermeleri gerekiyor." dedi.

Kaynak: (İLKHA)