Türkiye genelinde tüm camilerde Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından irad edilen hutbede, "Bu gece, mahzun gönüllerimize ilâhî bir
rahmet ve sekînet vesilesi olan miraç gecesini idrak edeceğiz. Yüce Rabbimiz,
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’i, ömrünün hüzün senesi olarak
bilinen çok zor bir döneminde miraç hâdisesiyle teselli etmişti. Âlemlere
rahmet Hazreti Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’i zatının
birliğine, büyüklüğüne ve sonsuzluğuna şahit kılmıştı." denildi.
Cuma hutbesinde, şu ifadelere yer verildi:
"Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını
gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız
Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir. Hiç şüphesiz O,
hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (İsrâ, 17/1)
Muhterem Müslümanlar! Geçen hafta milletçe büyük bir felaket
yaşadık. Yitirdiğimiz her bir canın acısıyla yüreklerimiz yangın yerine döndü.
Acımızı tarif etmeye kelimeler kifayetsiz. Allah’a hamdolsun ki dün olduğu gibi
bugün de zor zamanımızda kenetlendik. Âlicenap milletimiz başta olmak üzere
duyarlılık gösteren ülkelerin, depremin ilk anından itibaren maddi manevi
imkânlarını seferber etmesi her türlü takdire şayandır.
Aziz Müminler! İnanıyoruz ki aynı iman ve ruha sahip olduğumuz
müddetçe aşamayacağımız hiçbir engel yoktur. Toplu vurdukça yüreklerimiz
Allah’ın yardım ve inayetiyle üstesinden gelemeyeceğimiz zorluk yoktur. Birlik
ve beraberlik içinde hareket ettiğimiz sürece saramayacağımız hiçbir yara,
dindiremeyeceğimiz hiçbir acı yoktur.
Kıymetli Müslümanlar! Bu gece, mahzun gönüllerimize ilâhî
bir rahmet ve sekînet vesilesi olan miraç gecesini idrak edeceğiz. Yüce
Rabbimiz, Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’i, ömrünün hüzün
senesi olarak bilinen çok zor bir döneminde miraç hâdisesiyle teselli
etmişti. Âlemlere rahmet Hazreti Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi
Vesellem)’i zatının birliğine, büyüklüğüne ve sonsuzluğuna şahit kılmıştı. Bu
kutlu yolculuk Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: Bir gece, kendisine
ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini
mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, noksan sıfatlardan
münezzehtir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
Değerli Müminler! Bu mübarek gecede, ellerimizi semaya,
dillerimizi duaya, gönüllerimizi Rabbimize açıp yalvaralım ve diyelim ki: Ey
Rabbimiz! Bize göndereceğin her hayra muhtacız. Rabbimiz! Gönlümüze ferahlık
ver. İşimizi kolaylaştır. Ya Rabbi! Bizleri bağışla. Bizlere merhamet et. Sen
merhamet edenlerin en hayırlısısın. Aziz Müslümanlar! Rahmet ve mağfiretin
bizleri kuşattığı bu kutlu gecede, dualarımız sadece dillerimizde kalmasın.
Sözlü dualarımıza fiili dualarımızı da katalım. Yaşadığımız bu büyük afet
karşısında kimsesizlere kimse, çaresizlere çare olmaya devam edelim. İhtiyaç
sahiplerine kol kanat gerelim, yetim ve öksüz yavrularımızı bağrımıza basalım.
Kardeşlerimizin acısını bir nebze de olsa hafifletmek için elimizden gelen
bütün gayreti gösterelim. Deprem bölgelerinin yanında illerimize gelen
depremzede kardeşlerimize de ulaşıp destek olalım. İhtiyaç fazlası evlerimizi
ve bütün imkânlarımızı karşılıksız olarak onların istifadesine sunalım. Bu zor
dönemde fahiş fiyatlarla depremzede kardeşlerimizi, aziz milletimizi istismar
edenleri uyaralım. Unutmayalım ki gün, dayanışma ve yardımlaşma günüdür. Vakit,
iyilik ve fedakârlık vaktidir. Zaman, Allah Resûlü (Sallallahu Aleyhi
Vesellem)’in şu hadis-i şerifini aklımıza ve gönlümüze nakşetme zamanıdır: Bir
kul, kardeşine yardım ettiği sürece, Allah da o kula yardım eder.
Hutbemi bitirirken ahirete irtihal eden her bir kardeşimize
Cenâb-ı Hak’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa, aziz milletimize metanet
diliyorum. Rabbim bizleri her türlü felaketten muhafaza eylesin. Miraç gecemiz
mübarek olsun. "





