Çocuklara Uygulanan İşkence Görüntüleri Yürekleri Dağladı
Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Çakırkaya (Dîlgör) Köyü’nde, 3 ila 10 yaşlarındaki dört çocuğun üvey anne ve üvey ağabeyleri tarafından işkenceye maruz bırakıldığı, hatta hayvan dışkısı yedirildiği görüntüler sosyal medyada büyük infial yarattı. Görüntülerdeki vahşet, toplumun vicdanını derinden sarstı.
HÜDA PAR: “Zulmün Hesabı Sorulmalı”
Konuyla ilgili sert bir açıklama yapan HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanlığı, yapılanın açık bir zulüm ve insanlık suçu olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Masum çocuklara yapılan bu zulüm asla kabul edilemez. Bu insanlık dışı muameleyi şiddetle kınıyoruz. Sorumlular en ağır şekilde cezalandırılmalı, çocuklar derhal koruma altına alınmalı ve rehabilite edilmelidir.”
“Bu Meselenin Takipçisiyiz”
HÜDA PAR, çocukların maruz kaldığı travmanın sadece cezai boyutla sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayarak, psikolojik ve sosyal destek süreçlerinin de ivedilikle devreye sokulması gerektiğini bildirdi. Açıklamada, “HÜDA PAR olarak bu meselenin takipçisi olacağımızı, çocuklarımızın sahipsiz olmadığını kamuoyuna ilan ediyoruz.” denildi.

Toplumdan Geniş Tepki: “İnsanlık Sınavıdır”
Olayın duyulmasının ardından sosyal medya platformlarında binlerce tepki mesajı paylaşıldı. Sivil toplum kuruluşları, aktivistler ve vatandaşlar, çocukların uğradığı şiddetin faillerine en ağır cezaların verilmesini talep etti. “Bu bir adli vaka değil, insanlık sınavıdır” şeklindeki yorumlar dikkat çekti.
Soruşturma Başlatıldı, Çocuklar Devlet Korumasında
Gelen tepkilerin ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyarbakır Valiliği olayla ilgili idari ve adli soruşturma başlatıldığını duyurdu. Çocukların devlet koruması altına alındığı, sağlık ve psikolojik destek sürecinin başlatıldığı açıklandı. Faillerin gözaltında olduğu ve yargı sürecinin sürdüğü öğrenildi.
“Çocukların Çığlığı Sessiz Kalmamalı”
HÜDA PAR ve birçok kurum, yaşanan vahşetin üzerinin örtülmemesi, benzeri olayların tekrar yaşanmaması için devlet kurumlarının daha etkin denetim mekanizmaları kurması gerektiğine dikkat çekti. “Bu çocukların çığlığı hepimizin sorumluluğudur” çağrısı ile mesele sadece bir dava değil, toplumsal bir sorumluluk olarak görülmesi gerektiği belirtildi.




