Libya'ya asker gönderilmesi için verilen iznin süresinin 24 ay
uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi TBMM'ye sunuldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla sunulan tezkerede,
Libya'da Şubat 2011'deki olayları izleyen süreçte demokratik kurumların inşa
edilmesine yönelik çabaların, artan silahlı çatışmalar nedeniyle akamete
uğradığı, ülkede parçalanmış bir yapının ortaya çıktığı hatırlatıldı.
Tezkerede, Libya'da ateşkesin tesis edilmesi, siyasi bütünlüğün
sağlanması ve işleyen bir devlet mekanizmasının kurulmasının mümkün olamaması
üzerine, barış ve istikrarın tesisini teminen Birleşmiş Milletler (BM)
kolaylaştırıcılığında, tüm tarafların katılımıyla yürütülen ve yaklaşık bir yıl
süren Libya Siyasi Diyaloğu sonucunda, Libya Siyasi Anlaşması'nın, 17 Aralık
2015'te Fas'ın Suheyrat şehrinde imzalandığı belirtildi.
Libya Siyasi Anlaşması kapsamında oluşturulan Ulusal Mutabakat
Hükümetinin (UMH), BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2015'teki 2259 sayılı kararı
uyarınca uluslararası toplum tarafından Libya'yı temsil eden tek ve meşru
hükümet olarak tanındığına işaret edilen tezkerede, BMGK'nin 2259 sayılı kararının,
Libya Siyasi Anlaşması'nın uygulanması ile UMH dahil anlaşmada atıfta bulunulan
Libya kuruluşlarının desteklenmesine çağrıda bulunduğu anımsatıldı.
Tezkerede, Libya Siyasi Anlaşması'nda yeri bulunmayan, bu çerçevede
hem ulusal hem uluslararası bakımdan gayrimeşru nitelik taşıyan sözde Libya
Ulusal Ordusu'nun, 4 Nisan 2019'da başkent Trablus'u ele geçirmek ve UMH'yi
devirmek hedefiyle başlattığı, sivilleri ve sivil altyapıyı da hedef alan,
Libya'nın bütünlüğünü ve istikrarını tehdit eden, DEAŞ, El-Kaide ve diğer terör
örgütleri, yasa dışı silahlı gruplar ile yasa dışı göç ve insan ticareti için
uygun ortam oluşturan saldırıları üzerine, UMH'nin Aralık 2019'da Türkiye'den
destek talebinde bulunduğu bildirildi.
Müteakip süreçte UMH'nin, ülkenin bütünlüğüne kasteden bu saldırıları
durdurduğu, böylece Libya'nın, Türkiye ve tüm bölge için güvenlik riski teşkil
edecek bir kaosa ve istikrarsızlığa sürüklenmesinin önlendiği, sahada sükunetin
sağlandığı, ülkede BM'nin kolaylaştırıcılığında, Libyalıların öncülüğünde ve
sahipliğinde ateşkes ve siyasi diyalog sürecinin önünün açılabildiği belirtilen
tezkerede, şu ifadelere yer verildi:
"Türkiye, BM kolaylaştırıcılığında ilgili BMGK kararları
çerçevesinde uluslararası meşruiyet kapsamında yürütülen, Libya'nın egemenliğinin,
toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin korunmasına, ülkede kalıcı bir
ateşkesin tesisine, ulusal uzlaşıyı sağlayacak siyasi diyalog çabalarına güçlü
desteğini sürdürmektedir. Libya'da 24 Aralık 2021 tarihi için planlanan
seçimlerin yapılamaması sonrasında ortaya çıkan siyasi belirsizlik ve yönetim
sorunu, büyük fedakarlıklarla sahada tesis edilen sükuneti riske atmakta ve
kalıcı istikrara ulaşılması önünde ciddi engel oluşturmaktadır. Bu durum
Libya'nın ve tüm bölgenin güvenliği bakımından endişeye yol açmaktadır. Türkiye
ile Libya arasında imzalanan ve yürürlüğe giren Akdeniz'de Deniz Yetki
Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası ile daha da gelişen
iki ülke arasındaki tarihi, siyasi ve ekonomik köklü ilişkiler dikkate alındığında,
Libya'da ateşkes ve siyasi diyalog sürecinin devamı ile bu sürecin sonucunda
barışın tesisi ve istikrarın sağlanması, Türkiye açısından büyük önemi
haizdir."
Türkiye'nin, bu kapsamda Libya ile imzalanan ve yürürlüğe giren
Güvenlik ve Askeri İş Birliği Mutabakat Muhtırası kapsamında Libya'nın
güvenliğine katkı sağlayacak eğitim ve danışmanlık desteğine devam ettiği
vurgulanan tezkerede, gelinen aşamada Libya'da kalıcı ateşkesin ve siyasi
diyalog sürecinin sonuçlandırılması ve kurumların birleştirilmesinin henüz
mümkün olamadığına işaret edildi.
BM himayesinde yürütülen askeri ve siyasi görüşmelerin sonuçlanmasını
teminen çatışmaların yeniden başlamasının önlenmesinin önem taşıdığı belirtilen
tezkerede, bu kapsamda ülkeden Türkiye dahil tüm bölge için neşet eden risk ve
tehditlerin devam ettiği, meşru hükümete yönelik saldırıların yeniden başlaması
halinde Türkiye'nin gerek Akdeniz havzasındaki gerek Kuzey Afrika'daki
çıkarlarının olumsuz etkileneceği vurgulandı.
Son olarak tezkerede, şunlar kaydedildi: "Bu mülahazalarla
Türkiye'nin milli çıkarlarına yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine
karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak,
Libya'daki gayrimeşru silahlı gruplar ile terör örgütleri tarafından
Türkiye'nin Libya'daki menfaatlerine yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek,
kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı milli güvenliğimizin idame
ettirilmesini sağlamak, Libya halkının ihtiyacı olan insani yardımları
ulaştırmak, dönemin UMH tarafından talep edilmiş olan ve bilahare kurulan Milli
Birlik Hükümetinin de gerek duyduğunu bildirdiği desteği sürdürmek, bu süreç
sonrasında meydana gelebilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek
menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre
ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir
politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı
Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
gerektiği takdirde Türkiye sınırları dışında harekat ve müdahalede bulunmak
üzere yabancı ülkelere gönderilmesi, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının
belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi
için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin
Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa'nın
92'nci maddesi uyarınca 2 Ocak 2020 tarihli ve 1238 sayılı TBMM Kararıyla
verilen ve son olarak 21 Haziran 2022 tarihli ve 1320 sayılı Türkiye Büyük
Millet Meclisi Kararı'yla uzatılan iznin süresinin 2 Ocak 2024 tarihinden
itibaren 24 ay uzatılması hususunda gereğini bilgilerinize sunarım."