HÜDA PAR’ın Diyarbakır’da düzenlediği "Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı" akademisyenler, ilim adamları ve siyasetçilerin katılımıyla başladı. Hafta sonu boyunca devam edecek çalıştayda, Kürt meselesinin çözümüne dair farklı perspektiflerden yaklaşımlar ele alınacak.

Çalıştayın ilk oturumu, Eğitimci Fatih Taş'ın sunumu ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından selamlama konuşmalına geçildi. Çalıştayda, Kürt meselesinin tarihsel ve siyasi boyutlarının yanı sıra insani çözüm yolları da tartışılacak.

Yapıcıoğlu: "Sorun Bizimdir, Hepimizindir ve Mutlaka Çözülecektir"

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, çalıştayın açılışında yaptığı konuşmada, Kürt meselesinin çözümünün zorunluluğuna dikkat çekerek, "Sorunun çözümüsüz kalması, emperyalist müdahalelere açık hale gelmiş huzursuz bir coğrafya, heba olan nesiller ve ekonomik çöküntüdür. Meselemizi sulh yoluyla adalet temelinde halletmek mecburiyetindeyiz" dedi.

Yapıcıoğlu, "Başarısız denemeler sonucunda, yaklaşım ve yöntemin değişmesi gerekirken, sorunun varlığını yeniden inkar etmek ya da çözümü tamamlanmış gibi göstermek yanlıştır. Mesele bitmemiştir, devam etmektedir. Sorun bizimdir, hepimizindir ve mutlaka çözülecektir" ifadelerini kullandı.

"Kürt Meselesi’nin İnsani Çözümü Kalıcı Olmalı"

Çalıştayın "Kürt Meselesine İnsani Çözüm" olarak adlandırılmasına dikkat çeken Yapıcıoğlu, "İnsani olmayan hiçbir çözüm gerçekçi ve kalıcı olamaz. Pansuman tedbirlerle daha fazla zaman kaybetmemeliyiz. Kardeşliğin salt edebiyatı yapılmamalı, hukukunu tahakkuk ettirmeliyiz" dedi.

Kürtlerin Tarihsel Rolü ve İslam Ümmetiyle Birlikteliği

Yapıcıoğlu, Kürtlerin tarih boyunca İslam ümmetiyle bir arada yaşadığına dikkat çekerek, "Kürtler bu vatanın sahibi ve devletin kurucu halklarından biridir. Ulus devlet anlayışının yayılmasıyla kimlikleri inkar edilmiş, bu da sorunun derinleşmesine neden olmuştur. Sorunun doğru isimlendirilmesi, doğru çözüm yollarını da getirecektir" ifadelerini kullandı.

İshak Sağlam: "Bu Sorunun Çözülmesi Gerekiyor"

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanı İshak Sağlam da çalıştayda yaptığı konuşmada, Kürt meselesinin köklerinin 100-150 yıl öncesine dayandığını belirtti. "Bu mesele, yüzbinlerce insanın hayatına mal olmuş, büyük ekonomik kayıplara neden olmuş ve toplumsal travmalara yol açmıştır" dedi.

Çalıştayda İki Gün Boyunca Fikir ve Çözüm Önerileri Tartışlacak

Sağlam, çalıştayda yapılacak sunumlarla Kürt meselesine dair farklı görüşlerin ve çözüm önerilerinin ele alınacağını belirterek, "Sadece burada konuşulanlarla sınırlı kalmayacak, bunlar kitap haline getirilerek kamuoyuyla da paylaşılacak" dedi.

Memur-Sen İl Başkanı İbrahim Tekdemir: Kürt Meselesi Mutlaka Geniş Bir Müzakere Zeminine Taşınmalı

Diyarbakır İslami sivil toplum kuruluşları adına konuşan Diyarbakır Memur-Sen İl Başkanı İbrahim Tekdemir, çalıştaya ev sahipliği yapanlara teşekkür ederek, Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt meselesinin farklı isimlerle anıldığını belirtti. Tekdemir, "Ulusçu paradigma Kürt meselesini Doğu sorunu, Güneydoğu sorunu ve terör sorunu gibi adlandırmalarla hep kendisi dışındaki nedenlerle açıklama yoluna gitmiştir. Yanlış buradan başlamıştır. İttihatçı kurucu dönem, rafine bir ulus devlet inşa etme amacıyla her türlü çeşitliliği reddetmeye yönelmiştir. Kürtleri de uzun bir süre inkâr ve imha politikalarıyla karşı karşıya bırakmıştır" dedi.

Tekdemir, AK Parti hükümetleriyle birlikte Kürt kültürünün ve dilinin inkârından ikrara doğru bir dönüşüm yaşandığını ancak yeni bir çözüm sürecinin arifesinde olduklarını belirtti. "Bu durumu ihtiyatlı bir coşkuyla karşılarken, önceki deneyimin olumsuz hafızasını da göz önünde bulunduruyoruz. Kürt meselesinde süreç, yöntem, muhataplık ve dil konularının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Kürt meselesi, Kürt toplumunun bütün katmanlarının katılımıyla geniş bir müzakere zemininde, İslami ve insani haklar temelinde çözülmelidir" ifadelerini kullandı.

Tekdemir, Kürt meselesini sadece PKK ve HDP ile sınırlı tutmanın doğru olmadığını belirterek, "Kürt meselesini PKK ve silah sorununa indirgeyen, bütün Kürtlerin temsil gücünü yalnızca PKK ve HDP'ye çıkaran bir müzakere süreci eksik ve kusurlu olacaktır. Bu süreç geniş bir müzakere zeminine mutlaka taşınmalı, kamuoyuna açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmelidir" diye konuştu.

Bediüzzaman’ın Yeğeni Sabri Okur: Çözüm Müspet Milliyetçiliktir

Çalıştayda söz alan Bediüzzaman Said Nursî’nin yeğeni Sabri Okur ise, meseleyi Risale-i Nur perspektifinden ele aldı. Okur, "Bediüzzaman Hazretleri, Mektubat eserinde ahlaksız insanlara ‘Haset etme, hırs gösterme, adavet etme, dünyayı sevme’ dendiğinde bunun onlar için imkânsız bir teklif olduğunu söyler. Ancak bu duyguların hayırlı şeylere yönlendirilmesi gerektiğini vurgular. İşte Kürt meselesinde de yapılması gereken budur" dedi.

Şırnak ve ilçelerinde enerji kesintisi var Şırnak ve ilçelerinde enerji kesintisi var

Okur, ümmetin içine ırkçılık zehrinin enjekte edildiğini belirterek, "Bugün en dindar genç bile damarına dokunulduğunda birden ırkçılık duygularına kapılabiliyor. Bediüzzaman bu soruna ‘müspet milliyetçilik’ ile çözüm getirmiştir. Yani bir milletin gençlerini kendi dünya ve ahiret saadetleriyle meşgul etmek, onları zarara uğratacak ideolojilerden uzak tutmaktır. Gerçek milliyetçilik, milletin maddi ve manevi kalkınmasına öncülük etmektir" diye konuştu.

Kendi tecrübelerinden de örnekler veren Okur, "Derslere gelen iki genç vardı. Eskiden yol kesen, camları kıran gençlerdi. Sonra bir arkadaş vesilesiyle Risale-i Nur derslerine katıldılar ve bambaşka insanlara dönüştüler. Eğer bu dersleri almasalardı, belki ya mezarda ya da hapiste olacaklardı. İşte müspet milliyetçilik budur" ifadelerini kullandı.

Okur, Türkiye’de geçmişte dinî değerlere baskı uygulandığını ve komünist ideolojilerin yayılmaya çalışıldığını belirterek, "Cumhuriyetin ilk yıllarında Troçki’yi Türkiye’ye getirip Büyükada’da ona her türlü imkânı sundular. Amaç, gençleri dinsizleştirmekti. Ne var ki Risale-i Nur, bu girişimleri bertaraf etti. Bugün de Kur’an’ın sönmez bir güneş olduğunu ispat etmeye devam ediyoruz" dedi.

Sabri Okur, konuşmasını Risale-i Nur’dan alıntılarla tamamlayarak, "Bediüzzaman Hazretleri, müminlerin birlik içinde olması gerektiğini vurgulamıştır. Bugün Müslümanlar olarak birbirimize düşmanlık beslemek yerine, omuz omuza vererek İslam ümmetinin güçlenmesine katkı sağlamalıyız" diyerek birlik ve beraberlik çağrısı yaptı.

Şair, mütefekkir Alim Mehmet Beşir Varol: Hepimizin Rabbi Tektir Birbirimize Üstünlüğümüz Yoktur

Şair, mütefekkir ve alim olan İttihadül Ulema Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Beşir Varol, programın başında bir selamlaşma konuşması yaptı. Varol, TÜRKLERİN, Kürtlerin Arapların Acemlerin rabbinin tek olduğunu; beyaz, esmer, buğday tenli hiç kimsenin bir diğerine üstünlüğünün olmadığını belirtti. Tüm Müslümanların zulme uğrayan mazlum kardeşlerinin yanında olması gerektiğini mazlumu zalimin insafına terk etmemek gerektiğini dile getirdi.

Siyasetçi Yazar İbrahim Güçlü: Silahla Şiddetle Asla Çözüm Olamaz

Kürt siyasetçi yazar İbrahim Güçlü de etkinlikte bir selamlama konuşması gerçekleştirdi. Bu önemli çalıştayı düzenlediği için HÜDA PAR’ı tebrik ettiğini belirten Güçlü, tüm Kürtlerin milletlerinin hakları için çalışması gerektiğini belirtti. Şiddetin silahın asla çözüm olamayacağını belirten Güçlü Kürtler arasında tartışma olabileceğini ama asla şiddete başvurulmaması gerektiğini dile getirdi. Güçlü, her ulusun ülkelerini daha ileri seviyeye taşımak için çalıştığını ama bin yıldan fazladır bu topraklarda yaşayan Kürtlerin daha dillerinin resmi dil olmadığını, eğitim dili olmadığını bundan daha acı bundan daha trajik bir şey olamayacağını belirtti.

Orhan Miroğlu: Problemin insani Yönünden Ziyade Siyasi Yönü Ön Plandadır

25. ve 26. Dönem AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, konuşmasına başladığında çalıştayın, yeni fikirlere ve çoğulcu anlayışa önemli katkılar sunacağı dile getirdi. Miroğlu, Kürt meselesinin insani yönünden ziyade siyasi yönünün ön planda olduğunu belirterek Kürt meselesinin tarihsel boyutlarına ve geçirdiği farklı aşamalara değindi. "Kürt meselesi gerçekten çok derin bir konu, ve salonda bulunan arkadaşlarım, bu tarihi sancılarla bir şekilde yolları kesişmeyen kimse yok. Herkesin bu konuda söyleyecek çok şeyi var," dedi. Miroğlu, geçmişte Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu yana Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti'yle ilişkilerine dair bir analiz yaparak, tarihi bir bağ kurdu. Ayrıca Kürtlerin bölgedeki farklı devletlerle kurduğu bağların da güçlendiğini belirtti. Miroğlu, Türk-Kürt ilişkilerinin derin bir tarihe dayandığını, ancak bu ilişkilerin zaman zaman zorlu bir süreçten geçtiğini ifade etti.

Altan Tan: Yeni Bir Anayasa Kürtçe'nin Resmi Dil Olmasını Sağlayabilir

24-25-26. Dönem HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, konuşmasına başlamadan önce, Kürt meselesinin 100, 150, hatta 200 yıllık bir geçmişe sahip olduğuna dikkat çekti. "Bugün eski dinamikler yerini yeni bir Ortadoğu düzenine bırakıyor. Kürtler, Araplar, Azeriler, ve diğer halklar bu süreçte farklı mücadeleler verdiler, ancak sonuçta kimse mutlu olamadı," dedi. Tan, Ortadoğu’daki yeni düzenin şekillendiğine vurgu yaparak, Kürtler için çözüm önerileri sundu. Tan, özellikle Suriye ve Irak'taki Kürtlerin durumu ve bölgesel çözüm önerileri üzerinde durdu.

Tan, ayrıca Türkiye için de önemli mesajlar verdi. "Türkiye’nin yeni bir anayasa yapabilmesi, Kürtçe'nin resmi dil olmasını sağlayabilir. Türk, Kürt ve Arap halkları arasındaki kardeşliğin güçlendirilmesi, bu bölgedeki barışı sağlayacaktır," dedi. Tan, Ortadoğu'daki gelişmelerin Türkiye'nin geleceğini şekillendireceğini belirterek, yeni bir bölgesel işbirliğinin gerekliliğini vurguladı.

UMAD Başkanı Abdülvahap Ekinci: Meseleye devlet politikası olarak değil, ümmet anlayışıyla yaklaşmalıyız

Uluslararası Müslüman Alimler Derneği (UMAD) Başkanı Abdülvahap Ekinci, Kürt meselesi üzerine yaptığı konuşmada, bu meselenin tarihsel boyutlarına dikkat çekti. Ekinci, 1992 yılında katıldığı Kürt Forumu'nda yaptığı sunumdan bahsederek, o dönemde Kürtlerin geçmişi, sorunun ne olduğu ve sebepleri üzerine önemli noktalar vurguladığını belirtti. "O zamanlar ırkçılığın ne kadar vahim sonuçlar doğurabileceğini anlatmaya çalışmıştım," diyen Ekinci, günümüzde de benzer atmosferin olduğunu ifade etti. Ayrıca, çözüm önerilerini sunmayı umduğunu ancak zaman kısıtlaması nedeniyle daha sonra bu konu üzerinde detaylıca konuşmayı arzu ettiğini söyledi.

Ekinci, bölgedeki sorunların sadece bir coğrafi mesele değil, aynı zamanda kültürel ve dini bir problem olduğunu belirterek, Kürtlerin yaşadığı mağduriyetin tarihi derinliklerine değindi. Bugün tekrar aynı hataların yapıldığını, bu yüzden birlik ve beraberliğin sağlanmasının önemine dikkat çekti. "Şüphesiz ki, bu meseleye yalnızca bir devlet politikası olarak değil, kardeşlik ve ümmet anlayışıyla yaklaşmalıyız," dedi. Ekinci, bu tür toplantıların, özellikle Kur'an ve sünnetten beslenen bir bakış açısıyla daha etkili çözümler üretmeye olanak tanıyacağına inandığını vurguladı.

Mehmet Emin Ekmen: Kürtler, İsrail’in desteğiyle çözüm arayışına girmemeli

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen ise, Kürt meselesine dair önemli bir değerlendirme yaptı. Ekmen, Hüdapar’ın düzenlediği bu toplantının, 10 yıl aradan sonra bir yıllık gecikme ile tekrar yapılmasının önemine dikkat çekti. Ayrıca, Gazze'deki soykırım karşısında Kürtlerin, İsrail’in desteğiyle çözüm arayışına girmemeleri gerektiğini belirtti. Ekmen, Kürtlerin tarihsel olarak daha fazla çözüm üretebilme kapasitesine sahip olduğuna inanıyor ve bu toplantının, Kürtlerin kendi içinden bir çözüm üretme çabalarını desteklemesi gerektiğini söyledi.

Ekmen, Kürt meselesinin çözümü için hak temelli bir yaklaşım gerektiğini savundu ve geçmişteki yanlış anlamaların ortadan kaldırılması gerektiğine dikkat çekti. Özellikle, Kürtlerin devletin ve cumhuriyetin sahipleri tarafından geçmişte karşılaştıkları ayrımcılıklar ve baskılar hakkında daha fazla anlayış gösterilmesi gerektiğini belirtti. "Devletin, Kürtlerin hak taleplerini anlaması ve bu taleplerin hayata geçirilmesi için adımlar atması önemli," dedi. Ekmen, bu süreçte Hüdapar’ın rolünün, toplumsal rızayı üretmek olduğunu ifade etti.

Galip Ensarioğlu: Tayyip Erdoğan’ın, Kürt meselesinin varlığını kabul ederek özür dilemesi bir dönüm noktasıdır

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu da Kürt meselesine dair kendi görüşlerini paylaştı. Ensarioğlu, Kürt meselesinin 100 yıllık bir tarihinin olduğunu ve bu sorunun çözülmesi için önemli adımlar atıldığını söyledi. 2005 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kürt meselesinin varlığını kabul ederek özür dilemesinin, sorunun çözümü için bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Ancak, hala çözülmeyen bazı meselelerin bulunduğunu, özellikle anayasal teminatların tam olarak sağlanamadığını vurguladı.

Ensarioğlu, ulus devletin doğasında yer alan asimilasyon ve baskı anlayışının, Kürtler üzerinde büyük bir olumsuz etkisi olduğunu ifade etti. Ancak bu durumun zaman içinde değişmeye başladığını, 2005’ten sonra atılan adımların önemli olduğunu söyledi. Şiddet sorununun çözülmesi gerektiğine değinen Ensarioğlu, Kürtlerle geçmişte olduğu gibi tekrar güçlü bir kardeşlik ilişkisi kurulması gerektiğini savundu.

Ensarioğlu ayrıca, Kürtlerin Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde ve Ortadoğu’da oluşturduğu ittifakların, Türkiye’nin hedefleri doğrultusunda stratejik önem taşıdığını belirtti. Geçmişte Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kürtlerle sağlanan ittifakları örnek göstererek, bugünkü Türkiye’nin bu tarihi mirası göz önünde bulundurarak hareket etmesi gerektiğini ifade etti. Bu yaklaşımın, Türkiye’nin hem iç sorunlarını çözmede hem de bölgesel hedeflerine ulaşmada büyük fayda sağlayacağına inandığını söyledi.

Kaynak: ŞEVKİ ASLAN