Sağlıklı
evliliklerin ve aile saadetinin oluşturulması, var olan saadetin pekiştirilmesi
ve saadeti dareynin sürdürülmesine katkı sağlamak amacıyla Batman’da başlatılan
“Aile Okulu” projesi yoğun ilgi gördü.
Tesettür
Seferberliği Platformu (TESSEP) Batman İl Temsilciliği tarafından genç evliler,
yeni evlenenler ve evlilik çağında olanlara yönelik başlatılan ve yoğun bir
katılımın olduğu eğitim programı, 2 hafta boyunca devam edecek.
Batman
Peygamber Sevdalıları Derneği Konferans Salonunda yapılacak eğitimlerde,
alanında uzman isimler tarafından aile kurumuna yönelik dersler verilecek.
Program sonunda ise düzenlenecek yarışmada dereceye girenlere ödüller takdim
edilecek.
Kur’an-ı
Kerim tilavetiyle başlayan programda bir konuşma yapan Eğitimci-Yazar Özkan
Yaman, İslam’da aile kurumunun önemine değindi.
Batı’da,
Avrupa’da aile kavramının olmadığını, kadınlarına çok yakın bir zamana kadar
dahi hiçbir değerinin verilmediğine dikkat çeken Özkan, bu ülkelerde kadının
sadece bir meta olarak görüldüğünü vurguladı.
“Gemi
batıyorsa bunun için herkesin seferber olması lazım”
İslam
ülkelerinde de aile kurumunun yavaş yavaş alarm verdiğine işaret eden Yaman,
“Aile, bizde de ciddi ciddi alarm vermeye başladı. Artık boşanma rakamları çok
çok hızlı bir şekilde yükseliyor. 3-5 kat değil onlarca kat her sene
katlanıyor. Boşanmalarla beraber bir de geçimsizlikler çok fazla. Çocuk
eğitimleri ile ilgili sıkıntılar, problemler artıyor. Bu da aileyle kaynaklı.
Bu meselenin çok boyutu var. Yani aile alarm veriyor derken bunu biz tek
başımıza kurtaramayız. Gemi batıyorsa bunun için herkesin seferber olması
lazım.” dedi.
“Aileyle
ilgili kusurlarımızın hepsi yaratılışımızdan uzaklaşmamız anlamına geliyor”
Aile
kurmanın Allah’ın bir emri olduğunu anımsatan Yaman, “Aile derken Allah’ın
fıtratımıza, yaratılışımıza yerleştirdiği bir gerçeklikten bahsediyoruz. Aileyi
Allah Teâlâ istemiş. O murat etmiş, O emretmiş. Yani biz yeryüzünde aile olarak
var olacağız. Aile ile ilgili sınırları da Allah Teâlâ belirlemiş. Bizim yaptığımız
hatalar, aileyle ilgili kusurlarımızın hepsi aslında yaratılışımızdan
uzaklaşmamız anlamına geliyor. Yani bir kadın eşine kusur ettiği zaman
yaratılışına karşı aykırı davranıyor. Bir erkek hanımına karşı yanlış yaptığı
zaman kendi yaratılışıyla çelişiyor.” diye konuştu.
“Kadınların
seçilme hakkı yoktu”
Avrupa’nın
kadına bakış açısını verdiğini örneklerle anlatan Yaman, konuşmasına şöyle
devam etti:
“Hiçbir
fikir, düşünce, din, ideoloji kadını tarif etmeden bir fikir, düşünce, devlet
olamaz. Kadınla ilgili yorumunun net olması lazım. Almanya’da, kadın kocasını
kızdırdı, kocası da onu dövdü, öldürdü; o erkeğe ceza verilmez. Almanya’nın
kadına bakışı bu. Daha 3-4 yıl öncesine kadar İsviçre’de kadınların seçilme
hakkı yoktu. Kanada’da kadınlar 1991 senesinde seçilme hakkına kavuştular.”
“Tezgâhlarda
kadın dövme sopaları var”
Bundan 100
yıl önce Avrupa pazarlarında bir tezgâhta kadın dövme sopalarının satıldığını
aktaran Yaman, “İtalya’da, Macaristan’da, Fransa’da pazarlarda tezgâhlarda
kadın dövme sopaları var. Şu anda dünyayı yöneten küresel sisteme göre kadın
bir reklam öznesidir, malzemesidir. Başka bir şey değildir. Kadının sırtından
para kazanılır. Modernizmin, kapitalizmin kadın tarifi bu.”
“Avrupa’da,
Amerika’da aile diye bir şey yok, sıfır”
Avrupa’da aile
kavramının olmadığını vurgulayan Yaman, “Eskiden, 1950’lerde ‘Avrupa’da boşanma
oranı, evlilik oranı’ filan derlerdi. Şu an öyle bir oran yok. Avrupa’da,
Amerika’da aile diye bir şey yok, sıfır. Olan rakamlarda oradaki Müslümanlar...
Fransa’da 10 milyon Cezayirli var, evlilik oranları o Müslümanlar; yoksa
Avrupa’da aile hiç yok. Fakat maalesef onlarla ilgili bu hastalıklar bize de
yavaş yavaş geliyor. Boşanmaların artışı işte onu söylüyor.” ifadelerini
kullandı.
“İslam
kadını o kadar yüceltmiş ki ama biz bunun farkında değiliz”
Konuşmasının devamında Yaman, şunları söyledi: “1700’lü yıllara kadar kadın İncil’e el süremiyor. Çin’de daha 100 yıl öncesine kadar kadınlara isim verilmiyor. Kız çocuklarına isim yok. Hindistan’da hâlâ birçok mezheplerinde kocası ölen kadın, diri diri yakılıp kocasının yanına gömülüyor. Hindistan’da hâlâ birçok mezhepte kadın asla kocasının malından miras alamıyor. Babasının malından miras alamıyor. Örnekler o kadar fazla ki mide bulandırıcı şeyler. Biz öyle bir nimetin içindeyiz ki, nimetin farkında değiliz. Kur’an, İslam kadını o kadar yüceltmiş ama biz bunun farkında değiliz.”



