Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, sanal bahis ve internet üzerinden kumara erişimin daha da kolaylaştığını belirten Psikolog Hipnoterapist Sinan Sayar, ailelere kişilerin kumara erişimini engelleme çağrısında bulundu.
'Kaybettiğim parayı kazanayım' duygusunun kumar bağımlılığını tetiklediğini belirten Sayar, ailelerin bu durumu anlamalarını ve kumara bulaşan kişilere bu tür hislerin ne kadar zararlı olduğunu anlatmaları gerektiğine dikkat çekti.
Sayar kumar bağımlılığının maddi ve ruhsal boyutu ile ilgili İLKHA'ya konuştu.
“Kişi kumar oynamaya başladığında yaşadığı mutluluk kaçınılmaz bir kayıpla stres haline dönüşür”
Hükümet kumar bağımlılığı konusunda yeni adımlar atmaya başladığını belirten Sayar, 'Artık kumar oynayanlar, kabahat olarak değil, suç olarak nitelendirilecek ve buna yönelik bir yaptırım uygulanacak. Bağımlılıkların temeli aslında aynıdır. Madde bağımlılığı neyse kumar bağımlılığı da aynıdır. Bunun temeli, vücuttaki dopamin hormonunun daha fazla salgılanmasıyla kişiye keyif vermesi ve bu keyfin gitgide tolere edilerek fazlalaşmasıdır. Kişi kumar oynamaya ilk başladığında, vücut daha fazla dopamin salgılar ve kişi mutlu olur veya mutluluğu hisseder. Ancak bu mutluluk, kaçınılmaz bir kayıpla zamanla strese dönüşür. Kişi bu stresle beraber daha fazla oynamaya başlar ve genel itibariyle ‘kaybettiğimi kazanayım' dürtüsüyle daha fazla miktarlarda kumar oynamaya başlar. Süreç bu noktaya geldikten sonra, kişinin artık bir psikologa başvurması gerekiyor. Bağımlılık sürecinin arındırılması için birkaç ilaç takviyesi yapılmalı, aynı zamanda bir psikologla görüşüp süreci terapiyle beraber devam ettirmesi gerekir.” dedi.
“Kişi kumarla beraber sadece kendine değil, etrafındakilere de zarar vermeye başlar”
Kumar oynayan kişinin daha yüksek paralarla oynamaya devam ettiğini ve maddi kayıplar yaşadığını ifade eden Sayar şöyle devam etti:
“Maddi olarak, kişinin ilk başlarda 10 TL ile veya 100 TL ile oynadığı kumar, bir süre sonra ona keyif vermemeye başlar ve daha büyük paralarla oynamaya başlar. Bununla beraber kişi, bir zarara uğradığı için arabasını, evini satmaya kadar hatta evliliklerin bitmesine kadar gidebilir. Bunun birçok örneğini televizyonlarda görüyoruz. Kredi kartlarıyla ve daha büyük kredilerle oynamaya başlarlar ve bunları yaşayan kişi, kendi zamanıyla birlikte ailesinin ve çevresindeki kişilerin de hayatını mahveder. Kişi, çekirdek aile yapısını tamamen çökertip aynı zamanda etrafındaki insanlara da zarar vermeye başlar. Çünkü kişi onlardan da borç almaya başlar. Belirli yalanlarla çevrenizdekilere kumar oynadığınızı söyleyip para istemeyeceğiniz aşikardır. Bunun için belirli yalanlar söylenip bu şekilde parayı bulup, bu parayı kumara yatırmaya başlarsınız. Bundan dolayıdır ki kişi, kumarla beraber sadece kendine değil etrafındakilere de zarar vermeye başlar. Bu durumda zaten karşınızdaki kişinin kumar oynadığını bilmiyorsunuz. Kaldı ki, karşınızdaki kişi kumar oynadığını söyleyip sizden para istemeyecektir. Zaten bu durumdaki bir kişiye de kimse para vermez. Kumar bağımlısı olan kişi, manevi olarak bir çöküş yaşar ve bununla beraber maddi olarak da bir çöküş yaşaması kaçınılmazdır.”
“Maddiyatı tamamen çöküp maneviyatı da zarara girince toparlanamaz bir duruma gelebilir”
Manevi olarak da zarar gördüğünü dile getiren Sayar, “Manevi olarak aileden uzaklaşma, depresyona girme, tek başına yaşamaya çalışma ve etrafındaki insanların birer birer o şahıstan uzaklaşması gibi sorunlar yaşamaya başlar. Bildiğiniz gibi etrafımızdaki kişiler, kumara bulaşan veya kötü bir alışkanlığı olan kişilerden genelde uzak durmaya çalışır. Kimse bir madde bağımlısına, ‘En iyi arkadaşım olsun da onunla kol kola gezeyim' demez kolay kolay. Kumar bağımlılarının da aynı şekilde etrafında kimse kalmayacak ve yavaş yavaş herkes uzaklaşacaktır. Tek başına kaldıktan sonra, maddiyatı tamamen çöküp maneviyatı da zarara girince, kişi ne yazık ki çok daha fazla toparlanamaz bir duruma gelebilir.” şeklinde konuştu.
“Teknoloji geliştikçe, bir şeylere erişim çok daha kolaylaşıyor”
Teknolojinin gelişmesiyle sanal bahsin de yaygınlaştığına dikkat çeken Sayar, “Konuya şu çerçeveden bakmak gerekiyor: Her zaman her konuda karşımıza çıkıyor ve çıkmaya da devam edecek. Teknoloji geliştikçe, bir şeylere erişim çok daha kolaylaşıyor. Bundan 20-30 yıl önce sanal bahis veya internet sitesinden bahsedemezdik; sadece belirli yasal olan ülkelerde gidip oynanabilirdi. Ama şu anda, teknolojinin çok fazla gelişmesiyle beraber, veri tabanlarının oluşturulmasıyla kişiler telefon üzerinden veya teknolojik bir alet üzerinden çok rahat bir şekilde kumar oynayabiliyorlar.” diye konuştu.
“Kişinin kumara başladığını fark edildiğinde kumara ulaşabileceği tüm teknolojik cihazlar yasaklanmalıdır”
Ailelere çağrıda bulunan Sayar, “Ailelerin bu konuda yapması gereken, kişinin para seviyesini belirli bir limitte tutması ve o limiti açşığında o paranın nereye gittiğini sorgulamasıdır. Harcaması daha da fazlalaşıyorsa, bu durumu takip etmelidir. Kişinin kumara başladığının farkındaysak kumara ulaşabileceği bütün teknolojik aletlerin öncelikle yasaklanması gerekiyor. Çünkü kumara ulaşmaması gerekiyor ve para limiti koyulmalıdır. Bu durumun hepsi kişiyle konuşulmalı ve kişi bilinçlendirilmeli. Biz şunu asla istemiyoruz: ‘Kişi kumara başladı, biz bunu bırakalım, terk edelim, kızalım veya kenara atalım' düşüncesi olmamalı. Bu yapıldığı takdirde, kişiyi daha fazla oraya itecektir. Ama kişiyi bilinçlendirirsek, neler olması gerektiği veya neler yapması gerektiği konusunda konuşursak, neye ihtiyacı olduğunu veya neden başladığını bulmak gerekir.” ifadelerini kullandı.
“Kişiyi bataklığa çeken en büyük nedenlerden biri ‘Kaybettiğim parayı kazanayım' duygusu”
Sayar, kişiyi kumara iten yolların araştırılması ve çözüm bulunması gerektiğini söyleyerek sözlerine şu şekilde son verdi:
“Kişinin kumara başlaması kolaydır, ancak kişiyi buna iten bir neden vardır. Kişi acaba yalnız mı? Arkadaşı mı yok? Arkadaşlarıyla iyi mi anlaşamıyor? Veya çok fazla para verildiği için ve o parayla ne yapacağını bilmediği için mi kumara başladı? Öncelikle bu neden bulunmalıdır. Bu neden bulunduktan sonra, aile olarak yapmamız gereken şey, kişiyi kumara ulaşmasını sağlayan aletlerden uzaklaştırmak. Gerekirse, banka hesaplarına bir limit koymak. Bunların hepsi bir yöntem ama en etkili yöntem, yani ebeveynlerin çocuklarıyla oturup konuşması, onlara ‘kaybettiğimi kazanayım' duygusunda olmamaları gerektiğini anlatmaktır. Çünkü kişiyi bataklığa çeken en büyük nedenlerden biri budur: ‘Kaybettiğim parayı kazanayım' duygusu. Bu durum konuşulursa, yeni başlayan kişinin aileler tarafından kurtuluş yönü bu şekilde olur.”