0

 

 O Nebiyi aşkla anma iklimine giriyoruz yeniden. Ona dil uzatan küstahlara inat meydanlarımız yine onun aşkıyla inleyecek.

 Peygamberin insanlık için neler yaptığına, mukaddes tebliğine bakalım.Hz. Peygamber (s.a.v.) Tebliğine başlamıştı. Mekke’de bir hareketlilik, bir canlanma ve değişik bir atmosfer oluşmuştu. Çünkü insanlar, bu yeni mesaj karşısında düşünme fırsatı bulmuş ve bir arayış içerisine girmişlerdi. Bugüne kadar yaşamaya çalıştıkları inanç sisteminin basitliğini, bir o kadar da fıtrata aykırılığını görüyor ve dini inanışlarını sorgulamaya başlıyorlardı.

Hakikatin önüne set çekmenin, tevhid güneşinin aydınlığını örtmenin mümkün olmadığını her geçen daha bir anlıyorlardı. Yaptıkları kötülüklerin, attıkları iftiraların, uydurdukları yalan ve kara propagandaların hiçbir faydasını görmedikleri gibi, çoğu zaman ters etkide bulunuyordu.

Artık Müslümanların açıktan tebliğlerini yapıp, açıktan ibadetlerini yapma zamanı gelmişti. Müslümanları büyük bir aşk ve heyecan sarmıştı. Gelen vahiy ile donanmış, Hz. Peygamberin vaaz ve irşadıyla bilinmişlerdi. Kullara kul olma basitliğinden kurtulmuş, Allah’a kul olma erdemini elde etmişlerdi. İşte böyle bir onur ile Kâbe’ye yürüyecek,  Allah’ın evini ziyaret edecek Âlemlerin Rabbi olan Allah(cc)’a kul olma izzet ve şerefini haykıracaklardı.

Coşkun bir heyecan ile Mekke’nin bütün mahallelerinden, bütün evlerinden, birer, ikişer Müslümanlar Mekke sokaklarına çıkmış, o kutlu Nebinin arkasında saf tutmuş, çok ulvi duygular içerisinde Kâbe’ye doğru yürüyüşe geçmişlerdi. Her birisinde ayrı bir heyecan, her birisinde ayrı bir duygu seli olduğu halde, Tevhid önderinin arkasında, tekbir getirerek, tevhidi haykırarak ilerliyorlardı. O gün bambaşka bir gündü. Çünkü şirk ve zülüm karanlığının hakim olduğu, Tevhidin sembolü olan Beytullah’ın putlarla doldurulduğu, insanların birbirlerinin şerrinden emin olmadığı Mekke sokakları tekbirlerle, Allah’a Hamd ve senalarla şenlenmişti. Hz. İsmail (a.s)’dan  sonra hüzünlenen Beytullah ve Mekke tekbir ve tevhidi nağmelerle sevinmiş, asli hüviyetlerine kavuşma noktasında yeni bir merhale kat etmişlerdi.

O gün Peygamber efendimiz ve beraberindeki Müslümanlar, hakkı haykırmak için Kâbe’ye doğru yola çıktıklarında, içerisinde bulundukları aşk ve heyecan haletindeki gibi, aynı o aşk ve muhabbet ile bu mevsimde ‘Peygamber Sevdalıları’ da hakkı haykırmak, Peygamber efendimize olan sevgi ve bağlılıklarını ilan etmek üzere ‘Kutlu Doğum’ etkinliklerine akın akın gidecekler.

Şehirlerimizden köylerimize varıncaya kadar, her bir mahalleden, her bir evden insanlar cadde ve sokaklara çıkacak, büyük bir sevgi ve heyecan ile ‘Mevlid Alanlarına’ doğru, hakkı haykırmak, Tevhidi dile getirmek, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e olan bağlılıklarını yeniden tazelemek, okunan ‘Salâvat-i Şeriflere’ eşlik etmek, Hz. Muhammed (s.a.v.)’i anlatan konuşma ve İlahileri can u gönülden dinlemek için büyük bir özveri ve heyecan içerisinde ‘Kutlu Doğum’ alanlarına koşacaklar.

Dillerinde salâvat, kalplerinde zikir, gözlerinde büyük bir mutluluk ile tıpkı 1400 sene önceki Peygamber efendimiz ve Sahabesiyle Mekke sokaklarından Kâbe’ye doğru yürürken yüklenmiş oldukları duygu seli gibi bir duygu ile bugünün ‘Peygamber Aşıkları da hakkı haykırıyor, Peygamber efendimizin hayatının öğrenilmesi ve ‘Sünnet’inin yaşanılması için ‘Siyer sınavı’ düzenliyor, Salâvat-i Şerif kampanyaları başlatılıyor, Hz. Peygamber(s.a.v.)’in hayatımızın her anında bizimle beraber olması gerektiği bilincini bize tekrar tekrar hatırlatıyorlar.

Nasıl ki zülüm ve şirk karanlığının kapladığı Mekke toplumunun ne kadar peygamberi mesaja ihtiyacı var ise, aynı şekilde, bütün kötülüklerin toplumumuzu, ailemizi ve insanlarımızı kasıp kavurduğu, inanç ve düşüncelerde büyük savrulmaların yaşandığı ve insanların büyük bir arayış içerisinde oldukları bu günlerde ‘Peygamberi Mesaja’ daha fazla ihtiyacımız vardır.

Kutlu Doğum Peygamber efendimizi hatırlamaktır, O’nu yeniden okumaktır, yeniden anlamaktır. Getirdiği mesaja yeniden muhatap olmaktır. Kur’ana yeniden başlamaktır, yeniden okuyup anlamaktır. Tevbe edip Allah’a iltica etmektir. Özellikle İslam’ın ilk yıllarındaki Müslümanlar gibi Tevhid mesajı karşısında o aşk ve heyecanı yeniden yaşamaktır.

 

Kutlu Doğumu aşkla yaşayıp, heyecanla yaşatanlara selam olsun.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *