0

 

 

Hastanelerin bir terör yuvası haline geldiği, basına düşen son bir haber ile tekrar gündeme gelip zirveye yerleşti. Devlet güvenliğini elinde bulunduran hükümet yetkililerinin buna derhal el atması gerekmektedir. Vatandaşını korumak için her türlü imkân ve aklı seferber ederek çareler düşünüp adımlar atmalıdırlar.

 

2014 yılının kurban bayramı’nda HDP Eş Genel Başkanı ve PKK fiiliyatçısı konumunda olan Selahattin Demirtaş’ın Kobane bahanesiyle yapılan çağrıyla başlamıştı. Sokaklara inen Budist çeteleri aratmayan Kürdistan’ın kara yüzlü cellâtlarının vahşetinden sonra hastaneye götürülen yaralıları başka vahşileri karşılamış olmaları akıllara hastanelerdeki vahim tabloyu gözler önüne sermişti.

 

Geçen hafta Şehit Yasin ve arkadaşlarının duruşmaları vardı. Onları istismar malzemesi yapan hükümet yetkilileri olmadığı gibi her hangi bir gönderdikleri de yoktu. Tabi önceki duruşmalarda olmadıkları gibi bu duruşmaya da teşrif etmemişlerdi. Niye etsinler ki(!) Alt tarafı; 5 genç fakirlere kurban etlerini dağıtırlarken, demokratik haklarını kullanan(!) 100’lerce insan(!)cıktan oluşan başka bir gurubun saldırısına uğruyor. Bu gençleri, sayılamayacak kadar bıçak darbesi, 10’larca kurşun yaraları, 3.’ü kattan atmaları, yerlerden sürtünmeleri, benzin döküp yakmaları ve bunlar yetmiyormuş gibi çevredeki balkonlarda olan insan suretindeki esfellerden yükselen tempolu zılgıtlarla üzerlerinden arabayla geçmelerinden başka bir şey değildi bu gençlerin ailelerini mahkemelere sevk eden. Gerçekten de hükümet yetkililerinin mahkemeye gitmelerine hiçbir sebep bulamıyorum(!)

 

Bu vahşetin olduğu zamanlarda, Amed’in başka bir yerinde başka yamyamlarca İslami bir derneğe de silahlı saldırı yapılıyor. Ve Turan Hoca vuruluyor. Turan Hoca’yı hastaneye götürmek isteyen Cumali’de bu saldırıdan nasibini alıp yaralanıyor. Kobane eylemlerinde ambulansın gittiği tek kişi olan Cumali, ambulansa konuluyor. Şehit Cumali ambulansla birlikte yakılmak isteniyor ama Allah koruyor ve hastaneye yetişebiliyorlar. Hastanede başına gidenlerin ilki olan abisi (Ali Yaşar Güneş) , kardeşinin bilincinin yerinde olduğunu söylüyor ve ekliyor. ‘Yanına gittiğimde orada bulunan personeller, “bu İŞİDlidir” diyerek müdahale etmediklerini, bir temizlik görevlisiyle birlikte Cumali’yi tomografi odasına taşıdıklarını’ belirtiyor.

 

Şehit Cumali’nin abisi devam ediyor; ‘ilk akşam ameliyat edildi. Hayati riskinin olmadığı ama felçli kalabilineceği bilgisine yer verildi doktorlar tarafından.’ Şehit’in abisi korkunç bir iddiayı da belirtiyor. ‘Durumu iyiye gidiyordu. Bir anda sağlık ekibi değişti ve kardeşimin durumu da kötüye gitti. Hatta Şehit Cumali’nin defalarca beni buradan çıkarın ikazlarına, yarası sızladığı için sayıklıyor dedik’ diyor. ‘Sabaha doğru da acı haberi aldıklarını belirtiyor.’

 

Evet, hükümet yetkilileri mahkemelere gidemiyor diyebiliriz. Ya hastanelerde olan ve Hipokrat yeminine rağmen müdahale etmeyen personellerle, adeta “infaz memuru” olmuş doktorlara da mı karışamıyor. Görevlerini inançlara ve kılık kıyafetlere göre yapan kitap yüklü merkepleri hiç görevlerinden almış mı? Ya da daha hafifi, herhangi biri için tek bir soruşturma açılabilmiş mi? İhtimal bile vermiyorum. Çünkü hükümet şu anda 3. köprü, 3. havaalanı ya da duble yollarla ilgilenmekten adalete fırsat bulamıyor. Oysaki adaleti başa almalıydı ama maalesef tam tersini uyguluyorlar. Yada bizlere adaleti vermek yerine duble yolları veya isimlerini yücelten başka başka şeylerle göz boyaması yapıyor olabilirler.

 

İnançlara göre tedavi edilen ya da baştan savılan hastalar, büyük Türkiye sloganıyla yola çıkan bu hükümet için büyük bir sıkıntı olması gerekir. Bunun yanında da inançlarını yaşamaya çalıştığı için gerek sağlık çalışanları tarafından, gerek de fırsatını bulan insan olamamış insan(!)ların sağlık çalışanlarına uyguladıkları şiddet ve bununla gelen yaralanmalar-ölümler.

 

Çok değil kısa bir zaman önce İdil’de eşi çarşaflı olduğu için hastaneden eve giden bir sağlık çalışanı darp ediliyor. Bu sağlık çalışanı kurtuluşu yerde nefessiz bir şekilde ölü numarası yaparak hayatta kalmayı başarmış. Haydi denilebilir öncesinden tahmin edilmemiş ve sağlıkçı darp edilmiş. Ama daha mühimi bu sağlıkçı hala aynı hastanede aynı şartlar altında çalışmak zorunda bırakılmış. Ve bu sadece bir örnekten ibaret değildir. Düşünebiliyor musunuz? Ölü taklidi yaparak hayatta kalmış.  Can güvenliği olmayan bu memurların niye başka yerlere tayini çıkarılmıyor? Defalarca tayin isteyen memurlar neden kimsesiz, sahipsiz, umursamaz bir tavırla ölüme terk ediliyorlar?

 

Bu her iki konu da devlet tarafından görevlendirilen bir heyet ile çözülmelidir. Başka yolu ve izahı da yoktur….

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *