0

 

Sonra onlar, (Yusuf’un suçsuz olduğuna dair) delilleri görmenin ardından, onu bir zamana kadar zindana atmaları kendilerine uygun görüldü (Yusuf 35)

 

Yusuflar, sevinç çığlıklarıyla yükselen kuş cıvıltılarını andıran Kur-an sesleri ve etrafında pervane olmuş minik yüreklere Kur-an/siyer dersleri verirlerken yakalandılar. İftira, yalan/dolanlarla hazırlanan dosyalar, kullara kul olmuş hâkim/savcıların önlerine bırakıldılar.  Ve aradan kiminin 15/18 kiminin 20/23 yılları oldu modern zaviralarda sahipsiz bir şekilde.

 

İçinde bulunduğumuz asra hak ile meydan okuyan bir kahramanlar kafilesi suretinde görünüyor Yusuflar. Kökleri Kur-an’a dayanan, dalları sünnete uzanan, Kur-an öğrettikleri için yargılanan ruhları inşaya gelen nadide tomurcuklardı bunlar. Bıyıkları yeni yeni terleyen gençler iken, şimdilerde sakallarında siyah kıllara rastlamak neredeyse imkânsız diyecek kadar yaşlandılar. Dile kolay 20 küsur yıl.

 

Sen buna (Kur-an’ı tebliğe) karşı onlardan bir ücret istemiyorsun, o (Kur-an), âlemler için sadece bir öğüttür. (Yusuf 104) şiarıyla, genç nesillerin fıtratıyla oynamak isteyenlere inat çekinmeden Kur-an dersleri verdiler. Beşeri kanunları ellerinde bulunduran İslam düşmanları, fitne çıkarıyorlar (“Allah, fesat çıkaranı da işleri düzeltici olanı da bilir.” Bakara 220) bahanesiyle bu bir avuç insana tüm imkânlarını seferber ederek saldırdılar. Onlar, elbette kendi ağırlıklarını/günahlarını ve kendi ağırlıklarıyla beraber daha bir takım ağırlıkları da taşıyacaklar ve kıyamet günü iftira ettikleri/uydurdukları şeylerden mutlaka sorguya çekileceklerdir. (Ankebut 13) Yusufları zindanlara doldurduktan sonra, bazı arkadaşları bu uğurda katledilip (şehit) canlarını Rablerine teslim ettiler, bazıları da Allah yolunda hicrete zorlandılar ve baba yurdundan hicret ettiler. Bu her üç hasletle de iftihar ediyoruz. Şehitler, zindandakiler ve muhacirler; bir elmanın yarısı gibidirler aynı tadı, kokuyu, rengi taşırlar. (İmam Huseyn)

 

Cefa ve vefanın adı, kardeşliğin sigortası, İslam’ı öğreten zamanın Musap Bin Umeyr’leri, dindar neslin başlıca öğretmenleri, camii yarenleri Kur-an öğrettikleri için zindandadırlar. Ey zindan! Farkında mısın? Bağrında ne yiğitler, ne azizler, ne Yusuflar barındırıyorsun. Peygamberlerin gelmediği bu ahir zamanda peygamber varislerinin sana misafir olduklarının bilincinde misin? Kur-an sancaktarlarının korkusuz öğretmenleri senin mekânında konaklanmışlar sıkıntı veriyor musun?

 

Zindanlar bu ümmetin sabır mektepleridir. Sabır insanı hem insan, hem de sultan eder. İslam davasına mallarını, canlarını, özgürlüklerini feda eden Yusuflar, aslında özgürlüğün dersini bizlere veriyorlar. Sabrı kuşanmış olan azizler, tüm geleceklerini bir kenara bırakarak sancaktar görevinde bulundular. O sancağın yere düşmemesi için olan güçleriyle çalıştılar, çabaladılar. İslam düşmanları, ölümden korkmayan bu azizlerin aşk ve cehdine şahit olduktan sonra uydurma deliller zilletine düştüler. Akletmiyorlar ki, onların bir hesabı varsa, kainatı yoktan var edenin de kuşkusuz bir hesabı vardır. “Şüphesiz ki sen her şeye hakkıyla gücü yetensin” (Al-i İmran 26)

 

            …Bir topluluğa öfkeniz, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adil olun! zira o takvaya en yakın olanıdır. Allah’tan sakının! Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Maide 8) Allah tüm yaptıklarımızdan haberdar ise (ki öyledir) bu cezaları verenlerle beraber, göz yumanlar, duymamak için kulaklarını kapatanlar elbette hesapların görüldüğü o çetin günde hesap vereceklerdir. Yanlış anlaşılmasın şunu da özellikle belirtelim, Yusufların kimsenin affına ihtiyacı yok! Deliller ve dosyalar tekrar incelendiğinde suçsuz oldukları gün gibi aşikâr olacaktır. Daha ne zamana kadar çocuklar, anneler, babalar ve eşler nur yüzlü yusufilerin ardından hasretle bakacak, yollarını gözleyeceklerdir.

 

Kck, Balyoz, Jitem, Ergenekon, 28 şubat, Yolsuzluk, Paralel mensupları bir bir tahliye olurlarken, Aziz İslam’ın Aziz Müderrisleri ne zamana kadar tutuklu kalacaklar? Bu sorunun muhatabı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet Bakanı ve tüm vicdan sahipleridir. Duyulmayacak mı bu feryat ve figanlar? Ne zamana kadar sağır rolünü oynayacaklar. Birileri bunlara ölümün çok uzak olduğunun garantisini mi vermiş ki bu kadar rahat hareket ediyorlar? Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır söylemi onlar için bir şey ifade etmiyor mu?

 

Ve sahipsiz, kimsesiz olduğumuza kanaat getirdiğimizde Hesbunellah we ni’mel wekil Allah bize yeter söylemi döküldü dudaklarımızda. Bu söylemin ardından gökleri yara yara gelen Allah’ın kelamı yetişti imdadımıza. “Nihayetinde o peygamberler umutsuzluğa düşüp gerçekten yalanlandıklarını sandıkları bir sırada, onlara nusretimiz/yardımımız geldi de dilediğimiz kimseler kurtarıldı. Azabımız o suçlular/günahkârlar topluluğundan geri çevrilmez. (Yusuf 110)

 

Her aile reisinin çocuklarından uzaklarda değil de yanı başında olan günlerde buluşmak dileğiyle…

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *