0

 

Belki de ilk defa İslam ümmeti bu kadar zulüm bu kadar baskı ve bu kadar eziyet altındadır. Zalimler belki de ilk defa köklerini bu derece geniş bir zeminde İslam ümmetinin barındığı memleketlere binbir desise ve hileyle salmışlardır. Ellerini her yere bir şekilde ilk defa bu denli uzatmışlardır. Eskiden haberleri açıp baktığınızda yine zulmün var olduğunu görüp, duyabilirdiniz ancak her haber satırında yeni bir müslümanın katledildiği, vahşice işkencelere tabi tutulduğu haberlerini duymazdınız. Ya artık eskiden var olan zulüm ve işkenceler artık ekranlara taşınabilme imkânına kavuşmuştur ya da zalimler, "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" yahut "onlar nerede ben nerede, ben hayatımın gidişatına bakmalıyım" diyen o çok duyarlı(!) Müslümanların sayesinde hiçbir zaman hayal edemeyecekleri bir rahatlığa ulaşmışlardır.

Bu durumda sözlerimizi yönelteceğimiz gruplar ve topluluklar zalimler, zulmedip, çile çektirenler değildir. Onlara gereken cevabı, onlara söylenecek en güzel sözü zaten kelamların en güzeli söylemektedir." Ey Peygamber! Sakın zalimlerin yaptıklarından Allah'ın gâfil olduğunu sanma! Ancak Allah, onların cezalarını, gözlerin dışa fırlayacağı güne ertelemektedir(İbrahim-42)". İşittik, inandık ve itaat ettik.

Bizim muhatabımız yine bizim iman ettiğimiz rabbe, resule, kitaba, dine, yöneldiğimiz kıbleye tıpkı bizim gibi tıpkı eziyet gören mazlumlar gibi inanıp, alnı secdeye giden, kalbi iman suyuyla tatlananlardır. "Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mümin)kardeşi için istemedikçe gerçek manada iman etmiş sayılmaz" diyen aynı peygamberin ümmetinden olup gece gündüz yine o aynı can nebiye salâvatları aynı şekilde getirmişiz. Hiçbirimizin tek bir kimsemizden hiçbir farkı yok. Hepimiz Müslüman kardeşleriz. Bırakın yaşıt olmayı, adaş olmayı, hemşeri olmayı her şeyden öte kardeşiz.

Kardeş kardeşe can vermez mi kardeşim? Hele de bir Müslüman bir diğer Müslüman kardeşinin sadece "Rabbim Allah'tır" deyip O Rabb-i Zülcelal'in emrettiği dini bir farizayı yerine getirdiğinden dolayı baskılara maruz kalıp mazlumca şehid edildiğini görmez mi?. O Müslüman bu mazlumları görüp de ümmet-i Muhammed'den olduğunu hatırlayıp önderi Resulullah'ın geceler boyu ümmeti için ağladığını anımsamaz mı? O can Resul'ün inci gibi gözyaşları bizim birkaç damla gözyaşımızdan daha mı değersizdi ki o can geceler boyu ağlıyordu da biz bir damla gözyaşı dökmekten çekiniyoruz.

Tamamen kendimizi sağır, dilsiz, kör yapıyoruz. Ya bu sessizliğimizin, çekingenliğimiz ya da umursamaz tavrımızın bizi nereye götüreceğinin farkında mıyız? Belki de hiç olmadığı kadar vicdanımız körelmiş de artık vicdanımıza hiçbir şey etki edemez duruma gelmiş. Ondandır ki derileri, etleri kemiklerinden diri diri ayrılan, bir nevi soyulan, ta ki kanlı kemikleri gözükünceye kadar zulmedilen Müslümanların görüntülerini izlemek bizi baştan aşağıya titretmiyor, izledikçe soğuk bir ürperti vücudumuzu kaplamıyor.

Biz kendimize Müslüman diyoruz elhamdülillah. Ancak kendilerine "Müslüman kardeşler" diyen ve gerçekten kardeş gibi kardeş olan kardeşlerimize yapılanlara karşı kardeşçe bir tutum sergileyebiliyor muyuz? Zalimlerin kendileri tarafından planlanıp, uyduruk tuzak ve cezalar ile Müslüman kardeşlerimize verilen idam cezaları nasıl bizim vicdanımızı, izzetimizi, gayretimizi, azmimizi, cesaretimizi harekete geçirmiyor. Unutmayın ki Müslüman’ız. Müslüman izzet, şeref, cesaret, vicdan, gayret sahibidir. Ey Müslümanlar ne oldu da ümmet-i Muhammed bu hale geldi. Nasıl bu derece pasif, hareketsiz ve gayretsiz duruma gelindi? Unutmayın ki Müslümanlar sahipsiz değildir. Onların sahibi başta Allah sonra da diğer Müslüman kardeşleridir.

 

Ancak Müslüman kardeşlerinin bu derece gayretsizlikleri Allah muhafaza Allah'ın gayretine dokunursa da  ne bir kurtarıcı ne bir yardımcı bulunmaz, bulunamayacaktır. Vakit geç olmadan uyanalım. Kendimize gelelim. Hiçbir şey yapamasak bile sadece ellerimizi açalım, dua edelim dua edelim. Selam ve dua ile….  

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *