0

 

Şöyle bir etrafımıza bakalım. Suriye’deki iç çatışmalardan dolayı bir ülke tarumar olmadı, mı taş üstünde taş kalmadığını hepimiz gözlerimizle görmüyor muyuz? Bu güne kadar resmi makamların ifadelerine göre sadece Türkiye, Ürdün ve Lübnan’da dört milyon kişi sığınmacı olmuş. Gayri resmi olanları katarsanız beş milyonu bulur.

Öbür taraftan Avrupa’ya gitmek için her gün çoluk çocuk onlarca insanın denizlerde hayatını kaybedenler? Savaşta hayatını bugüne kadar kaybeden binlerce insana ne dersiniz? Peki, şehirlerden daha ziyade paramparça olan aileler. Sahi bugün kaç tane Suriyeli zalim Esed’in zulmünü aramıyor ki? Bugüne kadar hangi Suriyeli ile konuştuysam “keşke Esedin zulmü olsaydı da bugünleri yaşamasaydık “diyorlar. suriyeli ünlü bir âlim aynen şunu söylüyordu.”Bizim yaşadıklarımızdan ibret alın aksi takdirde haliniz bizimkimizden de beter olur. Çünkü biz memleketimizden kaçıp sizlere sığındık. Sizler de bize evinizi kucağınızı ocağınızı açtınız. Bize ensar oldunuz, sahi sizler bir gün kaçmak zorunda kalsanız nereye sığınacaksınız sığınacak bir yeriniz de yok.”

Evet, sadece Suriye mi ırak’a ne dersiniz ya Filistin’e mısır’a veya Afganistan veya Pakistan ne dersiniz? Bütün bu saydığım ülkelerdeki iç çatışma ve kavgalardan dolayı bu ülke halklarının yaşadığı sıkıntıların Suriye’den geri kalan bir tarafı mı var? Peki, bütün bu felaketleri her birimiz sabah akşam televizyonlarda izlemiyor muyuz? o halde neden bu kardeşlerimizin yaşadıklarından bizler de ibret almıyor onların yaşadıklarından ders çıkarmıyor ve onların yanlışlarını biz de yapmaya devam ediyoruz. Evet, bütün bunlardan ibret almaz ve içimizdeki fitneyi hep beraber engellemez, fitneci ister devlet olsun ister HDP PKK olsun onların karşılarına cesaretle çıkıp “Çekin kan kin kokan ellerinizi kardeşliğimizden!”diye haykırmazsak başkalarına ibret olmaktan kurtulamayacağız. Bizler de başka memleketlerde dilenci, kim bilir hangi sahilde çocuklarımızın ölmüş cesetleri haber konusu olacaktır.

Daha şimdiden her gün ölüm haberleri en çok haber konusu olmaya başladı her gün televizyonlarda anne babaların genç yaşta dul kalan hanımların ve yetim kalan evlatların feryat ve göz yaşarlından başka bir şey mi duyuyoruz. İşveren esnaf tüccar artık iş yerine kilit vurmaya başladı. Yaşanan zulümlerden ekmek almaya giden çocuklar insanlara hizmet etmekten başka hiçbir işi olmayan doktorlar,sokaktan yoldan geçerken bir anda kendisini iki zülüm ateşinin arasında bulan ve hayatını kaybeden suçsuz günahsız insanlar da nasibini alıyor.

HDP PKK seçim döneminde halka “barış için kanın durması için bize oy verin?”dedi halk da bunun için seksen milletvekili verdi. Aslında halk bu oyları verirken şunu demek istedi:”ben kan istemiyorum çatışma istemiyorum dükkânımı kapatmak istemiyorum korku şiddet içinde yaşamak istemiyorum. Benim haklarım için mücadele vereceksen git Anakaranın TC nin kalbinde otur. Yani git TBMM’SİNDE DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE BENİ SAVUN BANA VEKİL OL “Dedi. Ancak HDP PKK bu mesajı bilerek yanlış okudu. Halkına seçimde verdiği sözü tutmadı ve hemen seçim akabinde halkın oylarını adeta çöpe atarak halkı büyük bir çatışmanın içine sürükledi. Kanaatimce bu halk bunu unutmaması gerekir. Kendisine yapılan bu hıyanete bu seçimde doğru bir cevap vermesi gerekir. Ancak seçim öncesinde de evlatlarının daha fazla ölmemesi için, huzur ve Güvenliğinin daha fazla tehlikeye girmemesi için, işinin gücünün ticaretinin daha fazla kötüye gitmemesi için sahaya çıkıp hem devlet ve hükümete hem de HDP PKK ya DUR demesi gerekir aksi takdirde yarın geç olabilir. Telafisi mümkün olmayan daha kötü musibetlere maruz kalabiliriz.

 

Huzur saadet ve barş içinde kardeşçe yaşama dileği ile. 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *