0

 

Yaz ayları olması hasebiyle sık sık düğünler oluyor. Biz de bu münasebetle bu haftaki yazımızın konusunu düğünlere ayırdık. İslami düğünlerin nasıl olması gerektiği, bir Müslüman’ın Allah’ı gazaplandırmadan nasıl düğün yapması lazım geldiğini anlatmaya çalışacağım inşallah.

İslam Dini, İnsanların hem dünya, hem de ahiret mutluluğunu gözeten bir dindir. Dinimize göre meşru ölçüler içerisinde gezmek, eğlenmek v.b. sosyal etkinliklerde bulunmak mubahtır

Fakat bu "eğlenmenin” sınırlarını ve ölçülerini bilmek gerekir. Düğünde, eğlencede sosyal etkinliklerimizde aşırılıktan sakınmanın, dini, insani ve ahlaki bir görev olduğu unutulmamalıdır.

Dinimiz meşru olan eğlenceyi teşvik etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) Habeşlilerin Mescidi Nebevî'nin önünde kendi millî oyunları olan "şiş oyunu"nu oynamalarına ve Hz. Âişe'nin onları seyretmesine müsaade etmiştir. Hatta, "Göreyim sizi ey Erfede oğulları!.." diye onları teşvik etmiştir. Peygamberimiz (S.A.V) bu oyunlara engel olmak isteyen Hz. Ömer (r.a.)'i de, ''Bırak onları ey Ömer!" diye uyarmıştır. Dolayısıyla Bayramlarda, düğünlerde meşrû ölçüler içerisinde eğlenmenin bir sakıncası yoktur. İnsanlar sevinçli anlarını eğlenerek güzelce yaşayabilir. Dinimiz bunu engellemez ama ölçülü olmak şarttır. Hayatımızın her safhasında olduğu gibi düğünlerimizde de esas almamız gereken ölçü şüphesiz ki yüce rabbimizin ve sevgili peygamberimizin emir ve tavsiyelerine uymak ve yasakladıklarından da kaçınmaktır.

Allahı Rab, Hz. Muhammed’i peygamber, İslam’ı da kendisi için hayat nizamı kabul eden her Müslüman, hayatının her aşamasında rabbine, peygamberine ve dinine uyma zorunluluğu vardır. Allah’a kul olma bunu gerektirir. Dolayısıyla namazlarımız, oruçlarımız, vesair ibadetlerimiz nasıl ki dinimizin koyduğu çerçeve içerisinde yapılması zorunluluğu varsa düğünlerimiz eğlencelerimiz de dinimizin koymuş olduğu çerçeve dâhilinde olması gerekir. “De ki: 'Benim namazım, ibadetlerim, yaşamam ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi olan Allah içindir”. Enam/162

Ayeti kerimesi bu hakikati açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Hal böyle iken, dinimizin emri, peygamberimizin sünneti, kişi hayatında büyük bir yeri olan ve ailenin temel atma töreni olan düğünlerimiz, günümüzde aslından çıkarılmış, şükür günü olması gerekirken, adeta Allah’a isyan gününe dönüştürülmüştür. Çalgıcılar eşliğinde kadın erkek iç içe dans, halay ve hayâsızlığın her türlüsünün sınır tanımadığı günah günleri halini almıştır. İsraf savurganlık, gece geç vakitlere kadar devam eden gürültü, gecenin geç vakitlerinde patlatılan maytaplar ve arabaların korna sesleriyle toplumun rahatsız edildiği çile günleri halini almıştır.

Bu şekilde, günah, isyan, haram üzerine temeli atılan bir evlilikten, bir aileden siz ne hayır ve bereket beklersiniz. Zaten kısa bir zaman sonra çiftler arasında yaşanan geçimsizlikler ve neticede gelen boşanmalar bu yanlışların neticesi değil mi?

Dinimizin emri ve peygamberimizin sünnetini bahane ederek Allaha isyan etmek en büyük nankörlüktür. Toplumumuz da maalesef bugün bu nankörlüğü her gün biraz daha ileriye götürme yarışındadır.    
Başta da zikrettiğim gibi dinimizde eğlenmenin de helal yolları vardır. Evlilik gibi önemli bir günümüzde, Allah’a isyan etmeden, ettirmeden de düğünlerimizde haramlara düşmeden ve insanların da haram işlemesine sebep olmadan da düğün yapabilme imkânlarımız eğlence tertip etme yollarımız vardır. Böyle önemli bir günümüzü pekala helal dairesinde kadın erkek ayrı, tekbirlerle salavatlarla Kur’an ve Mevlit tilavetleri ile ilahiler eşliğinde de düğünlerimizi en güzel şekilde ve Müslüman bir aileye yakışır bir çerçevede kutlayabiliriz. Nitekim bu güzel görüntüleri de görmüyor değiliz.

 

Rabbim sadece namazlarıyla değil, hem namazıyla, hem tüm ibadetleriyle, hem hayatıyla, hem de ölümüyle Allah’a kul olan müminlerden olmayı nasip eylesin.    

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *