0

 

                Son günlerin moda deyimi “ Sana Savaş Yaptırmayacağız”. Keşke bu söz söyleyenler gerçekten savaşı istemeseler, keşke barış kelimesini bu kadar beleşe getirip harcamasalar.

                Ne yazık ki, Çözüm Süreci denilen, fakat neyi çözdüğü de pek belli olmayan bu süreç, bir çıkmaza gelip dayandı. Muhataplar yanlış seçilince, bütün Kürt halkının sorunları, bu sorunların aslında müsebbibi olan kişilerle konuşulunca olacağı buydu.

                Eline güç geçince neler yapabileceği aşikar olan ve bölgede kendisinden başka hiçbir güç ve yapılanmaya tahammül edemeyenlerle süreç ancak bu kadar yürüyebilirdi. Artık devleti bile umursamayan bu silahlı yapı, yakıp yıkmayı, öldürmeyi marifet sayarak her şeye güç yetirebileceğini düşünüyor. Ve işte geldiğimiz nokta. Savaş adına ne varsa yap, sonra da bizler barışın teminatıyız diyerek ortaya çık. Gülerler size. Bırakın artık bu lafları.

                HDPKK yapısı gücünü silahtan alan, toplumda şiddet olduğu sürece var olan, Kürtlerin kanıyla beslenen bir yapıdan başka olmadığı artık aşikardır. Siyaseti de kanla besleyenlerin Kürt halkına sunacakları bir şeyleri kalmamıştır.

                Sürecin bu hale gelmesinin tek sorumlusu tabii ki HDPKK değildir. Bölgeyi hiç olmadığı kadar silahlı insanların insafına terk eden devlet ve hükümet de bundan sorumlu değil mi? Vergilerimizle beslediğimiz, canımızı, malımızı, neslimizi emanet ettiğimi devlet, bizleri şefkat ve merhametten yoksun, tek derdi ırkçılık temelinde faşist bir yapı kurmak olanların isafına terk ederse, ne devlete ne de hükümete güven kalır. Hükümet yetkililerin bu gibi durumları çıkıp söylemeleri de ayrı bir çelişki değil mi? Sizin şikayet etmeye hakkınız var mı? Siz çözüm makamı değil misiniz? Çöze çöze bu hale getirdiniz. Şimdi de daha sert tedbirlerle durumu düzeltmeye çalışıyorsunuz.

                Ne mi olacak? Dileğimiz odur ki, en kısa sürede bütün ülkeyi derinden etkileyen bu kötü ortamın en kısa zamanda normal hale gelmesidir. Yine umut ediyoruz ki, devlet ve hükümet yetkilileri bu durumdan ders çıkarmışlardır. Artık kimlerin Kürt halkının temsilcisi olduğu, kimlerin Kürt gençler ölürken denizde keyif çattığı ve düğünlerde eğlendiğini görmenin vakti gelmedi mi? Kürtlerin gençlerini geleceği üzerinden geleceklerini inşa etmeye çalışanlar büyük vebal altındadırlar.       

 

                Bütün bu olanlar bizlere İslam’dan uzaklaşmanın, Kur’an-ı arkamıza alıp mahzun bırakmanın bedelinin çok acı olduğunu göstermektedir. Ne demokrasi yalanları ne de sosyalizm ve komünizm yalanları bizleri kurtuluşa erdirmeyecektir. Çünkü hem bu dünyada hem de ahirette aziz olmanın tek kaynağı İslam’a ve Kuran’a sarılmaktır. Gerisi hepsi lafü güzaftır.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *