0

 

Soma’da yaşanan maden faciası ve yaşamını yitiren 300’ün üzerinde gariban insanımız. Halk  hala Soma’daki facianın etkilerini üzerimizden atmamışken İstanbul Mecidiye köy’den gelen asansör faciasında 10 işçinin yaşamını yitirmesi, gözleri tekrar iş kazalarındaki ihmal ve denetim eksikliğine yöneltmişti. Bu konuda kamuoyu henüz iş kazalarının nedenleri ve alınması gereken tedbirler konusunda tartışırken, Ermenek’ten gelen maden kazasında mahsur kalan 18 işçi haberiyle iş kazaları ve özellikle maden kazaları kamuoyu üzerine bir kâbus gibi çöktü.

Yaşanan bu iş kazaları dikkatlerimizi dünyada ve ülkemizdeki iş kazalarına çevirip bu konuda düşünmemize neden oldu.

Dünyadaki iş kazaları konusunda etkin kuruluş olan, Uluslararası Çalışma Örgütü(İLO) verilerine göre dünyada yılda 170 milyon iş kazası olmakta ve yaklaşık 2 milyon 200 bin insan meydana gelen bu iş kazalarında yaşamını yitirmektedir. Dünyadaki iş kazlarında ölen insan sayısının daha iyi anlaşılması için somutlaştırmak gerekirse, İLO verilerine göre dünyada her yıl bir Batman ve Diyarbakır nüfusunun toplamı kadar insan yaşamını yitirmektedir. Yani her yıl Batman ve Diyarbakır nüfusu kadar kişi iş kazalarında yok olmaktadır.

İLO verilerinde ülkemizin bulunduğu seviyeye baktığımızda durumun hiçte iç açıcı olmadığını görüyoruz. Avrupa ülkelerinde iş kazaları sıralamasında birinci sıradayız. Avrupa’nın Norveç ve Danimarka gibi gelişen ülkelerinde, 100 binde iş kazası oranı 2,1 iken, bizim ülkede 100 binde 20,5 olduğu ve bu oranın bizde gelişen ülkelere göre, on kat daha fazla olduğu görülmektedir.Bununla birlikte dünya sıralamasında İLO verilerine göre dünyada iş kazları oranında El Salvador ve Cezayir'in ardından üçüncü sıradayız.

Ülkemizde 2010 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) verilerine göre, her 6 dakikada bir iş kazası olmakta, Her 6 saatte de bir işçimiz hayatını kaybetmektedir. Bu evlerinden çıkan ve çocuklarının geçimlerini sağlamak için çalışmaya giden 4 işçimizin akşamları evlerine dönememeleri anlamına gelmektedir. İstatistikler her 2,5 saatte 1 işçinin iş göremez hale geldiğini açıklamaktadır. Bu çok acı bir durumdur.

İş kazalarının insan gücü olarak ülkemize maliyetine baktığımızda veriler ürkütücü seviyede. 1995 yılından 2014 yılının ilk sekiz ayına kadar olan sürede yaşamını yitiren insan sayısı korkunç bir tablo ile karşımıza çıkmaktadır. İstatiksel verilere göre 1995 yılı ve 2014 yılının ilk sekiz ayı arasında iş kazlarında ölen insan sayısı 23 bin 370 gibi korkunç bir sayıda iken 40 bin kişi iş göremez hale gelmiş durumda.

İş kazalarının ülkeye ve işverenlere ekonomik baktığımızda ise ne kadar külfetli olduğu görülmektedir. İş kazalarının insan gücü kaybının yanı sıra Gayri Safi Yurtiçi Hasıla(GSYH)’nın %5’i oranında bir ekonomik maliyeti var. İş kazalarının olması durumunda işletmelere maliyeti gelirlerinin %5’ine mal olmaktadır.

İş kazalarının ülkeye maliyetini bir iki örnekle somutlaştırmak gerekirse. 2013 yılı için maliye bakanlığının teklif ettiği GSYH 1 trilyon 571 milyar lira ve bunun %5 oranı 78.55 milyar lira denk gelmekte ve bununla her ilimize 200 adet 24 derslikli okul yapılabilmekte veya başka bir ifade ile her ilimize 400 yataklı 10 hastanenin maliyetine denk gelmektedir.

Verileri değerlendirdikten sonra karşılaştığım tablo en iyi “İş Terörü” ifadesiyle tanımlanabilir. Yukarıda ülkemizin iş kazları karnesini ifade etmeye çalıştık. Peki iş kazaları ülke insanı olarak kaderimiz midir? Nasıl önlenebilir?

Ülke olarak İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatımız ortalamanın üzerinde bir düzeydedir. Ancak bu mevzuatın sahadaki pratiği yeterli seviyede olmadığından ülke iş kaza oranımız, yüksek olmaktadır. Bu oranın düşürülmesi veya daha düşük seviyelere çekilebilmesi için etkin bir denetim mekanizması ve verimli olacak bir iş sağlığı ve güvenliği eğitim programının olması gerekmektedir. İş teröründe çözüm için temel şart; etkin denetim ve verimli eğitim. 

 

 

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *