0

            O karanlık dönemi yaşayanlar bilir, özellikle de yaşı otuza dayanmış olanlar, 28 Şubat döneminden söz ediyorum.

            28 Şubat en şaşalı dönemini yaşarken, onun savunucuları da devletin her türlü imkânlarından yararlanmayı göz ardı etmemiş, özellikle sosyal, siyasal ve ekonomik yönden büyük kazanımlar elde etmişlerdi. Karanlık ve despot bir hayalet gibi ülke insanın üzerine çöken bu dönemde ülke ekonomisi yandaşlara peşkeş çekilmiş, ülkenin en büyük ekonomik kurumları olan bankaların içi boşaltılmış, hatta dönemin hükümeti işçi ve memurların maaşlarını zor ödeyecek bir hale gelmişti. Ülkenin içine sürüklendiği ekonomik, sosyal ve siyasal kriz halka büyük acılar yaşatmış, insanları büyük bir karamsarlığa itmiştir.

            Bu yazımda ö dönemin en etkili şahsiyetlerinin başında gelen; dönemin cumhurbaşkanı  Demirel’den bahsetmek istiyorum. Yazımdan kimsenin ona hakaret etmek istediğimi sanmasın, zaten benim sahip olduğum terbiyem de buna müsaade etmez.

             Demirel, dönemin cumhurbaşkanı, ülke ekonomisinin batırılmasına göz yummuş, kendisine yakın olanların banka kurmalarına ve sonra da bu bankaların içlerinin boşaltılmasına ses çıkarmamıştı. Bu kişilerin başında da yeğeni Yahya Murat Demirel ve en yakınında bulunan Cavit Çağlar. Ama benim esas değinmek istediğim konu başka.

            28 Şubatla ilgili sadece  Demirel’in bir özelliğini hatırlatacağım:

            Hatırlayınız, üniversite kapılarından içeri alınmayan başı örtülü öğrencilerin ne hale sokulduklarını, günlerce okul kapılarında beklemelerine rağmen üniversite kapılarından içeri alınmadıkları hemen her gün ekranlara yansıyordu.

            Yine böyle bir gündü, devletin en büyük başlarının bir araya geldiği bir ortamda, en önde  Demirel, hemen yanında ise akademisyenler, ordu mensupları, sanatçılar! Ve diğerleri. Onuncu Yıl Marşı’nın çalındığı bir sırada Sayın Demirel, oturduğu yerden kalkarak; “Çağdaş Türkiye Tablosu” slogan atarak, defalarca kaptırdığı ve alıp gittiği fötr şapkasını sallayarak, salondakileri selamlar ve kendisine başörtülü öğrencilerin durumu hatırlatıldıktan sonra, o masum kızlar hakkında şu tarihi ve ibret edici sözleri sarf eder:

            “Başörtülüler Arabistan’a”… Bu söz orada bulunan bütün kişiler tarafından ölesiye alkışlanmış, çağdaşlık bir kez daha kazanır hale gelmişti!

            Sayın Demirel’in bu açıklaması, inançlarından dolayı örtüleri ile okumak isteyen bütün örtülü üniversite öğrencilerine derin bir darbe indirdi, kurmaya çalıştıkları örtülü halleri ile okuma özlemlerini sonlandırdı.

            Sayın Demirel’in bu açıklamalarından dolayı, örtülü kızlara üniversitede okumak tamamen bir hayal oldu, başörtülü öğrenciler üniversitelerden kovulmaya, imkanları olanlar ise eğitimlerini yurt dışında tamamlamaya çalıştılar, ama maalesef bu imkandan tüm başörtülü öğrenciler yararlanamadıkları için sayıları hala belli olamayan binlerle ifade edilen kız öğrenci üniversite ile ilişkilerini kesmek zorunda kaldılar.

            Şimdi o zamanın aktörlerine şu soruyu sormak gerekmez mi?

            Başörtülü üniversite öğrencilerini Arabistan’a okumaya gönderme gayreti içine düşen Sayın Demirel acaba şimdi kendisi nereye gidiyor?

            Allah kendilerine sağlık ve çok çok uzun versin, belki o zaman mağduriyetlerine sebep verdiği o dönemin insanları belki merhamete gelirler de ona haklarını helal ederler, yoksa eğer kul hakkı ile diğer tarafa giderse….

 

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *