0

            Dün yakın tarihimize damga vurmuş bir şahsiyet daha mekan değiştirip, baki aleme irtihal etti, vefatının ardından onu hayırla yad eden kimse olmadı, onun cenaze namazına da isteyerek katılım olmadı.

            Evet, yakın tarihimizin en büyük darbecilerinden olan Kenan EVREN’den söz ediyorum. Bir asra yakın ömrünün sonunda o da bu dünyadan gitti, ama arkasından hiç de hoş bir seda bırakmadı.

            Evren, gerçekleştirdiği askeri darbe ile, bu ülkenin karanlık bir zaman tüneline girmesine sebep olmuş, demokrasiyi askıya almış, meclise ve siyasi partilerin kapılarına kilit vurmuş, darbenin ardından iki yıllıkı bir süre geçtikten sonra da yaptığı referandum ile yeni hazırlamış olduğu darbeci “Anayasayı” halk oylamasına sunmuş, oylama sonucunda da Arap Diktatörlerinin seçimlerde elde ettikleri başarıyı dahi kıskandıracak bir oyla bu referandum halktan kabul! görmüştür.

            Bu arada anayasada yapılan bir düzenleme ile “Anayasanın kabul edilmesi durumunda, Evren Cumhurbaşkanı, darbeci generallerde, cumhurbaşkanı konsey üyesi olarak, hükmen seçilmiş olacaklardı ve nitekim öyle de oldu. !982 de yapılan referandum ile halk oylamasına sunulan anayasa kabul edilmiş, Evren, cumhurbaşkanı kuvvet komutanları da konsey üyesi olarak görev yapmaya başladılar.

            1980 darbesi beraberinde getirmiş olduğu yıkım ile ülkenin kötü giden ekonomik, sosyal ve siyasal dengelerini de tamamen alt üst etmiştir.

            1980 darbesinin gerçekleşmesinden önce ülke büyük bir kaosun içine sürüklenmiş, özellikle sağ sol çatışmasında hemen her gün onlarca genç hayatını kaybeder olmuştu, öldürülenlerin kimler tarafından öldürüldüğü de hep karanlıkta kalıyordu, ama daha sonraları ortaya çıkan bazı gerçekler Türkiye üzerinde ne kadar derinden bir planlamanın yapıldığını gün yüzüne çıkarmıştı. Çünkü olaylarda katledilen gençlerin ölümlerinde kullanılan silahlar hep aynı idi. Yani hem sağcı hem de solcu geçinen gençlerin ölümünde hep aynı silahlar kullanılıyordu. Bu durum ister istemez akla hep şu soruyu getirmişti; hem sağdan hem de soldan öldürülen bu ülkenin gençleri aynı karanlık eller tarafından infaz ediliyordu.        

Darbeyi gerçekleştirmek isteyen cunta yönetimi aslında, darbeyi mart ayında yapmayı planlamışlardı, ama Büyük Şeytan ABD’den gelen talimatla, darbe ileri bir tarihe ertelenmişti. Sakın Büyük Şeytan ABD darbeye karşı çıktı diye düşünmeyin. Bilakis Büyük Şeytan ABD darbeyi ileri bir tarihe erteletti ki ülke gündemine yerleşen terör olayları ve ölümler artsın, böylece darbecilere de darbe yapma zemini hazırlansın, tabi zaman geçtikçe her gün ölen insanların sayısı artmış, ülke bilinçli olarak büyük bir kaosun içine sürüklenmişti.

Ülkenin içinde bulunduğu karanlık ortamdan halk o kadar bıkmıştı ki, terör olaylarının bitmesini ve kardeş kanının akıtılmasının bir an önce engellenmesini istiyordu. Ortam tam da darbecilere hazırlanmıştı ve nihayet darbeciler emellerine ulaşarak istediklerini yapmaya muvaffak olmuşlardı.

Darbenin hemen ertesi günü, ülke de var olan tüm terör olayları birden bire son bulmuş, her gün onlarca gencin katledildiği olaylar nihayet sona ermişti, ama asıl büyük sorun bundan sonra kendini göstermeye, insanların hayatlarını karartmaya başlamıştı. Yüzbinlerce masum insan darbe sonunda gözaltına alınmış, yüz binlercesi işkencelerden geçirilmiş, bir çoğuna da idam cezası verilmişti. Hatta “yazarken kalemim titredi” gözaltına alınanlardan bazılarına verilen idam cezalarının infazı, yaşlarının küçük olmasından dolayı gerçekleştirilemeyeceği anlaşılınca, bu çocukların yaşları mahkeme kararları ile büyütülüp öylece darağaçlarında sallandırıldılar, idam edildiler. Hatta darbeciler idam ettikleri kişilerin ideolojik durumunu göz önünde bulunduruyor, bir sağ bir sol görüşlü kişileri asarak dengeyi sağlamaya çalışıyorlardı.

1980 darbesi sadece bireysel olarak insanlarda değil, aynı zamanda Türkiye’yi de büyük bir gerilemenin için itmişti. Ülke büyük bir ekonomik darboğazın içine sürüklenmiş, kara borsa, faiz, zam furyaları almış başını gitmişti. Ülke de hemen her şey yok olmuş, üretim durmuş, yağ, mazot ve temel gıdalar bulunamaz bir hal almıştı.

Ülke o kadar büyük bir sıkıntı içine sokulmuştu ki, fakat maalesef o darbeciler ve onlara yaranmaya çalışan “asalak yaşayan beleşçiler” ülke de hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, halkın sorunlarını gündeme getirme ihtiyacı bile duymuyorlardı.

Bir sonra ki yazımıza kaldığımız yerden devam etmek dileği ile.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *