0

            Son yılların en büyük sektörü, hiç kuşkusuz dünya emperyalist ülkelerinin üretimini kendi tekellerinde tuttukları silah sektörüdür. Bu sektörün geliştirilmesi neticesinde bu sektörü ellerinde bulunduran başta Büyük Şeytan ABD ve diğer yardımcı uşakları, ürettikleri silahları dünya piyasasına sürerken kendileri de büyük bir kar elde etmektedirler.

            Dünyanın neresinde bir karmaşa ve gerginlik varsa orada mutlaka Büyük Şeytan ABD’nin ve yardımcı kuvvetlerinin katkısı vardır. Ancak şunu da hemen belirtmeliyim ki; Büyük Şeytan ABD ve yardımcısı ülkelerin diğer ülkelere, özellikle de halkı Müslüman olan ülkelere silah satışını yaptıkları zaman, görünürde birbirleri ile çatışır ve murakıp bir tavır takınırlar, ama bu durum göstermeliktir ve sadece kendi şeytani yüzlerini gizlemeye yöneliktir.

            Dikkat edilecek olursa özellikle “Soğuk Savaş” döneminin bitiminden bu yana dünyada üretilen silahların hiç biri, üretildiği ülkelerde ya da onlara yakın yerlerde patlamadı, hep kendilerinden uzak olan ülkelerde patlamış ve bu patlamalardan Büyük Şeytan ABD ve yandaşları silah üretici ülkeler de (Çin, Rusya, Fransa, İngiltere) büyük bir zevk duymuş ve silah sattıkları ülkeleri de her zaman övme yoluna gitmişlerdir.

            Batı ekonomisinin en büyük gelir kaynakları arasında yer alan silah satışları, özellikle son zamanlarda, büyük bir artış göstermiş ve İslam Ülkeleri arasındaki satış payı da büyük bir oranda artış göstermiştir.

            Silah alıcısı ülkelerin başında da maalesef başta Suudi krallığı gelmektedir. Bu krallık, topraklarında sahip olduğu maneviyat gücünü de arkasına alarak, kendi saltanatını korumak için sürekli silahlanma yoluna gitmiş ve bu yolda yüz milyarlarca dolar tutarında para harcamıştır.

            Suudi Krallığının Büyük Şeytan ABD’den satın aldığı silahların kimlere karşı kullanılacağı batılı emperyalistler tarafından hiçbir zaman bir tehlike olarak görülmemiştir. Çünkü batılı emperyalist güçler, Suudi Krallığının, İslam Ülkelerinden başka bir ülkeye saldıramayacağını çok iyi bilmektedirler ve bu yüzden de kendi ürettikleri silahları Suudi Krallığına satmaktan hiçbir endişe duymamaktadırlar.

            Bir İslam Ülkesi düşünün ki sürekli olarak kendisine düşman olması gereken bir çok ülkeden sürekli silah almakta, düşmanları! da ona bu silahları satmaktan hiçbir endişe duymamaktadırlar. Öyle ise şu soruyu sormak gerekmez mi?

            Düşmanlarına! karşı kullanamayacağı kesin olan bir ülke neden silahlanır ve o silahlara neden bu kadar büyük miktarlarda para yatırır?

            Demek ki bu ülke “Suudi Krallığı” kendisi ile gerçek kardeş olan İslam Ülkeleri ile hiçbir zaman kardeş olamamış, bu yüzden kendisini sürekli olarak tehlike içinde görmektedir ve özde kendisine düşman olması gereken ülkelerden silah satın alarak, kardeş olması gerektiği ülkelerin insanlarına karşı kullanma yolunu seçmiştir. Ne tuhaf günler yaşıyoruz. Gerçek düşmanlar dost görünmeye, kardeşler ise düşman olmak için gayret sarf ediyorlar.

            Ama şu hiçbir zaman unutulmamalıdır ki insanlarına güvenmeyen ve kendisini silah zoru ile korumaya çalışan hiçbir rejim varlığını devam ettirememiştir.

            Fazla uzağa gitmeye gerek yoktur: Bundan yirmi beş yıl öncesinin, o zaman ki Sovyetler Birliği’ne bakın, ya da sınır komşumuz Irak’a. Bu iki ülke de silahlara yaptıkları yatırımlar sayesinde bugün ne hallere düşmüşler. Bir zamanların dehşet ülkesi olan “Sovyetler Birliği” Rusya’ya bugün açlıktan boğazı kokan Gürcistan bile kafa tutar hale geldi. Irak’ın durumu ise içler acısı. Irak’ın başındaki Diktatör Saddam Hüseyin Büyük Şeytan ABD’ye güvenmiş ve ondan aldığı silahları da kendi halkına ve Müslüman Kardeşine kullanma yolunu seçtiği için ne hale geldiğini hepimiz biliyoruz.

            Bir diğer komşumuz Yunanistan’a da bakmak lazım; onlar da uzun yıllar Büyük Şeytan ABD ve yandaşlarının kandırmacası neticesinde uzun yıllarca silahlanma yoluna gitmişler ve şu anda ne durumda olduklarını bilmeyen yok. Oysa Türkiye’nin hiçbir zaman Yunanistan ile bir savaşa girmek gibi bir niyeti olmadı, kimse Kıbrıs’ı gündeme getirmeye kalkışmasın o durum farklı bir olaydır. O durum da tamamen Büyük Şeytan ABD’nin bir planı ve kışkırtması ile meydana gelmiş bir durumdur.

Diyeceğim şu ki Suudi Krallığı, Büyük Şeytan ABD’den aldığı silahlarla sadece kendi sonunu hazırlamakta, kullandığı silahlar da en kısa bir zaman içinde ters tepecek ve kendisini hedef alacaktır.

 

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *