0

Batman’da intiharlar ne yazık ki yine gündemde. Geçen gün bir gencimiz intihar etti. Yine gazetemizde sür manşetten verdiğimiz diğer bir olayda 14 yaşlarındaki bir çocuğumuz intihara kalkıştı. Sebebi ne olursa olsun intihar ederek hayata son vermenin çözüm olmadığını bilmemiz gerekmektedir. Böyle acıklı bir son ile aramızdan ayrılanlara bu nasihatin bir faydası olmayacaktır. Ancak bizlerin, sorunlarımız, yüklendiğimiz sorumluluklarımız ve üstesinden gelmek zorunda olduğumuz hayatın zorlukları ne kadar çok olursa olsun, bu zorlukların altında ezilmeden, bu müşkülatları çözüm yolunda azim ve kararlılıkla hareket etmeli ve geleceğe ümit ile bakabilme sabrını gösterebilmeliyiz.

Bir insan niçin intihar etmek ister? Elbette bunun birden çok sebebi vardır. Bütün bu sebepleri burada sıralamak ve çözüm yolunda atılacak adımları belirtmek, bu makalenin amacını aşmaktadır.

Ancak şahsi kanaatimi de burada paylaşmak istiyorum; Yıllardır İnsanları maneviyattan uzaklaştırmak için, uygulamaya konulan tahribat projeleri, ibadeti insanların hayatından uzaklaştırmak için, komünist ülkelerde bile benzerine az rastlanır dini vecibelerin ve ahlaki kuralların yasaklanmasıdır. Bu vecibeleri ifa etmeye çalışanların takibe ve tacize uğraması, zulme reva görülmeleri, işkence, sürgün ve hapislerle cezalandırılmalarıdır.

Kur’ani bir hayatı istemenin gericilik, böyle bir hayatı isteyenlerin irticacı olarak değerlendirildiği, İslami ve insani olan her şeyin ötekileştirilerek yok edilmesi gereken bir düşman olarak değerlendirildiği bir sürecin sonucunda bu tür vakaların görülmesi garip karşılanmamalıdır.

Bütün bu baskı, dayatma, tahribat ve yok etme süreci sonucunda, insanlar büyük ruhi yaralar aldı. Maddi sıkıntılar ve gelecek kaygısı da eklenince adeta büyük sarsıntılar oluşturan bunalım dalgaları bütün insanları etkisi altına almaya başladı. Öyle ki toplumun tüm fertleri bu bunalım dalgasının muhatabı oldu. Bir taraftan dini vecibelerini yerine getiremeyen ve bu yolda her türlü engel ile karşılaşan orta yaş ve üstü insanlar, öbür tarafta tüm İslami bilgi ve kültüre yabancı olan yeni nesil. Her iki grup ta yani toplumun tüm kesimi direkt ve dolaylı olarak cezalandırılmış oldu.

Bu devasa maneviyatsızlık girdabı içerisinde her birey adeta payına düşen huzursuzluk, bunalım ve yok olup gitmeyi çare olarak gören bir ‘hasarlı bireyler topluluğu’ haline geldik. Hiçbir zaman çözüm olmayacak bir yolu ‘kurtuluş’ olarak düşünenler artmaya başladı. Her bir vaka, geride sayısız soru işareti, çok yönlü acı ve ıstırap ve kötü bir örnek olarak toplumun hafızasında yerini alıyor.

Peki, bunun çözümü nedir? Elbette her daim Allah’a dayanmaktır. Dar günümüzde de, geniş günümüzde de Rahman ve Rahim olan Allah’a iltica etmektir. Sorunlarımız ve zorlukları karşısında Âlemlerin Rabbi olan Zati Zülcelâl’a el açıp dua etmektir. Her zaman ve özellikle bunaldığımız zamanlarda secdeye kapanıp acizliğimizi ifade ederek, Rabbi Bari’den genişlik, af ve mağfiret isteyerek, yardım ve inayetine talip olmalıyız.

Hayatımıza kendi ellerimizle son vermek değil, bilakis kendi nefsimizi ve çevremizi kulluk bilinci ile yeniden ihya etmeliyiz. Hayata bakışımızla daha bir ümit var olmalı, yarına, gelecek haftaya, bir sonraki aya, seneye ve bütün bir hayatın sonuna kadar heyecanla yürüyebilmeli, azim ve kararlılıkla sorunların üstüne gitmeli, bu sorunların çözümünde her zaman referansımız maneviyatımız olmalıdır.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *