0

            Geçen yazımızda ‘La ilahe illallah’ı anlatmaya çalışmış, kelime-i tevhidin ilk bölümünü açıklamıştık. Şimdi de Kelime-i tevhidin ikinci kısmı olan ‘Muhammed’un Resulullah’ı açıklamaya çalışacağız.

 İslam nedir? Sorusuna karşılık, Peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle cevap vermişlerdir:”Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın resulü olduğuna şahitlik etmektir.”(Buhari). Hadisi şerifte vurgulandığı üzere Allah’tan başka ilah olmadığına iman etmek şahadetimizin birinci kısmını, Hz. Muhammed (sav)’i de Allah(cc)’ın resulü olduğuna iman etmek ise şahadetimizin ikinci kısmını oluşturmaktadır. Bu şahadetin iki kısmı bir arada söylendiğinde, müminin imanı ortaya çıkacaktır. Eğer bu şahadetin birinci kısmı veya ikinci kısmı söylenmez ise tam bir imandan bahsetmek mümkün değildir.

            Çünkü ehli kitaptan bazı fırkalar Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etmekle beraber, Peygamber efendimizin ‘elçiliğini’ kabul etmediklerinden İslam dairesine girememişlerdir. Belki de en garip olanı peygamber efendimizin vasıfları ve elçi olarak gönderileceğine dair bilgi ve haberler, kendi kitaplarında yazılı olmasına karşılık, Peygamber efendimizin elçiliğini kabul etmemişlerdir.

Mekke müşriklerinin durumu da, Ehli kitaptan pek farklı değildi. Zira onlara; Kâbe’nin Rabbi kim? Yeri ve göğü kim yarattı? Yağmurları yağdıran, rüzgarları estiren kimdir? Diye kendilerine sorulduğunda, elbette:’Allah’tır. Diyeceklerdir. İnandıkları putları da, kendileri ile Allah arasında bir aracı olarak kabul ediyorlardı. Yani Allah’ın varlığını inkâr etmiyorlardı. Fakat O’na yardımcılar ve aracılar tayin ederek şirke giriyorlardı.

             Hz. Muhammed (sav)’in elçiliğini ise hiç kabul etmiyorlardı. Çünkü Peygamber efendimizi yetim, fakir ve kimsesiz olduğunu söylüyorlardı. Ve şöyle iddia ediyorlardı: “Eğer peygamberlik söz konusu olacaksa, Mekke de çok daha zengin, akrabası çok daha fazla olan, çok daha bilgili insanlar peygamber olmalıydı. Mekke’nin uluları dururken, bir fakirin, bir yetimin peygamber olması düşünülemezdi

            Gerek ehli kitabın, gerek Mekkeli müşriklerin ve gerekse günümüzde, inkârcıların safında yer alarak, Allah’ın Resulü’nün elçiliğini kabul etmeyenlerin amacı şudur; Kurmuş oldukları zulüm düzeninin devam etmesi, bu zulüm düzeni ile bütün bir insanlığı sömürüp, elde ettikleri dünyalığı kimse ile paylaşmayarak, hayatlarını ebediyen sürdürmek istemektedirler.

            Fakat ‘La ilahe illallah Muhammed’ün Resulullah’ sözü, bütün bu zulüm düzenlerinin yıkılması için ve bütün bir insanlığın birlik ve beraberlik içinde, barış ve kardeşlik çerçevesinde yaşayabilmesi için tek reçetedir.

            Zira ‘Muhammed’ün Resulullah’ demekle; Âlemlere rahmet olarak gönderilen elçinin ‘eminliğinin’ bütün bir insanlık içerisinde yayılıp kabul edilmesi demektir. Her insanın birer ‘Muhammed’ül emin’ olduğu bir dünyada kavga olmayacak, zulümler yapılamayacak, sömürü düzenleri kurulamayacak, dünya malı bazı zümreler arasında dönüp dolaşan bir menfaat çarkı haline gelemeyecektir.

            ‘Muhammed’ün Resulullah’ demekle; Yalan söylemek ortadan kalkacaktır. Hani Peygamber efendimiz risaletinin ilk yıllarında, İslam’ı açıkça tebliğ etmeye başladığı sıralarda, bütün Mekkelileri Safa tepesine çağırmış ve onlara şöyle hitap etmişti:”Ben size şu dağın ardında, bir ordu duruyor ve size saldırıp yok etmek için üstünüze geliyor desem, bana inanır mısınız?” Hepsi bir ağızdan:”Evet” dediler. Çünkü sen yalan söylemeyen bir insansın diyorlardı. O(sav)’da şöyle diyordu:”O halde La ilahe illallah Muhammed’ün Resulullah deyin ve cehennem azabından kurtulun.”diye onlara tebliğde bulunuyordu.

                        ‘Muhammed’ün Resulullah’ demekle; Fakirlerin, yetimlerin, kimsesizlerin, ihtiyaç sahiplerinin gözetip korunduğu bir adalet ortamı söz konusu olacaktır.

            ‘Muhammed’ün Resulullah’ demekle; Resulullah (sav)  gibi bir ibadet hayatını kendimize tayin etmiş olacağız. Hani Hz. Aişe bir gün O(sav)’na şöyle söylemişti:”Senin geçmiş ve gelecek günahların af olunduğu halde, niye bu kadar çok ibadet ediyorsun”? Buna karşılık Peygamber efendimiz şöyle cevap vermişti:” Ben şükür eden bir kul olmayayım?” Evet, Allah ü Teâlâ’nın bize verdiği sonsuz nimetler karşısında daimi bir ibadet anlayışına sahip olmalıyız.

            ‘La ilahe illallah Muhammed’ün Resulullah’ demekle; Peygamber efendimizin asrısaadette gerçekleştirdiği ve bizlerin de özlemini ve hayalini kurduğumuz saadet asrını gerçekleştirmek üzere çalışmak, dertlenmek, fedakârlık göstererek yeniden ama yeniden çalışmaya başlamak demektir.

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *