0

 

 Batman halkı olarak yarın yüz binler halinde kutlu doğum meydanına akacağız inşallah. Şehirlisiyle, köylüsüyle tüm batman halkı dünyaya peygamber sevdası neymiş, peygamber aşkı neymiş göstereceğiz.

Ne mutlu dindar halkımıza! Ne mutlu Kürdistan’ın, Türkiye’nin Müslüman halkına!   Peygamber sevdası tüm ülkeyi baştanbaşa kapladı. Artık her şehir, her kasaba, her köy ve mezralara varıncaya kadar kitlesel olarak mevlid programlarını düzenlemek istiyor, toplu olarak salâvat getirip Efendimize olan sevgi ve muhabbetlerini yeniden ve daimi olarak ifade etme heyecanını yaşamak istiyorlar. Elhamdülillah Batman halkı bu sevdada başı çekiyor.

Biz de O’nun kutlu Doğumunun sevincine ortak olmak, getirilen salâvatlara eşlik etmek, O’na olan sevgi ve muhabbetimizi ifade etmek babından tekrardan O’nu hatırlamak, yaptıklarını, anlattıklarını ve yaşadıklarını bir kez daha hayalimizde canlandırmak için, bu yazımızda siyer tarihimizde ufak bir yolculuk yapmak istiyoruz.

Hz. Peygamber (s.a.v.) tebliğine başlamıştı. Mekke’de bir hareketlilik, bir canlanma ve değişik bir atmosfer oluşmuştu. Çünkü insanlar, bu yeni mesaj karşısında düşünme fırsatı bulmuş ve bir arayış içerisine girmişlerdi. Bugüne kadar yaşamaya çalıştıkları inanç sisteminin basitliğini, bir o kadar da fıtrata aykırılığını görüyor ve dini inanışlarını sorgulamaya başlıyorlardı.

‘Ataların dini’ diyerek, toplumun ileri gelen mütekebbir statükocuları, yeni arayışları engellemek, insanların hidayete ermelerini geciktirmek, hakkın anlaşılmasını perdelemek için putperestlikte ısrar ediyorlardı. İnsanları yeni dine girmelerini engellemek, tevhidin anlaşılmasını önlemek ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’e sempati duymalarını ortadan kaldırmak için, günümüzde olduğu gibi, kara propaganda çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyorlardı. Ve Hz. Peygamber (sav) hakkında akla ve hayale sığmayan iftira ve hakaretlerde bulunuyorlardı. Bununla beraber fiziki işkence ve eziyetlerle tüm kötülüklerini sergiliyorlardı. Özellikle kimsesiz ve zayıf Müslümanları olabildiğince ezmeye çalışıyorlardı.

Ama hakikatin önüne set çekmenin, tevhid güneşinin aydınlığını örtmenin mümkün olmadığını her geçen daha bir anlıyorlardı. Yaptıkları kötülüklerin, attıkları iftiraların, uydurdukları yalan ve kara propagandaların hiçbir faydasını görmedikleri gibi, çoğu zaman terste tepiyordu. Çünkü Mekke de her gün yeni bir ihtida(İslam dinine girme) haberi duyuluyor, İslam her geçen gün yeni güzel simalarla güçleniyor, taraftar buluyordu. Gelen bu güzel haberlerle Hz. Peygamber başta olmak üzere Müslümanlar seviniyor, ama zalim Müstekbirler üzülüyor, kahr oluyorlardı. Kalpleri daha bir kararıyordu ve bu kara ve katı kalpleri ile eziyet ve işkencelerini Müslümanların üzerinde daha bir artırıyorlardı.

Artık Müslümanların açıktan tebliğlerini yapıp, açıktan ibadetlerini yapma zamanı gelmişti. Müslümanları büyük bir aşk ve heyecan sarmıştı. Gelen vahiy ile donanmış, Hz. Peygamberin vaaz ve irşadıyla bilinmişlerdi. Kullara kul olma basitliğinden kurtulmuş, Allah’a kul olma erdemini elde etmişlerdi. İşte böyle bir onur ile Kâbe’ye yürüyecek,  Allah’ın evini ziyaret edecek Âlemlerin Rabbi olan Allah(cc)’a kul olma izzet ve şerefini haykıracaklardı.

Coşkun bir heyecan ile Mekke’nin bütün mahallelerinden, bütün evlerinden, birer, ikişer Müslümanlar Mekke sokaklarına çıkmış, o kutlu Nebinin arkasında saf tutmuş, çok ulvi duygular içerisinde Kâbe’ye doğru yürüyüşe geçmişlerdi. Her birisinde ayrı bir heyecan, her birisinde ayrı bir duygu seli olduğu halde, Tevhid önderinin arkasında, tekbir getirerek, tevhidi haykırarak ilerliyorlardı. O gün bambaşka bir gündü. Çünkü şirk ve zülüm karanlığının hâkim olduğu, Tevhidin sembolü olan Beytullah’ın putlarla doldurulduğu, insanların birbirlerinin şerrinden emin olmadığı Mekke sokakları tekbirlerle, Allah’a Hamd ve senalarla şenlenmişti. Hz. İsmail (a.s)’den sonra hüzünlenen Beytullah ve Mekke tekbir ve tevhidi nağmelerle sevinmiş, asli hüviyetlerine kavuşma noktasında yeni bir merhale kat etmişlerdi.

O gün Peygamber efendimiz ve beraberindeki Müslümanlar, hakkı haykırmak için Kâbe’ye doğru yola çıktıklarında, içerisinde bulundukları aşk ve heyecan haletindeki gibi, aynı o aşk ve muhabbet ile bu günlerde ‘Peygamber Sevdalıları’ da hakkı haykırmak, Peygamber efendimize olan sevgi ve bağlılıklarını ilan etmek üzere ‘Kutlu Doğum’ etkinliklerine akın akın gitmektedirler.

 

O’nun sevdalısı olma, O’na salâvat getirme ve O’nun şefaatine nail olma ümidiyle…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *