"Samimiyetini kaybeden insan başka neyi aramalı?"
cümlesini düşününce kalbimizden geçen çoğu şeyin masallar ülkesi olduğunu fark
etmek zor olmuyor. Hayal dünyasında yaşıyoruz, gerçeklerden haberimiz yok.
Haberimiz olsa da köşe bucak kaçtığımızda kurtulacağız sanıyoruz. Bu ara Bakara
Suresi'nin tefsirini okurken dikkatimi çeken şu oldu:" Yahudiler, inandık
diyorlar ama inandıklarına ihanet ediyorlar."
Bu biraz benim bilgimin üstünde bir mesele. Ben, âciz olarak
yalnızca kendi zihnime düşen yansımaları kovalayabilirim... Şimdi düşünüyorum
da, iman ettiğimiz şeyler neler? Allah'ın varlığı, Peygamber Efendimizin (sav)
bu dünyaya teşrif etmesi, meleklerin varlığı, kitaba ve ahirete iman... Daha
bir sürü kıymetli mesele. Eğer birini bırakırsak diğeri de bize küsüyor. Eğer
birine kulağımız sağırsa diğeri de kalbimize işlemiyor.
Ne zor insanın yeniden iman etmesi. Doğru bildiklerinin
yanlış çıkması... Hep doğru sanmışsın ama hep yanılmışsın. Yeniden başa dönsek?
Kalu Belâ'da Allah'a "Evet, sen bizim Rabbimizsin." nidâsını söyleyip
yeniden ruhumuzu doyursak? Yeniden Âdem (a.s)'in bizim atamız olduğunu kabul
edip yaşamaya çalışsak? Azıcık Kur'an'la, azıcık zikirle, azıcık hayırla
döşesek dünyamızı?
Yeniden Kâlu Belâ'ya kavuşur muyuz dersiniz?
Ne zor insanın yeniden başa dönmesi…
Umudu kırılmış insanlar geziyor çevremizde…
Yeniden kalkmaya ümidini yitirmişçesine geziniyor etrafta...
Bizler de kötüyüz ki elimizi uzatmaya yeltenememişiz...
Zaman, asr-i saadete geri döner de... Biz, Ebu Cehil mi oluruz diye korkuyorum
titrercesine. Zamanı anlamak zor. Zamanı yaşamak zor. Zamanı yaşatmak zor.
Rabbim, bana düstur öğret.
0 yorum