Siyaseti ve medyayı ne kadar kirlettiler!
Oyun, entrika, tuzak, saldırı… Siyasette rekabeti savaş diye anladılar. Kimin
elinde ne varsa onunla hücum ediyor karşı tarafa. Medyanın birçoğu da bir
saldırı ve karalama aracından farksız değil!
Mecliste kavga, meydanlarda hakaret,
yargıda kumpas ve tehdit… Kadın-erkek, sarmaş dolaş kendilerine verilen cezayı
adeta kutluyorlar. Yetmedi, sözüm ona ciddi programın canlı yayınında bunun bir
de taklidini yapanlar var. Anlaşılan o ki çürümüşlük maalesef had safhada.
Böylesi siyasetin, böylesi medyanın ülkeye kazandıracağı bir hayır da bir çıkış
yolu da yoktur.
Kötü örneklikte partiler adeta
yarıştalar. Sergilenen her davranışların elbette siyaseten bir değerlendirmesi
olur, o ayrı; ama ahlaken de öyle sarmaş dolaş olup sınır tanımamazlığın bir
tanımlanması olmalı ki; o da “çürümüşlük”ten başkası değildir.
Siyaset ve medyanın içinde bulunduğu
çirkeflik gerçekten mide bulandırıyor. Altı yaşta evlilik iddiasıyla ilgili hiç
kimse mahkemenin sonucunu beklemiyor. Özellikle birilerinin kesin yargılar
üzerinden yaptığı saldırılar kaosa davetiye çıkarıyor. Günlerdir bir aileye ve
onun üzerinden bir camiaya ve dahası hassasiyet sahibi Müslümanlara edilmedik
hakaret bırakılmadı.
Hesabından ayet-i kerime paylaşan okul
müdürünün adeta idamı çıkartılıyordu. Milli Eğitim, dertleri kaos ve kargaşa
olan birkaç kişinin tepkisine dayanamayarak müdür hakkında jet hızıyla
soruşturma başlatıyor. Bunun üzerine sizce daha artık korkusuzca ayet hadis paylaşan
müdür veya yönetici olabilir mi?!
Bu 6 yaş evliliği konusunda da
idarecilerin fazla ketum davranması dikkatlerden kaçmıyor. Burada çirkin bir
siyasi çıkar mı gözetleniyor acaba? Diğerleri mahkeme sonucunu beklemeden
saldırdıkça saldırıyor, ama durumdan haberdar olanlar çıkıp iki kelime etmiyor.
Ve ülkenin gündemini tamamen bu konu işgal ediyor.
Gerçi eğer bu dava bir “operasyon”
konusuysa mahkemenin doğru karar vermesinden de büyük endişe duyuluyor. Daha
önce, yıllarca hapis yattıktan sonra gerçek failin dışarıda olduğu anlaşılınca
yanlıştan öyle dönülerek serbest bırakılan insanlar var.
“Operasyonlu davalar”ın dışında da hukuk
tarihinde, infazdan sonra yanlışlıkla verildiği anlaşılan çok sayıda ölüm,
hapis, sürgün, vb. cezaların olduğu biliniyor. İnsanlık tarihinde
suç-suçlu-kurban-mağdur-masum gibi kavramlar içiçe girmiş vaziyette karşımıza
çıkmaktadır. Bunları birbirinden ayırmak büyük tetkik ve takip gerektiriyor.
Adli tıp raporlarıyla masumiyeti ortaya konanların ceza aldığı da vakidir.
El hasıl mesele birilerini temize
çıkarmak veya kirletmek olmamalıdır. Gerçekler her ne ise onların ortaya
çıkarılması için çaba gösterilmelidir. Tabi kimisine göre doğru olan bir
hususun başkasına göre yanlış olması da muhtemeldir. Gerçek ne ise o ortaya
konsa, herkes kendi penceresinden meseleye yine bakmaya devam edecektir elbet.
Demem o ki; siyaset ve medyanın
çirkefleştiği bir ortamda yargıdan adil çözümler de beklemek zor oluyor. Kirli
siyaset ve yıkıcı medyanın karşısında adalet için direnen yiğit hukukçuların olması
gerekir ki tuz kokmasın ve insanlar hakkettiklerine nail olabilsin!
Demek ki düzeltmeye önce siyaset ve
medyadan başlamak lazım! Onlar düzelsin, memleket düzelecek!
‘Doğru Haber’i esas alıp sağlam
‘İlke’lerden taviz vermeyerek, ‘Dürüst Siyaset, Gerçek Adalet’ şiarıyla yola
revan olan tüm erlere, ‘Başkan’lara, ‘Rehber’lere selam olsun!
0 yorum