İhlas mümin kulların kalesidir

İhlâs, temizlemek, niyeti düzeltmek, dünya menfaatlerini düşünmeden, bütün işlerini, ibadetlerini yalnız Allah(c) için yapmaktır. Temizlemek; maddi-manevi kirlerden arınmaktır. Maddi temizlik insanı güzelleştirir, güzel kokular saçmasına ve şekil olarak da daha hoş görünmesine vesile olur. Maddi olarak yapılan bir temizlik bu derece insanı olumlu yönde güzelleştirebiliyorsa, bundan çok daha önemlisi manevi olarak yapılan bir temizlik, insanı, daha da güzelleştirecektir. Zira manevi kir olarak nitelendirdiğimiz; kul hakkı, ahlaki düşüklük, günahlara meyletme gibi fiilleri kendi bedenimizden söküp atmak, onları kendimizden def etmiş olmak, manevi olarak temizlenmektir.

Manevi kirlerden temizlenmenin en önemli noktalarından bir tanesi de düşünce olarak temizlenmektir. Hani İhlâsın anlamlarından bir tanesinin de ‘niyeti düzeltmek’ olduğunu vurgulamıştık. İşte insan bu niyetini düzeltirse, yani ‘kul’ olduğunu, kulluğun bir çerçevesinin bulunduğunu, iman etmesi gerektiğini, Allah (cc)’ı Rabb olarak kabul etmesini, dolayısıyla arzu ve istekleri doğrultusunda hareket etmeyeceğini bilmesi gerekmektedir.

Heva ve hevesinin kendisine güzel ve süslü gösterdiği, uğrunda ciddi fedakârlıkta bulunduğu bazı beşeri düşünceleri, onun gerçeği görmesine engel olabilir. Hakkı görmedikten sonra, manevi kirlerden tam manasıyla arınmış olduğu söylenemez. İşte hakkı görebilmesi, gerçeğe olaşabilmesi, ancak niyetini düzelterek, beşeri düşüncelerin geçici ve temelsiz hedeflerinden, kof ve yaldızlı sözlerin kokuşmuş etkisinden kurtulup, İlahi düşüncenin aslı olan Kur’ana yönelmesi, arzu ve isteklerini bu ilahi kelama göre düzeltmesi yani niyetini İhlaslı bir şekilde Allah’a has kılması gerekmektedir.

Nitekim Allah (cc) bir ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır:”Deki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.”(Enam-162) Ayeti kerimeden de anlaşılacağı üzere, esas gayemiz âlemlerin Rabbi olan Allah u Teâlâ’nın biz kulları için çerçevesini net olarak belirttiği ve bizimde yerine getirmekle mükellef olduğumuz bir kurallar bütünü olduğunu, ‘İslami Düşünce’ dediğimiz bu kurallar bütününü hayatımızın her safhasında uygulamamız gerektiğidir.

İşte yaşantımız boyunca; maddi kirlerden, manevi hastalıklardan gereği gibi uzak durmak, düşüncemizi saflaştırıp düzeltmek ve bu Düzgün/ Hak yolda yürürken, önümüze çıkabilecek engellerle, sapmalarla baş edebilmek için İhlâslı bir şekilde Kur’ana sarılmalıyız. Hem dünyamıza, hem de ahretimize bu derece etki eden bu ilahi mesajı, daha bir okumalı, O’na daha fazla zaman ayırarak anlamalı, anladığımız bu mesajı kendimize manevi kalkanlar yaparak, sosyal hayattaki yerimizi bu şekilde almalıyız.

Çünkü ihlâslı bir şekilde ifa ettiğimiz ve az da olsa sürekli olarak devam ettirdiğimiz bir amel makbul olacaktır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır.”İbadetlerinizi ihlâs ile yapınız, Allah u Teala ihlas ile yapılan işleri kabul eder.”Hadisi şerifin emri gereğince hem dünyevi, hem de ibadi işlerimizi yaparken;  nefsimizi temizleyeceğiz, niyetimizi düzelteceğiz, ayıp ve eksikliklerimizden arınacağız, ihlas ile her işimize koyulacağız. Sürekli hale getirdiğimiz güzel amelimizi ve rızkımızı temin etmek için yapa geldiğimiz dünyevi işlerimizde ‘Riya’dan uzak bir anlayış içerisinde bulunacağız.

Zira riya ihlâsın düşmanıdır. Düşmanı olan bir yapının sağlam temelleri olması gerekir. Saldırılara karşı dayanıksız olan bir yapının çok çabuk yıkılacağı, dolayısıyla varlık sebebinin ortadan kalkacağı bilinmelidir. Ama sağlam olan bir yapının cılız saldırılar karşısında, sarsılmayacağı, hatta bu yapının sağlamlığı derecesine göre, belki de yapılan saldırıları hissetmeyecektir. İşte ihlâs binasının sağlamlığı da, Kur’an’a olan bağlılıkla doğru orantılıdır. Yani Kur’an’ı ne kadar çok okuyorsak, ihlâs binamız o kadar sağlamdır. Okuduğumuz Kur’an’ı ne kadar çok anlıyorsak, ihlâsımızın derecesi o kadar artmaktadır. Anladığımız Kur’anı ne kadar çok hayatımıza uyguluyorsak, o kadar ihlâsın zirvesine ulaşırız. Çünkü bu İlahi kelam o kadar değerli ve itibarlıdır ki, kendisine ulaşmak isteyenleri düzeltir, saflaştırır, bilmediklerini öğretir, Hakkı görmesine vesile olur.