0

Kardeş olmak inancımızın bir gereğidir. Biz müminler iman ettikten sonra, bizim gibi iman eden herkesi peşinen kardeş kabul etmiş oluyoruz. Bu böyle ulvi bir duygudur ki, iman ettikten sonra daha önce hiç tanımadığımız, hiç karşılaşmadığımız insanlarla en güçlü bağlardan olan ‘kardeşlik’ bağı ile birbirimize bağlanıyor, birlikte namaz kılıyor, birlikte tebliğde bulunuyor, birlikte mücadele ediyor ve birlikte Allah’a kul olma erdemini yaşıyoruz. Ve bu âlemlerin Rabbi olan Allah (cc)’ın inananlar üzerindeki en büyük rahmet ve bereketlerindendir.

Ancak, kardeşliğin bu derece önemli olduğu, birlik ve beraberliğin bu derece ehemmiyet arz ettiği bu inanç sisteminde, bakıyoruz ki sanki kardeşlik değil, sanki birlik ve beraberlik değil  de;  ihtilaf ve  ayrılık bize emir edilmiş gibi bir perişanlık, dağınıklık küfre ve zulme lokma olma anlayışı bizim hayat felsefemiz olmuştur.

Bunu iki şekilde izah etmek mümkündür. Birincisi bizim zaaflarız, eksikliklerimiz ve inancımıza sahip çıkmamamız, ikincisi zaaf ve kusurlarımızı bilen küfrün üzerimizde gerçekleştirdiği saldırılar, bize dayattığı projeler ve içimizdeki beyinsizlerin eliyle gerçekleştirdiği ihanetlerdir.

Yüz binlerce mümin kanının bir ‘fok ’ kadar kıymet ifade etmediği, kavga ve kaosun egemen olduğu bir İslam coğrafyasıyla karşı karşıyayız. Ve en acısı da müminler bir birlerini boğazlarken, yapay ihtilaflarla birbirlerini yok ederlerken, kâfirlerin sevincini ve üzerimizdeki necis ellerini gördükleri halde, ders alıp hatalarından dönmemeleridir. Kardeş olduklarını ve bunun da Allah’ın emri olduğunu, Allah’ın emrinin kâfirlerin dostluğundan, emir ve dayatmalarından daha öncelikli olduğunu bir türlü anlamak istememeleridir.

Maalesef zaaflarımızı gören küfür boş durmuyor. Bizim inancımızı terk ettiğimizi, ibadetlerimizi yapamaz hale geldiğimizi, Kur’anımızı raflara kaldırdığımızı, dünyaya daldıkça daldığımızı, giyim kuşamımızla onlara benzediğimizi, haram içecekleri onlardan daha fazla tükettiğimizi görüyorlar. Zavallılığımıza gülmekteler, bizlerin bu derece dinimizden saptığımızı ve inancımızı terk ettiğimizi adeta sevinçle karşılamaktadırlar.

Bu zaaflarımızdan ve sapmalarımızdan cesaret alarak daha büyük ihtilafları, daha büyük fitne projeleriyle, daha kaotik desiselerle üzerimize geliyorlar. Önceleri milliyet kavramı üzerinden saldırdılar, İslam ümmeti içerisinde yapay sınırlar çizdiler ve bu sınırların arkasından ümmetin farklı milliyetlerini birbirlerine kırdırdılar. Bütün bunları da içimizde edindikleri hain işbirlikçilerinin insafsız ve zalim elleriyle yaptırdılar. Bu yaptıkları onlar için yetersiz olacak ki, ümmeti daha bir parçalayıp ve daha iyi sömürmek için, mezhebi ihtilafları ön plana çıkardılar ve mezhepler üzerinden ümmetin olmayan birliğini, artık hiçbir zaman bir araya gelemeyecek şekilde dağıtıp yok etmeye giriştiler.

Bununla da yetinmediler, inancımızdan uzaklaştığımızı görerek, beşeri ideolojilerini içerimizde yaymaya başladılar. Bu ideolojileriyle daha önce etkisiz hale getirdikleri ümmetin birliğini, müminlerin kardeşliğini daha bir tahrip etme ve bu ideolojilerin çirkeflikleriyle İslam kardeşliğini onarılamaz hale getirecek şekilde yok etmeye başladılar.

Bütün bunlar vuku bulurken, ümmetin ekseriyeti bu olanları kabul ettiler, koyun sürüsü gibi batılıların ve batıcıların peşinden şuursuzca takılıp gittiler. Heder olan kardeşliği, ümmetin vahdetini, İslam’ın izzet ve şerefini düşünemez ve dert edinemez hale geldiler.

Ancak Allah’a binlerce şükürler olsun ki, imanını kendine istikamet edinen – ümmetin içerisinde azınlıkta olsalar da – ‘ancak müminler kardeştir’ şiarını bayraklaştıran tevhid erleri de çıkmıştır. Bunlar kardeşlik hukukunu dile getirmekte, ümmetin vahdetini haykırmakta, kurtuluşun ancak Allah’a ve O’nun Resulüne itaatte olduğunu beyan etmektedirler.

Müminin değer ve kıymetinin ancak İslam kardeşliğinde olduğunu, bu kardeşliğin de inancımızı tanıyıp ona sahip çıkmak ile mümkün olabileceğini, izzet ve şerefin Kur’anı hayata hâkim kılmakla elde edilebileceğini, Ümmetin birliğinin ancak Nebevi buyrukları yaşayıp tatbik etmekle mümkün olacağını söylemektedirler.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *