0

    Sakın başlığa bakıp ta mezhepleri reddettiğimi sanmayın, bilakis mezhepler İslam tarihinde önemli bir yer tutmakta ve bu noktada emek sarf eden büyük müçtehitlere de saygımız vardır ve onları her zaman hayırla yâd etmekteyiz. Ancak;

            Günümüzde İslam ümmetinin içinde bulunduğu durumu irdelediğimiz zaman göreceğiz ki mezhep farklılığı ümmetin en büyük ayrılık noktası haline gelmiştir. İslam ümmetinin en birleştirici yönü olan Allah’a ve Peygamberine iman “Tevhid İnancı”, maalesef katı mezhepçilik taassubu nedeni ile darmadağın hale gelmiştir.

Mezheplerin, İslami yaşantıyı kolaylaştırıcı bir pozisyon aldığı süreç, maalesef günümüzün katı mezhep mutaassupluğu nedeni ile Müslümanlar arasında bir çatışma zeminine dönüşmüştür. Müslümanlar emperyalistlerin kendilerine yapmış olduğu zulmü, görmezden gelerek, mezhep farklılığı nedeni ile birbirlerine silahlarını doğrultmuş son otuz beş yıl içinde birbirlerinden, yani “kardeşlerinden” milyonlarca kişi katletmişlerdir. Bunu yaparlarken de “Allah ve resulünü” kendi amellerine ortak etmeyi ihmal etmediler.

Peki malı, canı ve namusu birbirlerine karşı kutsal ve dokunulmaz olan Müslümanlar nasıl oluyor da bu hale gelebildiler; bunu irdelemek lazım. Yeryüzünde canlı bir ağacı dahi kesmeye kıyamayan, hatta neredeyse kendisine yasak olan Müslüman nasıl oluyor da kendi dindaşının kanını göz kırpmadan dökebiliyor ve binlercesini öldürebiliyor? Bu olayların mezhep taasupçuluğu ile bir ilgisi var mı? diye soracak olursak, çatışmaların mezhep taassubundan direkt kaynaklanmadığı, ancak farklılığın birleşmeye mani bir durum arz ettiği düşüncesine varılabilir.

İslam Ümmetinin en büyük belası tefrikadır. Tevhid anlayışında birleşmenin olmamasıdır. İslam Ümmetinin elinde “Kur’na-ı Kerim ve Sünnet gibi” birleştirici iki güç olmasına rağmen, Mezheplerdeki düşünce farklılığı, ümmetin bölünmesine neden oluyor. İslam düşmanları için bu durum bulunmaz bir fitne kaynağı ve bunu sürekli olarak kaşıma yoluna gidiyorlar.

Düşünün ümmetin “Kur’an-ı Kerim ve Sünnet” etrafında birleşmesi ve emperyalistlerin her türlü saldırılarına karşı koyması gereken bir durumda olması zaruri iken, maalesef kendisine yapılan saldırıları dikkate almayıp iç çekişmenin derdine düşmüş olması çok üzücüdür. Hele tarihten gelen “mezhep” farklılıklarını da ekleyecek olursak durumun vahameti daha net anlaşılır olacaktır.

Hele insanın içini çok daha acıtan vahim bir durum var ki, mezhep tassupçuluğu yüzünden ümmetin birbirini tekfir edecek kadar gözü kara bir hal alması. Batıl Avrupa, batıl mezhep farklılığını “Katolik, Ortodoks, protestan ve anglikan” gizlerken, İslam Ümmetinin arasına mezhep farklılığını sürekli bir düşman gibi işleyerek parçalanmalarını, birbirlerini tekfir etmelerini ve birbirleri ile savaşmalarını gündemde canlı tutmaktadır. ABD ve Avrupa emperyalizmi özellikle Şii-Sünni kavgasını körüklemekte, bu iki kavram üzerinden ümmeti istediği gibi çatıştırmaktadır.

Acaba gerçekten İslam’daki mezhepler arasında çatışmayı gerektirecek bir durum var mıdır? Ya da mezhep imamları kendi aralarında bir çatışmanın içine girmişler midir? Hayır. Peki bu mezhep taassupçuluğunun Ümmetin başına getirdiği bu felaket neden ortadan kalkamıyor, diye soracak olursak, buna vereceğimiz cevap ne olacaktır? İşte size basit bir cevap:

Ey yeryüzünün tüm müstekbirleri,

Biz ümmet olarak, artık “Kur’an-ı Kerim ve Sünnet” etrafında birleştik, aramıza artık hiçbir tefrika koyamayacaksınız, biliniz ki ümmetin mezhep farklılığı, sofradaki yemek zenginliği gibidir, ey ümmetin alimleri haydi ilk birleşme harcını siz atın, bakın gerisi nasıl gelecek?

Günümüzde İslam ümmetinin içinde bulunduğu durumu irdelediğimiz zaman göreceğiz ki mezhep farklılığı ümmetin en büyük ayrılık noktası haline gelmiştir. İslam ümmetinin en birleştirici yönü olan Allah’a ve Peygamberine iman “Tevhid İnancı”, maalesef katı mezhepçilik taassubu nedeni ile darmadağın hale gelmiştir.

 

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *