0

 

            Dünya kadınlar gününün kutlandığı mart ayında neler oldu da bu ayda bu gün için kutlama kararı alındı, ona bakmak lazım. Dünya kapitalist sistemin başı “Büyük Şeytan” ABD de bir pamuk-tekstil fabrikasında çalışan kadın işçiler; hem yaşam koşullarının düzeltilmesi, hem de erkek işçilerle aralarındaki ücret farkının giderilmesi için kendilerince “grev” kararı alırlar. Fabrika sahibi dönemin emniyet güçleri ile birlik olur ve bu grevin oluşmasını engellemeye çalışır, zor durumda kalan kadın işçiler, polis şiddetinden kurtulmak için çalıştıkları fabrikaya sığınırlar. Her ne hikmetse birden fabrikada bir yangın çıkar ve yüzden fazla kadın (129) yangında ölür.

            Kapitalist sistemin üzerine kurulu olduğu “ne pahasına olursa olsun, sen kazanmana bak” düsturu gereği bu olayı fırsat bilen söz konusu tekstil şirketine rakip olan diğer şirketler, bu olayı hemen fırsata dönüştürme ve olayda öldürülen kadınları kahraman gibi gösterme gayreti içine girerek, kendi zulümlerini örtbas etme yoluna koyuldular ve maalesef bunu başardılar.

            Sözde kadın hakları savunucuları da her yıl sekiz mart günü gelince yukarıda sözünü ettiğimiz olay üzerinden kadın haklarından dem vurarak, kadını vahşi kapitalist sistemin dişlileri arasına sıkıştırmaya devam etme yarışına girerler ve kadını özgürlük ve eşit yaşam safsatası adı altında sermaye piyasasına çekme yarışına girerler.

            Aslında kapitalist sistemin aktörleri açısından kadın haklarının ve kadının erkeklerle beraber eşit ücret alma gibi dertlerinin olmadığını söylemem gerekir.

Onlar açısından önemli olan kadının hem emeğinden hem de bedenini teşhir ederek duyguları üzerinden para kazanmaktır. Eğer kadının erkekler kadar aynı ücreti alması gerektiğini gerçekten iddia ediyorlarsa, sektörlerinde çalıştırdıkları kadınlara erkeklerden daha fazla ücret versinler, bu konuda onlara mani olan mı var? Hayır. Demek ki bu kapitalistlerin derdi, kadının erkeklerle aynı ücreti almak değildir.

Dünya kapitalizminin kadınlar üzerinde bu kadar “önemle!” durmasının, aslında en büyük faktörlerinden biri de tüm insanları lüks tüketime alıştırarak, bol harcamaya sevk etmektir. (Kredi kartlı ve taksitli alış verişler, gelirinden daha fazla harcamalar, bunun en bariz örneğidir.) Lüks tüketimin bollaştığı, erkeğin kazancının ailenin geçimini sağlamaya yetmediği bir ortamda kadını iş piyasasına çekmek tabi ki daha kolaydır. Tabi ki sermaye sahipleri kadını piyasa ortamına çekerken, buna da bir kılıf aramak zorundadırlar, buldukları en etkileyici kılıf da şudur:

“Biz kadını erkeğin hegemonyasından kurtarmaya gayret ediyoruz. Kadın kendi ekonomik bağımsızlığını kazanarak erkekle olan mücadelesinde başarılı olabilir, bunu yaparken de kendi ayakları üzerinde durma çabası çok önemlidir. Hatta daha da ileri giderek kadının işçi konumundan işveren konumuna geçmesini sağlanmalıyız. Kadının bu konumu elde edebilmesi için ona tüm gücümüzle yardımcı olmalıyız.

Konuyu toparlayacak olursak, “Dünya kadınlar Günü” gibi yüzeysel değerlendirmelerle kadınları sadece bir gün hatırlamak, kadını özgürlük safsatası adı altında kapitalizmin çarkına alet etmek, aslında kadına yapılacak en büyük hakarettir.

Peki kadın, dendiği manada nasıl özgür ve kendinden emin bir hayat yaşayabilir? İşte bunu sağlayacak tek sistem “İlahi” sistemdir. Bunun dışında kalan tüm söylemler sadece kadının hem fiziksel hem de duygusal yönlerinden faydalanmaya yöneliktir.

 

Haydi kadınlar; sizi sömürmeye gayret eden tüm kapitalist sistem ve sahte özgürlük savunucularına karşı sizi yaratan rabbinize karşı samimi bir kul olmaya. Haydi tüm anneler, cennetleri ayağınızın altına almaya…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *