21. yüzyılın
başına gelirken batıda hızlı bir şekilde tek cinsiyetli okullar veya sınıflar
artmaya başlarken, bizde ise karma eğitime geçmek için hız verilmişti. Batı
yanlışında dönerken bizler ise daha hızlı bu yanlışa koşuyorduk.
Batı gelişim
için bir şeyi yapmadan önce araştırıyor. Bizdekiler ise kopyalıyor. Batı
yanlışını görünce dönebiliyorken bizdeki Batıcı kesim ise kutsal bir metin gibi
sarılıyor Batıdan kopyaladığına.
Değerli
okurlarımız!
Karma
eğitim, sınıflarda strese yol açmaktadır. Karma eğitimin olduğu sınıflarda
cinsler arasında çekingenlik, özgüvensizlik, içine kapanma gibi psikolojik
problemler yaşanmakta. Alay olma korkusundan dolayı söz almak, sınıfta aktif
olmak, anlaşılmayan konularda soru sorma çekingenliği var. Cinsel tacizlere
zemin hazırlıyor. Kızların uğradığı tacizler de onların eğitimine olumsuzluklar
katıyor. Sözlü ve fiziki tacize uğramalarına kapı aralıyor. Karma eğitim,
kadın erkek eşitliği sağlamadı. Bu noktada eşitlik adı altında yetenekler köreliyor.
Ruhi ve bedensel farklılıklar göz ardı ediliyor. Cinsler arasındaki rol
karmaşasının/değişiminin sapmalara neden oluyor. Flört olarak adlandırılan
gayri islami ve insani ilişkilerin yaygınlaşmasına zemin hazırlayarak öğrenci
başarısının düşmesine neden oluyor. İstenmeyen gebelik sonucu oluşan
kürtajlardan bahsetmiyoruz bile. Fiziken güzel veya yakışıklı olan gençlerin
başka cinsler tarafından dedikodu malzemesi yapılması sonucu sınıflarda
kıskançlık, kavgalar gibi sorunlara kapı aralıyor. Ki şuan çevrilen dizilerde
eğitim boyutunu ilgilendiren kısmında bunu rahatlıkla ekrana yansıtıyorlar.
Karma eğitimin olduğu okullarda çoğu kız-erkek ilişkisine bağlı tartışma ve
kavgalar meydana gelmektedir. Bu da okulda disiplin suçlarının artmasına neden
olmakta...
Karma
eğitimle, ateş ile barutu yan yana getirip birbirlerinin duygularını tahrik
etme söz konusudur. Aralarında nefisten, şehvetten doğan kısa süreli adına aşk
denilen bir çarpık ilişki yaşaması sonucu derslere olan ilgi ve dikkat düşüyor.
Tabi; zihin, kalp bu duyguyla meşgul olunca derslere olan dikkat dağılıyor.
Okul sıralarında çok çalışkan olmasına rağmen başka bir cinsle arkadaşlık adı
altında geçirilen süreyle birlikte dersler inişe geçiyor. Hayatı, tavırları
tamamen değişiyor. Artık deftere yazı yazacağına sıralara, ağaçlara veya
vücuduna aşkını ispatlama ile ilgili yazılar yazıyor.
Bu noktada;
karma eğitim için herkes kendi kararını vermeli. İsteyen karma, isteyen ayrı
eğitimi seçmeli. Bu kararı veliler vermeli. Devlet, toplumun isteğine göre
davranmalı. Halkın gelenek ve görenekleri, inancı dikkate alınmalı. Bir ara
"haydi kızlar okula" kampanyası vardı. Hem haydi kızlar okula
diyeceksin hem de başörtülü kızları okula almayacaksın. Sonra veliler
çocuklarını okula göndermiyor, diye akıldan uzak demeçler vereceksin. Aslında
okula almayan laik zihniyetleriydi.
Karma
eğitime Batılılar gibi bakmayız.
Batıda karma
eğitime karşı yapılan eleştirilerin en büyük sebebi, kadının erkekler gibi
toplumun her yerinde gözükememesidir. Toplumda %50 olan kadınlar her yerde
azınlıktır, diye karma eğitimi eleştiriyorlar. Mühendislik, yöneticilik, vb.
mesleklerde kadınların okuma oranına göre çok az oldukları tespit edilmiştir.
Her ne kadar karma eğitime karşı çıkış niyetleri farklı olsa da yine de bazı
verilerine katılmamak olmaz. Bizim niyetimiz kadın, eğitimini alırken toplumsal
ahlakı da korusun. Batı ise kadın, eğitimini alırken daha çok vitrinlerde
görünsün, mantığıyla hareket ediyor. Yani kadını bir meta olarak gözükmesini
istiyorlar.
Karma eğitim
Pedagojik olarak masaya yatırılmalı. Ülkemizde var olan azgın bir sınıf
yüzünden gençlerimizin geleceğini heba edemeyiz. Eğitime ideolojik olarak
bakanlardan bu ülkeye bir hayır gelmez. Eğitime insanca bakılmalı. Ülkenin ve
gençlerin geleceği için hayırlı olan ne ise öyle adımlar atılmalı. Atacağımız
adımlarla gençleri imha değil, ihya etmeliyiz.
Son olarak
diyoruz ki;
Azgın
azınlığa kurban edecek hiç bir evladımız yok. Dindar nesil isteyen hükümetin de
olmamalı.
0 yorum