59

“Rabbin Âdemoğulları’ndan -onların sırtlarından- zürriyetlerini alıp bunları kendileri hakkındaki şu sözleşmeye şahit tutmuştu: Ben sizin rabbiniz değil miyim? “Elbette öyle! Tanıklık ederiz” dediler. Böyle yaptık ki kıyamet gününde, “Bizim bundan haberimiz yoktu” demeyesiniz; Yahut, “Önce atalarımız Allah’a ortak koştu. Biz de nihayet onların ardından gelen bir nesiliz. Şimdi bâtıla saplanıp kalanların yaptıkları yüzünden bizi helâk mi edeceksin!” demeye kalkışmayasınız.” (Araf Suresi 172-173)

Allah dünyayı ve içindeki varlıkları yaratmadan evvel, öncelikle gelmiş ve gelecek bütün insanların ruhlarını yaratmıştır. Bunları ruhlar âlemi denilen bir âlemde bir araya getirmiş, daha sonra hepsini birden huzurunda toplayarak kendilerine hitaben: اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ

- Sizin Rabbiniz değil miyim? Diye sormuştur. Ruhlar da: قالوا بَلى  Evet, sen bizim Rabbimizsin, diye cevap vermiş ve böylece imtihan dünyası dediğimiz hayatımıza ‘Bismillah’ demişiz.

Akabinde bebeklik ve çocukluk evrelerini geride bıraktıktan hemen sonra yani ‘Büluğ-Ergenlik’ (aklın olgunlaşması) denilen vakitte de imtihan dünyamız fiili olarak başlamıştır.

İnsanların dünyada yapmış oldukları doğru-yanlış, hayır-şer, iyi-kötü her türlü inanç, söz ve davranışların görevli melekler tarafından anında kaydedildiğini herkesçe bilinmektedir. İşte amellerin kaydedildiği bu defterler ahirette ortaya konulacaktır.

Yazarı olduğumuz kitabın içeriğini kizb, buhran ve iftiralar doldurur ve her okuyan kişi lanet ile andıktan sonra elem verici bir cezaya ‘Cehennem’ müstahak olmak mı iyidir?

Yoksa, yazarı olduğumuz kitabın ilgiyle okunup nesilden nesile aktarılıp takdir edildikten sonra ‘Cennet’ denilen büyük ödüllere sahip olunması mı iyidir?

Ayeti Kerimelerde Kur-an’ı Kerim bunu açıkça izah etmektedir.

Bizler tercihlerimizle; “Kime de kitabı arkasından verilirse,  “Eyvah!” diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir. Şüphesiz o, (dünyada iken) yakınları arasında neşeliydi. Zira o, hiçbir zaman rabbine dönmeyeceğini sanırdı. Hayır, tam tersi! Rabbi onu şüphesiz görmekteydi.” (İnşirah suresi 10-15) ateşe tabi olmak ile “Kitabı sağ tarafından verilen kimse der ki ‘Alın kitabımı okuyun; Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten bekliyordum.’ Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir; Meyveleri kolayca devşirilebilir yüce bir cennettedir. Onlara ‘Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık olarak âfiyetle yiyin için' denir.” (Hakka Suresi 19-24) ahiret saadeti arasında bir seçeneği işaretleyeceğiz.

Amellerimiz birer mürekkep hayatımız da boş bir defteri andırmaktadır. Bu hayatta neyi yaşarsak defterimize o yansıyacak ve ahirette de herkesin önünde amel defterimizi yüksek sesle okuyacağız.

Amellerimizle-mürekkebimizle hayatımıza-defterimize neler yazacağız? Allah’ın huzuruna hangi yüzle ve ne götüreceğiz?

İşin iyi tarafı, yazdığımız kitap daha baskıya girmiş değildir. Bilgisayar ortamında hayatımızla güncellemeyi beklemektedir. Noktalama işaretleri-hata ve kusurlarımız, yazım yanlışı-zanlarımız, hatalı sözcükler- kötü fikirlerimiz, boş sözcükler-değerlendirilmeyen zamanlarımız, devrik cümleler ise hayatımızın kalan kısmını temsil edebilir.

Bu kitapla, çok satanlar-amiller sınıfına girebilir, yüksek kar-mertebeye ulaşabiliriz. Daha ölmeden-kitabımız basılmadan çok küçük dokunuşlarla paha biçilmez güzelliklere ulaşabileceğimizi şehitler ve salihlerden görmüşüz.

Tercih bizim-sizin...

Hayırla kalın...

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *