Bugün Ukrayna denen “devlet”in topraklarının bir kısmı,
“Endülüsleşmiş” İslam topraklarıdır.
Altınurdu Devleti’ni kuran Moğollar, Müslüman tüccarların
tebliğiyle hidayet bulunca İslam, Karadeniz’in kuzeyine yerleşti. O güne kadar
her yönüyle “bozkır” olan o coğrafya İslam’la mamur hâle geçti. Karadeniz’in
kuzeyinde bir refah toplumu oluştu ve dünyanın güzel şehirleri kuruldu.
Ne var ki Müslümanlar, daha çok kendilerinden kaynaklanan
sebeplerle Slav halklarını İslam’la buluşturmakta başarısız oldular.
Osmanlı Dönemi’nde de o topraklarda kapsamlı bir askeri
fetih gerçekleştiyse de Slavlar arasında gönüllerin fethi gerçekleşmedi. Slav
halkları İslam’dan yoksun kaldılar.
Zamanla Slavlar, birliklerini sağlayıp güç kazandılar; Moğol
kökenli Tatar Müslümanlar ise ihtilafa düştüler. İttifak edenlerin ihtilafta
olanlara galip olması ilahi yasası gereği, Müslümanlar Slavlara yenildiler ve
bugünkü Ukrayna coğrafyası, Moskova merkezli Slavların eline geçti.
Tatar Müslümanlar, yanlış politikalarla önce Osmanlı, sonra
Türkiye’ye göçe teşvik edildi. Müslümanların ekonomik olarak zayıflamaları da
onları Kırım gibi bir dünya cennetinden uzaklaştırdı.
Sovyetler Birliği dağılıp Ukrayna “bağımsız” bir devlet
olduğunda Kırım’da nüfus dağılımı Müslümanların aleyhineydi.
Ruslar, İslam yurtları dışında, hâkim oldukları
coğrafyalarda maddi kalkınmayı genel olarak sağladılar, manevi çöküşe yol
açtılar.
Ukrayna da Sovyetler Birliği macerasından oldukça kalkınmış
ama manen tükenmiş çıktı. Lâkin devlet odaklı Sovyet ekonomisinin çökmesinden
dolayı sıradan Ukrayna halkı, bir anda yoksullukla yüz yüze kaldı, dünyadaki
kötülük mekanizmaları için sermayeye dönüştü, kişiliğini, kimliğini yitirdi.
ABD, Sovyetlerin çöküşünden sonra, Ukrayna’daki Yahudi
azınlığı köprü edindi, hatırı sayılır Katolik nüfusu etkisi altına aldı.
Dünyanın en hatip Protestan vaizlerini getirerek Hıristiyan kökenliler arasında
Evanjelist bir dönüşüme yöneldi.
Bilinenin aksine, ABD’nin ülkeleri etki alanında tutma
yönünde “çağa uygun” bir aklı yoktur. Etkisi altına aldığı ülkelerin insanını
“liberalizm” üzerinden ahlaksal çöküntü içinde şahsiyetsizleştirirken,
zenginliklerini klasik Batı sömürgeliği usulüyle sömürür ya hep kendine muhtaç
bırakır ya da tamamen tüketir. Kadim Avrupa dışında ABD etkisindeki ülkelere
bir bakın, ya Güney Kore gibi ABD’ye muhtaç durumdalar ya da Irak ve eski
Afganistan misali ABD tarafından tamamen tüketilmişlerdir.
Ukrayna, bütün toprakları Avrupa içinde yer alan en büyük
ülkedir. Ülkenin Tarım için elverişli ve altı da zenginliklerle dolu toprakları
Almanya ve Fransa’dan geniştir.
Ama ABD etkisindeki Ukrayna, Sovyetlerin ardından geçen otuz
yıla rağmen zenginliklerini değerlendiremedi, iç barışını da sağlayamadı,
sosyal adaleti hâkim kılamadı, Rus azınlıkla ilgili sorunlarını da çözemedi.
Sonuçta bugün bir dış istila ile karşı karşıya kaldığında
ABD etkisindeki her ülke gibi, ekonomisi ve askeri gücüyle ABD’ye muhtaç
durumda.
Batı, tarihi boyunca Slav birliğinden ürkmüştür. Zira Slav
birliği, toprakları ve nüfusuyla Batı’yı ürküten bir büyüklüğe sahiptir.
ABD; Slav birliğine karşı, bir yandan Rusya’ya yaptırım
uyguluyor, Rus ekonomisini çökertmeye çalışıyor. Öte yandan Ukrayna’ya milyar
dolarlar aktarıyor.
Ukrayna; tamamen Rus işgaline uğrarsa klasik Rus hâkimiyeti
devam edecek ve Rusya kısa süre içinde Balkanlarda da hâkimiyet kurmaya
yönelecektir. Bu Ukrayna’yı mutlu etmez.
Ukrayna; ABD desteğiyle Rusya’ya karşı savaşı kazandığında
ise ABD etkisine daha çok açılacak. ABD, savaşın faturasına kısmen Avrupa’ya ve
etkisi altındaki diğer ülkelere ama en çok Ukrayna halkına kesecek. O durumda
Ukrayna halkı, özgürlüğünü yakaladığını düşünse de gerçekte ABD çalışanı
durumuna düşecek, ekonomik olarak hep zayıf kalacak. Üstelik Rus tehdidiyle yüz
yüze kalmaya devam ederek aynı zamanda ABD savaşçısı olma gibi bir can
tehlikesi çıkmazı da yaşayacaktır.
Ne Ukrayna halkı ne başka bir halk, bu çıkmaza mahkûm
değildir. Dünyada üçüncü bir yol mümkündür ve o yol, hepimizin lehine olan,
Allah’a kulluk yolu İslam’dır.
Ukrayna halkı, yüzyıllar boyu yoksun bırakıldığı İslam’a
muhtaçtır, kendi çıkmazını ancak İslam’la aşabilir, kurtuluşa ancak İslam’la
varabilir.
0 yorum