2021'den 2022'ye giriş yaptık.
Hayırlı mı olur, hayırsız mı olur, ona nasıl giriş yaptığınız belirleyecek.
Sonuçta cüzi iradeniz sizin elinizde. Ama bildiğim bir şey var:
Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz
öyle dirilirsiniz.
Bir hadis-i şeriflerinde Resulullah sav şöyle
buyuruyor:
“İnsanlar kıyamet gününde, öldükleri hâl üzere
diriltileceklerdir.” (Müslim, Cennet, 83)
Bir yılı daha öldürdük, yeni bir yıla
gözlerimizi açtık. 2021'i nasıl bitirmişsek 2022'ye de öyle uyanır ve devam
ederiz.
Hayatı bir kitaba benzetirsek yıllar da o kitabın
sayfaları gibidir. Siz o sayfaları nasıl doldurmuşsanız, yeni sayfalarınız da
öyle devam eder. Şimdi 2021 sayfasında; içkiyle, piyangoyla, hindiyle giren
biri, 2022'ye dünden yediği içtiği zıkkımla uyanmayacak mı? Karnında içtiği
içki, elinde piyangoyla güne başlamayacak mı? Uyanacak ve her şeyin aynen devam
ettiğini görecek. Yeni sayfalar eski sayfaları takip edecek.
2021'de neyle meşgul olmuşsanız
2022'de de onunla meşguliyetiniz devam edecek. Değişen sadece rakamlardır.
Rakamlar hayatımıza bir yenilik katmaz. Eğer hayatınız düzgün değilse, atılan
rakamlarla mutlu olacağınızı düşünüyorsanız, kendinizi kandırmış olursunuz. Boş
boş birbirinizi iyi dileklerle kandırmayın. Hayatı sömüren ve halkın parasının
üstüne yatan zengin ve sanatçı taifesi, sosyal medyada güzel dilekler de
bulunarak hayat güzel geçmez. Geçim derdi, aile, inanç gibi farklı sorunları
olan bir insanın sorunlarına, sizin bu sahte iyi dilekleriniz onlara çözüm
getirmez. Yılın bitimine nasıl girmişseniz yeni yılın sabahına da o şekilde
uyanırsınız.
Rakamların değişmesi hayata etkisi sadece senin bu
dünyadaki ömrünü kısaltmak içindir. Ömründen alınan günleri gafletle geçirmek
ömrüne ihanet etmektir. 2021 bitti, deyip 2022'ye temiz sayfa açmak adına haram
kutlamalara girmek acıları dindirmez. Eldeki sorunlar geçmişte kalmaz. Sorunlar
yakana yapışır ve seninle beraber yeni yıla gelir.
Meseleyi şöyle bir kıssa ile
somutlaştıralım:
Son nefesini vermek üzere olan bir adama, bir âlim
kelime-i şehadeti tekrarlatmak için evine gider; alim, kelime-i şehadeti sık
sık tekrarlatmasına rağmen, adamın dili kelime-i şehadeti söylemeye muktedir
değildir ve kelime-i şehadetini söyleyemeden de ölür. Adamın kim olduğu
araştırıldığında ise daima içki içen biri olduğunu öğreniliyor.
Hayatımızı nasıl sürdürmüşsek
sonumuz da öyle biter. Dirilmemiz de ona göre olur. Onun için hayatımıza ve
gönlümüze dikkat etmek gerek. Çünkü gönlümüz hangi tarafa meyilli ise hayatımız
da o tarafa meyilli olur. Bununla ilgili Behlül Dana Hazretlerine atfedilen bir
hikâye ile konumuzun meramı için aktaracağız.
Behlül Dânâ Hazretleri, yol üzerindeki bir viranenin
yıkılmak üzere olan iyice eğilmiş duvarına bakıp akıbetini tefekküre dalardı.
Yine bir gün endişe ile bakarken duvar birden çöküverdi. Behlül Dânâ
Hazretleri’nin yüzünü bir sevinç ifadesi kapladı. Onun bu sevincine bir anlam
veremeyen insanlar merakla sebebini sorduklarında:
“Görmediniz mi, duvar meyilli olduğu tarafa
yıkıldı!” dedi.
“Peki, bunda şaşılacak ne var?” dediklerinde ise şu
hikmetli cevabı verdi:
“Madem dünyadaki her şey nihâyetinde meylettiği
tarafa yıkılıyor, benim de meylim Hakk’a doğrudur, o hâlde ben de ölünce Hakk’a
varırım.
Ey ahali! Rükû ve secdelerimizle Hakk’a meylimizi
artıralım ki başka yönlere yıkılmayalım!..”
Herkes yılbaşında gönlünün
meylettiği tarafa yöneldi. Kimisi ecnebi Batının kültürel emperyalizmine
meyletti, kimisi de Mekke'nin Fethiyle gecesini Hz. Peygamber (sav) anma ve
anlamayla geçirdi. Yeni güne, kimisi Peygamberi anmakla uyandı, kimisi de
Peygamber düşmanların kültürel sömürgesinin kurbanı olarak… Zaman, her ikisi
için de geri dönülmeyecek şekilde geçti.
Ebedi kurtuluşumuz için son nefesimizin iman ile
güzel geçmesi, hayatımızın güzel yaşanmış olmasına bağlıdır.
Rabbim; yaşamak, ölmek ve dirilmek döngüsünden
bizlerden razı olacağı hal üzerinde döndürsün. (Âmin)
Sözlerimizi, sözlerin en güzeliyle noktalayalım:
“(Ey Muhammed) de ki: Şüphesiz, benim namazım, ibadetlerim,
hayatım ve ölümüm, alemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (Enam- 162)
0 yorum