Anlatılır, vaktiyle bir Müslüman, Müslümanların yaşadığı bir
şehrin en işlek caddesinde bulunan bir caminin hemen çıkışında çok güzel bir
çeşme yaptırır ve başına bir yazı eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman’a haram!“
İslamiyet’in hakim olduğu Müslüman belde kısa zamanda
karışmış, bu nasıl fitnedir diye…
Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzura
getirilmiş. “Bu nasıl fitnedir, dini İslâm, halkı Müslüman olan koca memlekette
sen kalk, çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla! Diye çıkışmışlar adama.
Adam:
-“Müsaade buyurun, sebebi vardır, fakat ispat ister, ıspatı
için de delil şarttır…” derken kadı kızmış:
-“Ne delili, ne ispatı? Sen fitne çıkardın, Müslüman halkın
huzurunu kaçırdın.” Demiş.
Demiş ama bir yandan da merak etmiyor da değildir.
-“Nedir gerekçen?” diye sormuş. Adam:
-“Bir tek Sultan’a derim…” diye cevap verince, ortalık yine
karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş. Padişah da
sinirlenmiş ama diğer yandan o da meraklanmış:
-
“De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki,
hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman’a haram yazarsın?” Adam,
başı önünde konuşur:
-
“Delilim vardır, fakat ispat ister.”
-“Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?”
-“O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultanım…”
-“Tamam, ferman senin...”
-“Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir
hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…”
Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Museviler, “Ne
oluyor, bu ne zulüm? Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin
yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…”Çevre ülkelerden bile elçiler
gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş. Neredeyse isyan çıkar ama adam
padişahın sabretmesini istemiş. Bir hafta dolunca, adam:
-“Sultanım, artık bırakma zamanıdır” demiş. Haham
bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler...
-“Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için
yaptırınız Sultanım” demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça
alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Tüm Hristiyanlar
toplanmış isyan için sözleşmişler. Neyse ki haftası dolunca da serbest
bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler,
şükranlar… Din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar
birbirlerine… Sultan:
-“Bitti mi?” demiş adama.
-“Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır
izninizle” demiş.
-“Şimdi nedir isteğin?”
-“Efendim, en sevilen, âlimi camide vaaz verirken alınız
minberinden…” Adamın dediğini yapmışlar, Ulucami imamını Cuma hutbesinin
ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler.
Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?
Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş,
imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış… Geçmiş bir hafta, “Nerde imam”
diye gelen-giden yok! Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen
hafta tutuklanan koca âlim için:
-
“Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”
-“Kim bilir ne suç etti de gözaltına alındı!”
-“Vah vah! Acırım arkasında kıldığım namazlara…”
-“Sorma, sorma…”
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda
Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
-“Eee, ne olacak şimdi? Adam:
-“Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak
lâzımdır hocadan.”“Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir
buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
-“Ey büyük Sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle
Müslümanlara su helâl edilir mi?”
Sultan acı acı tebessüm etmiş:
-“Hava bile haram, hava bile!” demiş.
Bu olayın doğruluğu ne kadar var bilmiyorum ama hakikatleri,
durumumuzu o kadar güzel izah etmiş ki, katılmamak, konumuza örneklendirmemek
mümkün değil.
Sen ey bu yazıyı okuyan okuyucu! Elini vicdanına götür ve de
ki, günümüz Müslümanları bu durumdan farklı mı?
Kesinlikle farklı değil. Yahudiler, Hristiyanlar, sayıları
çok az olan ateistler ve yamyam Budistler dahi birleşmişken, birlik olup
Müslümanları yerlerinden ederken, bizler sayımızın çokluğuna rağmen, pasif,
pısırık, ses çıkaramayan zümreler olmuşuz maalesef.
Şuanda resimde görünen tablo; ölen, gözyaşı döken, aç kalan,
yağmalanan hep Müslümanlar. Hıristiyan-Yahudi ortaklığı İslam’ı ve Müslüman’ı
düşman sayıp, yok etmek için her fırsatı değerlendirirken Müslümanlar
birbirleriyle didişiyor.
Genel bir şekilde durumumuzu ele aldığımızda; Tüm dünyada
Müslümanlar öldürülüp şehit edilirken, yüz binlercesi açlık sınırında yaşarken,
hemen her gün bir İslam toprağına saldırılar sürerken, Müslüman milletlerin
milli değerleri, zenginlikleri, namusları yağmalanırken, Müslümanlar kendi
vatanlarında adeta esir konumunda yaşamaya mahkûmken, ya da yurtlarını terk
etmeye mecburken Müslümanlara çeşmeden su içmek haram değil midir?
0 yorum