88

Geleceğimiz olan çocukları, yeteneklerine göre meslek seçmekten çok, küçüklüğünden beri ebeveynin bilinçaltına koyduğu mesleğe göre şekillendirip yönlendirmesi, gelecek adına karamsar bir tablonun oluşmasına zemin oluşturuyor. İşini sevmeyen, geliştirmeyen bir nesil… Sadece olaya duygusal bakan bir nesil... Ailesi istedi diye ve onları kırmamak için istemediği bir mesleğe yönelen bir birey, ömür boyu azap çeker. Hiç kimse sevmediği, yeteneğine uygun görmediği bir işte mutlu bir şekilde yaşayamaz ve başarılı da olamaz.

    Ebeveynler olarak ataması iyi diye veya ücreti dolgun diye çocuklarımızın hayatını kabusa çevirmeyelim. Çocuklarımızı, başkaları ile kıyaslamayalım. Her çocuk özeldir. Her çocuk farklıdır. Her çocuğun zekâ düzeyi farklıdır. Einstein dediği gibi “Aslında herkes dâhidir. Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirirsiniz.”

Çocuklarımızın zekâ düzeyini tanıyıp o şekilde gelişimlerine yardımcı olsak onlar için daha iyi olur. Çocuklarımızın mutluluğu için onları istemediği mesleklere yönlendirmek onları huzursuz eder.

     Çocuklarımızı istemedikleri şeyleri yapmaya zorlamayalım. Aile olarak vazifemiz olan işlerde minnet duygusu haline getirmeyelim. “Eğer benim istediğim mesleği seçmezsen sana hakkımı helal etmem” veya “artık bizim evladımız değilsin” tarzı seçenekler üzerinden baskı yapmayalım. Kendi hayallerimizi çocuklarımız üzerinden gerçekleştirmeye çalışmayalım. Onlar bizim denek tahtamız değiller, geleceğimizdirler. Geleceğimizi karamsarlık üzerine değil; sevgi, istek ve yetenek üzerine bina edelim. Aile olarak üzerimize düşen görev, çocuklarımızın gelişimine yardımcı olmaktır, yoksa istemedikleri yönlere sevk etmek değildir.

    Her sabah cenazeye gider gibi işine giden bireyler değil de düğüne gider gibi neşeli bir şekilde işine giden bir birey görmek istiyorsak, çocuklarımızın; istek, yetenek ve zeka düzeylerine uygun mesleklere yönlendirmemiz gerek.

Çocuklarımızın ne olmak istediklerinden çok ne olmaları gerektiği konusu üzerinde duruyoruz. Kendi kararlarını veremeyen ve bir ömür başkasına bağımlı yaşayan bir çocuk, gelecekte kendi ayakları üzerinde duramayacaktır. Kendi hayatı olamayacak. Pısırık olacak, karar verirken çevrenin baskısı düşüncesini değiştirecek. Onun doğruları değil de çevrenin ne dediği olacak.

Rehberliğin bir ilkesi de çocuklara tüm meslekleri tanıtmak ve çocukların özelliklerine göre meslekleri önlerine sunmaktır. Ne yazık ki Rehber hocalarımız da atanması en kolay veya popüler olan mesleklere çocuklarımızı yönlendirmektedir.

     Ailelerin hayallerini gerçekleştirmeye çalışan bir nesil olmayalım. Öğretmen olmak isteyen bir çocuğu zorla doktorluğa yönlendirmeyelim. Artık çocuk kendisi için değil, ailesi için yaşıyor. Başarısız olduğunda kendisi için değil, ailesi duyacak diye üzülüyor. Markalara, etiketlere kurban edilmesin çocuklar. Onların sevdiği ve huzur bulacakları bir meslekle çalışmalarına izin verilsin. Mesela imamın çocuklarına da imam gözüyle bakılıyor çevrede. Bu nokta da "İmamın Manken Kızı" kitabı bunu çok güzel anlatıyor. Her Peygamberin çocuğu Peygamber olmamıştır, bazı istisnalar dışında. Hatta bazıları iman bile etmemiş. Ailenin rolünü çocuktan beklemeyelim. Baba iyi bir doktor olabilir. Çocuğu ise bir tekstilci olunca millet çok garipsiyor. Senin bu oğlan okumadı, adam olmadı diyorlar. Adamlığı baba mesleğine bağlamak ne kadar doğru? Çocuklarının potansiyelini tanıyanlardan olmak duasıyla....

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *