Zannedersem hataya düşerim.
Zannedersem yanılırım. Zannedersem “Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak
olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar
ve onlar ancak; zan ve tahminle yalan söylerler.”(En’am, 116) ayetinde
bahsedilen şaşırmış ve saptırmış olanlardan olurum.
Zannedersem “…(bildikleri) bir
sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler.” (Bakara, 78)
diyenlerden olur ve söylediklerim hakikat adına hiçbir şey taşımayan asılsız
lakırdılardan ibaret olur.
Zannedersem “Kahrolsun, o zan
ve tahminle yalan söyleyenler…”(Zariyat, 10) ayetinin ifadesiyle yalancılardan
olur, kahrolurum.
“Zannedersem” ile başlayan
birçok cümle duyuyoruz, belki de bu cümleleri kuranlardan biri de bizizdir. İlk
etapta kulağa bir tahmin yürütme cümlesi gibi gelse de bu gibi cümleler,
aslında toplumun temeline dinamit döşeyen bir hastalığın ifadesidir bunlar.
Zannetmek, zan beslemek ile
alakalı daha birçok ayet ve belki de hadis-i şerif sıralanabilir. Şüphesiz konu
ile alakalı birçok ayet ve hadis-i şerifin varlığı bu konunun ne kadar hassas
olduğunu gösterir bizlere.
Kur’an-ı azimüşşanda zan
besleyenler birçok yerde yerilmiş ve vardıkları sonucun isabetsiz olduğu,
hakikat adına bir şey taşımadığını ifade eder. Eğer bir zan beslenecekse bunun
da hüsn-i zan olması gerektiği ifade edilmiştir.
Çünkü aksi durumu ifade eden ve
toplumumuz içinde yaygın görülen sû-i zan, toplum içindeki insani ve toplumsal
bağlara zarar verdiği gibi, gönüllere fitne tohumu eker hiç pahasına. Bugün
toplumumuz içinde sıkça duyduğumuz ve belki de bizim de sıkça kullandığımız
“zannedersem, zannımca vb.” ifadeler birbirimizin niyetini okumaktan öteye
geçmiyor.
Kendi içimizde beslediğimiz
duygular üzerinden insanların niyetini okumak, insanların fiil ve söylemlerine
kasıt biçmek bir Müslümana yakışmayan ve Müslüman toplumda olmaması gereken
davranışlardır.
İslam, insan ve Allah
arasındaki ilişkiler hakkında konuşurken, insan-insan ve insan-toplum
ilişkilerini ıskalamamış; sağlıklı toplum ve insan ilişkileri için de bazı
uyarılarda bulunmuş, kural ve kaideler belirlemiştir.
Bunun için İslam, başkalarının
niyetleri üzerinden bir okumada bulunmak, sanmak veya zannetmek gibi hastalıklı
durumlardan Müslümanları men etmiştir. Bunun yerine insanların karşılıklı
oturup diyalog halinde olmalarını ve bir birlerinin niyetlerini anlamalarını
ister.
Zan, toplumu oluşturan bireyler
arasına güvensizlik ve şüphe tohumlarını ekmek suretiyle toplumsal ve insani
bağları zayıflatır ve nihayetinde güvensiz, paranoyak bir toplum meydana gelir.
Belki birçoğuna göre abartıyorum gibi gelebilir ama bu ve benzeri birçok basit
gördüğümüz hastalık yüzünden toplumsal bağların geldiği noktayı hepimiz
görebiliyoruz.
Çözüm, insanların niyetini
okumaktan vazgeçip niyetlerimizi halis tutmaktır. Hayata ve karşımızdaki
insanlara hüsn-i zan ile bakmak asıl düsturumuz olmalıdır. Çünkü zannetmek ve
insanlara zan ile yaklaşmak hem kendimize hem de karşımızdakine zulümdür.
0 yorum