0

Bir toplumun büyüklüğünü, kalitesini gösteren temel ölçütler sadece yüksek binalar, duble yolar, mimari ve mühendislik harikası olan yapılar mıdır? Ya da sadece ekonomik gelişmişlik, atom bombası üretmek, bazı rakamsal veriler yönünden başarılı olmak mıdır, büyük olmak?

Toplumları veya toplumumuzu sadece bu ve benzeri veriler üzerinden değerlendirmeye alırsak büyük bir yanılgıya düşmüş oluruz. Bu aslında maddeci bakış açısına sahip insanların, rakamları ve istatistikleri kutsayan insanların yapabileceği bir değerlendirmedir.

Bir toplumun, medeniyetin büyüklüğü, o toplumu/ medeniyeti oluşturan bireylerin kaliteleri ile doğrudan alakalıdır. Çünkü elde tutulan hiçbir değer, insandan, daha doğrusu Rabbani boya ile boyanmış ve Nebevi ahlak ile ahlaklanmış insandan daha değerli değildir.

İçinde yaşadığı topluma değer katacak insan modeli, ruhi değerleri yüksek ve kuvvetli insan modelidir.

O halde bugün yapmamız gereken kendimiz başta olmak üzere ulaşabildiğimiz herkeste ruhi ve ahlaki değerleri kuvvetlendirmemiz lazım. Çünkü ahlak ve maneviyattan uzaklaşmış toplumlar şuan intiharın eşiğindedirler.

Bugün yüksek medeniyet değerlerini (!) bize pazarlamaya çalışan Batı dünyasının; maddiyatı, menfaati önceleyen ve ahlaki değerlerden uzak düşünce dünyası, kendi menşei ülkeleri iflasa götürdüğü gibi, kendilerini taklit eden ülkelerin de nesillerini, kültürlerini iflasa sürüklüyor.

Eğer şu an içinde ve gelecek zaman içinde kazananlardan, felaha kavuşanlardan olmak istiyorsak ruhi değerleri yüksek, maneviyatı güçlü ve kendi değerleri, dini ile barışık bir toplum inşa etmek mecburiyetindeyiz.

Sadece ekonomik veya rakamsal verilere yatırıp yapmak, şehirlerin ve sokakların taşlarına yatırım yapmak bir toplumu veya şehri güzelleştirmez, kalkındırmaz. Bunları imar ederken, insanı da ihya etmek gerekir.

Eğer bizler dünyanın süsüne aldanır ve sadece dünyamızı kurtarmanın derdine düşüp, günü birlik düşünüp nesillerimizi ihmal edersek, gün gelir kendi elimizle yetiştirdiğimiz veya yetiştiremediğimiz nesli biz bile tanıyamayız.

Şehrimizin ve sokaklarımızın temizliğine gösterdiğimiz hassasiyetin çok daha fazlasını, sokaklarımızda yaşanan görüntülere karşı da gösterebilmeliyiz. Eğer biz İslam’ın iyiliği emredip, kötülükten sakındırma düsturunu terk edersek ve etrafımızda yaşanan münkeratları görmezden gelirsek, yarın çocuklarımızı dışarı dahi çıkaramayacak hale geliriz.

Bu görev “Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten alıkoyarsınız…” ayeti ile muhatap olan her Müslümanındır. Bu ayet kitlesel bir iyilik hareketinin işaret fişeği, çıkış noktası olmalıdır.

Sadece oturup toplumun gidişatından şikâyetçi olmak, bizi sorumluluklarımızdan kurtarmayacağı gibi, sorunlarımıza çözüm de olmaz. Çözüm öze, yani fıtrata dönmektedir topyekun bir iyilik hareketine girişmektir.

Çözüm fıtrattadır, fıtratlar ise İslam üzeredir. Bireysel hayatımızda İlahi emirleri rehber edinip, Nebevi ahlak ile ahlaklanır ve bunu topluma taşıma adına bir gayret gösterirsek inşallah o zaman gerçek manada şehirlerimiz, caddelerimiz ve nihayetinde toplumumuz ihya ve imar olur.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *