88

Yürekte iman olunca,

Ayak felçli olsa da

Allah yolunda yürür.

(Şeyh Ahmet Yasin) 

     Müminler kalpleri ile Allah'a yürürler, ayakları ile değil. Kalbi olmayanın ayakları onu bir yere götürmez. Kalp meylettiği yere gider. Kalbinize iyi bakın; çünkü sizi cennete de cehenneme de götürebilir. 

     İslam davası iman işidir, imkan işi değil. Niceleri sahip olduğu imkanlara rağmen, İslam davasına hizmet etmezlerken, imkansızlık içinde olan niceleri de var ki İslam davasına bir ömür vermişler. İşte Şeyh Ahmet Yasin de imkansızlıklar içinde İslam davasına hizmet edenlerden biridir. Hayatıyla iman ehline bütün bahanelerin kapılarını kapatan bir dava adamıdır. Onun o felçli halini görüp de bahanelere sarılmak mümkün değildir. 

     Felçli bedeni İslam davasına hizmet etmesine engel olamamış; ama siyonist terör örgütü İsrail'in yaptıkları zulme karşılık, ümmetin suskunluğundan duyduğu rahatsızlığı Allah'a şikayet edeceğini söyleyerek Allah'ın huzuruna gitmiştir. 

"Allah'ım ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum" diyerek, uzun bir yazısı var. İnşaallah her Müslüman bulunduğu çevrede İslâm'a hizmet ederek kendisini bu şikayetin içinden kurtarır. Mazeretlerin arkasına sığınan ve İslam için elini taşın altına koymayan her Müslüman bu şikayet listesinde olacaktır. Onun için Kudüs davası bir ırkın, bir devletin meselesi değildir. İmani bir meseledir. 

Şeyh Ahmet Yasin yaşantısıyla bütün mazeretleri yok eden bir dava adamıdır. Asıl sakatlığın bedeni değil de kalbi olduğunu hayatıyla gösteren bir Mücahid.

     Üstad Bediüzzaman münazarat adlı eserinde mealen şöyle diyor:  "Kalp ve akıl merkezli olan insanın kamil bir kıvama gelmesi ancak; iman, muhabbet, sadakat, hamiyet ile mümkündür." İşte Şehid Şeyh Ahmet Yasin'de bu özelliklerin hepsi vardı. Tek başına bir topluma bedel bir dava adamıydı. İman nurundan aldığı kuvvetle terörist Siyonist örgüte karşı meydan okuyordu. 

     Şeyh Ahmet Yasin, hayatının her karesiyle örnek bir dava adamıydı. Ona davasını bırakmasını söyleyen adaletsiz mahkemeye verdiğini birkaç  cevap şöyledir: İsrail yönetimi söz konusu cezaya mahkum ettikten sonra Şeyh Ahmed Yasin'le zaman zaman pazarlıklar yapmak ve ona serbest bırakılması için bazı şartları kabul ettirmek istedi. Bir keresinde İsrail'i tanıdığını ve imzalanan özerklik anlaşmalarına olumlu baktığını açıklaması karşılığında serbest bırakma teklifinde bulundu. Ahmed Yasin bunu kesinlikle kabul etmedi. Daha sonra İsrail'i tanıma şartından vazgeçerek sadece özerklik anlaşmalarını kabullenmesi şartıyla serbest bırakma teklifinde bulundu. Bunun üzerine Ahmed Yasin: "Bana dışarı çıktığımda karpuz yemememi şart koşsanız bile yine kabul etmem. Çünkü ben işgal rejimini muhatap kabul etmiyorum ki onun şartını kabul edeyim!" cevabını verdi.

     Onun şu sözü davası konusunda ne kadar kararlı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır: "Benim için hapiste 100 yıl kalmak karşılığında birtakım tavizler vererek çıkmaktan daha iyidir." İşgal rejiminin mahkemesi karşısına çıkarıldığı sıra söylediği sözler de Onun inancı konusundaki kararlılığının bir göstergesiydi. Bu inancını şehadete kadar bırakmadı. 

     Siyonist işgal rejiminin saldırı ve tehditlerine karşı direnişten vazgeçmeyen Şeyh Ahmet Yasin, 22 Mart 2004’te siyonistlere ait helikopterler tarafından atılan füzelerle şehit oldu. 

     O felçli haliyle adeta direnişin sembolüydü. Mazeretlerin arkasına sığınan insanların çok olduğu böyle bir zaman diliminde her Müslümanın, hayatını mutlaka öğrenmesi gereken bir dava adamıdır. Dua yayınlarından çıkan, yazarı Mehmet Ali Gönül olan  'Pir-i İntifada Şeyh Ahmet Yasin' adlı eseri tavsiye ederiz. 

Yazımızı merhum Erbakan Hocamızın sözüyle bitirmek istiyorum: "Hayat İman ve cihattır, iman varsa imkan da vardır."

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *