88


Salı günü Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Ankara Valiliği Eğitim Tesisleri Toplu Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada Sayın Cumhurbaşkanı, bir kaç konu hakkında açıklamalarda bulundu. Bu konulardan biri de eğitim ile alakalıydı. 5 aydır biten KPSS sınavından sonra beklemeye geçen öğretmen alımı hakkında da şu cümleyi kullandı: “Önümüzdeki aylarda 20 bin öğretmenimizin daha atamasını yapacağız.” Tabi bunu müjde olarak verdi. Bundan önce eğitime 2002’den beri yapılan atamaları rakamsal olarak verdi. Ayrıca depremden dolayı yıkılan okullar ve okulların yerine yapılan yeni okullar ile derslik sayılarının daha da arttığını söyledi. Derslik sayısı artıyorsa o dersliğe bakacak öğretmen ihtiyacı da doğuyor doğal olarak. 

Daha önce eğitime ideolojik mantık hakimken şimdi de tüccar mantığı hakim olmaya başladı. Tabi bu ideolojik mantığın bittiği manasına gelmesin. 

Beş ay önce yapılan KPSS sonucuna göre yapılacak atamalar için 5 ay bekletip, ihtiyacın çok çok altında öğretmen alımını müjde olarak vermek, ne yazık ki atama bekleyen öğretmen kesimini memnun etmemiştir. Müjde denilen haber, eğitim camiasına cenaze haberi gibi düştü. Öğretmenlerin ve ülkenin ihtiyacı olan öğretmen sayısı verilen rakamdan daha fazladır. Bunu sayıştayın raporları da doğruluyor. 138 bin öğretmen açığını 80 bini ücretli öğretmenle kapatıp, kalan eksiği ise 20 binle kapatmak tam bir tüccar mantığıdır. Eğitime kâr oranıyla değil, kalite gözüyle bakılması lazım.

Türkiye’de 80 binden fazla ücretli öğretmen var. Atama bekleyen 500 binden fazla öğretmene karşı, 20 bin atamayı müjde olarak sunmak hiç de eğitime katkı sağlayacak müjdeli bir habere benzemiyor.

Eğitim işi, istikrar gerektirir. Daha az ücretle çalışıyor diye, eğitim açığını ücretli öğretmenlerle kapatmak tamamen bir tüccar mantığıdır. Tüccar adam da hesap kitap üzerinden işini görür. Geleceğimiz olan çocukları bu mantığa kurban etmeyelim. Hepimiz biliyoruz ki ücretli öğretmen kendini geçici gördüğü için bir kadrolu öğretmen gibi işe el atmaz.(İstisnalar hariç) Ücretli öğretmenlerden bazıları ilk dönem çalışıp ikinci dönem için KPSS’ye çalışınca yerine yeni bir ücretli öğretmen geliyor. Yeni gelenin de işi öğrenmesi, öğrenciyi tanıması en az bir ay alır. Gelecek sene de kendisinin aynı sınıfı okutacağı garantisi olmadığı için gelecek için hesap kitap da yapamaz. Bu sadece ücretli öğretmenliğin bir problemi. Aynı işi yapan meslektaşlarına göre  ücretteki ve sigortadaki eşitsizlik ayrı bir sorun. İnsan kendini bir yerde kiracı gibi gördüğü zaman kalıcı işler yapmak isteği doğmuyor. 

Bir diğer konu da; MEB’in öğretmen alımı hakkında detaylı bir plan vermemesi, öğretmen camiasında belirsizlikler oluşturdu. Sadece öğretmen ataması değil, hangi branştan ne kadar ve ne zaman alacağını detaylı bir şekilde vermesi gerekirdi. Açıklanan alıma girip girmeyeceği konusunda net bir tablo söz konusu olmayan öğretmen adayları için tekrar KPSS’ye çalışıp çalışmayacağı kararsızlığı hakim. Üç alanda sınava giren öğretmen adaylarına bir an önce net bir tablo oluşturulmalıdır ki öğretmen adayları gelecek hakkında kafalarında bir tablo oluştursunlar. Örneğin kıl payı atamayı kaçıran bir öğretmen adayı acaba ikinci alım olur mu düşüncesine kapılırsa gelecek sınav için istenen yoğunlukta çalışmaz. 2020’de sınava bir hafta kala atama yaptılar. Tekrar atama yapıp yapmayacakları hakkında net bir bilgi de yok. Yani anlayacağınız eğitim konusunda kafalar karışık. MEB’in sağlıklı bir planı olmadığı için gelecek adına öğretmen adaylarını sisli bir hava bekliyor. Eğitime tüccar mantığıyla bakarsak gelecek elimizden gider. Sağlam ve kararlı adımlar gerek. 20 bin öğretmen adayı sadece bir göz boyamadır. Bu kadar açığın olduğu bir yerde mutlaka ikinci bir alım olmalı. Kısa sürede net tabloyu ortaya dökmelidir MEB. Geleceği aydınlatanlardan olmak duasıyla...

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *