88


     Servisle işe giderken radyodan dinlediğim haberde, Ordu'nun Ünye ilçesinde  Cumhuriyet Savcılarından biri arabasını yanlış bir yere park etmiş. Komşularından biri de bir vatandaş olarak güzel bir üslupla şu notu yazarak arabasının sileceğinin altına bırakmış:

"Arabayı bıraktığınız alan yol girişidir, bilgilerinize." 

Ne olmuşsa bundan sonra olmuş. Notu yazan S.U. isimli vatandaş bir polis baskınıyla evinden alınarak ifadeye götürülmüş. Savcılık ifadesinden sonra salınmış. Bu vatandaşın, bıraktığı bir not yüzünden polis maharetiyle karakolluk olmasından sonra savcılığa çıkarılması devletin o soğuk yüzünün hala var olduğunu gösteriyor. Tabi konu Adalet Bakanına kadar gidiyor. Sıradan bir vatandaşın arabası çalınsa bu kadar gündem olmaz; ama savcının sileceği zarar görmüş diye haber Adalet Bakan'ına kadar intikal ediyor. 

      Her ne kadar Adalet Bakanı, bu savcı ile ilgili soruşturma açılmasına izin verse ve Ordu Başsavcılığı bu konuda basına bir açıklama yapmış olsa da vatandaşın aklındaki Devletin soğuk yüzlü memurları olan; hakim, savcı, polis ve rütbeli askerlere olan olumsuz bakış açısını ortadan kaldıramaz. Hele Doğu bölgesinde yaşayan bizler devletin şefkatten mahrum yüzünü iliklerimize kadar hissetmişiz. Gece yarıları Moğolların oba basması gibi evleri basan devletin güvensiz görevlileri, evi keyfine göre dağıtıp evin erkeğini hiç kimseye bir şey demeden alıp götürmelerini sanırım yaşamayan yok. Tamamen güvensiz görevlilerin insafsız insafına kalmıştı bölgemiz o dönem. 

     Maalesef makamın verdiği güçle, egoları o kadar yükselmiş ki yaptıkları bir hatayı vatandaştan biri söyleyince nefislerine yediremiyorlar. Hâlbuki O'nun yanlışını söyleyen vatandaşı bir devlet görevlisi olarak tebrik etmesi gerekirken, O'na bir suçlu muamelesi gibi davranması, ülkenin adaletinin kimlere emanet edildiği varın siz düşünün.

     Daha önce de Adana Sulh Hukuk Hakimlerimden biri, alkollü bir şekilde trafik polislerine yakalanıyor. Görevini yapan polislere güçlük çıkarıyor ve sık sık onlara hakaret ediyor. Onların üzerine yürüyor. Çocuk azarlar gibi onları azarlıyor. Peki bu hakim neye güveniyor? Tabi ki sırtını yasladığı makama. 

     Devlet ne yaptı? Mükâfat olarak onu Van'a gönderdi. Devletin soğuk yüzünün olduğu bir yere, devletin sürgünü ile gelmiş biri, vatandaşı devlete nasıl ısındıracaksa artık? Nereden baksan elinde kalır. Sadece savcı olayı için değil, bu her zaman önümüze çıkan bir sorundur. 

     Devleti, babasının çiftliği gibi görüp istediği gibi at koşturma zihniyeti geçmişten beri süregelen bir hastalıktır. Devletin verdiği üniforma veya makamı şahsi çıkarı için kullanma hastalığı bu ülkenin ne yazık ki büyük bir sorunudur. Seçilmiş Başbakana darbe yapanların zihniyeti de buna dahil. Ergenekon, Jitem, 28 Şubatçılar... say say bitmez. Devlete hizmet adı altında kirli işlerini icra ettiler. Masum insaları vatana hizmet adı altında pis işlerine kurban ettiler.

    Peki, bir  devlet yetkilisi nasıl olmalı? Her zaman ölçümüz İslam, modelimiz de Kur'an'ın yetiştirdiği şahsiyetler olacak. Alın size Hz Ömer'den bir örnek:

Hz. Ömer adaletiyle nam salmış İslam devletinin ikinci halifesi. Şiddetli ve kudretli biri! Hz. Ömer (r.a.) bir gün hutbede cemaate şöyle seslendi:

“Ben haktan ayrılırsam ne yaparsınız? ” Cemaat içinden bir sahabe kalkarak cevap verdi:

“Seni kılıcımla düzeltirim ya Ömer!” Hz. Ömer (r.a.) ellerini açarak;

“Ya Rabbi! Sana şükürler olsun ki ben senden gaflete düşersem, Senin adaletinden ayrılırsam, beni kılıcıyla doğrultacak cemaate sahibim” diye şükrettim.

Tabi burada Hz. Ömer’in “hadi oradan sen kim oluyorsun da bana yanlışımı söyleme cesaretini kendinde bulabiliyorsun” demediğine dikkatinizi çekiyorum.

     İslam'ın bakışı nerde, laik devletin bakışı nerde. İslami eğitimden nasibini almayanın diploması onu adam etmez. Bu ülkenin eğitim sistemi acil olarak değişmeli. Ladiniden dini eğitime geçilmesi gerek. İslam'ın insanlığında yaşamak duasıyla. 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *