Eskiden
büyüklerimiz televizyon için şeytan benzetmesi yaparlardı. Bu sebepten kendi
evimize de televizyon çok geç yıllarda gelmiştir.
Bu konuda tamamen
büyüklerimize katılmasam da haklılık payları da yok değil hani. Büyüklerimiz o
dönem televizyon ekranlarından topluma enjekte edilen gayri İslami ve ahlaki
görüntülere şahit olduklarından bu ifadeleri kullanıyorlardı.
Belki o günlerde
böylesi ifadelere bir anlam veremiyorduk, fakat bugün ekranların ‘büyülü’
dünyasının toplumda yarattığı tahribatları görünce daha iyi anlıyorum
büyüklerimi.
Elbette İslami ve
müspet yayın yapan televizyon kanalları da yok değil. Bu yüzden yeniye savaş
açmaktansa onu doğru kullanmayı ve ıslah etmeyi esas almalıyız.
Malumunuz birçok
televizyon dizisi ve programı hakkında RTÜK’e birçok şikâyet gitmiş olsa da en
çok şikâyet alan evlendirme(!) programlarıydı. Ve sonunda bu programlar bir
şekilde yayından kaldırıldı fakat yerini yeni programlar aldı.
Ve evlilik
programlarından tanıdığımız bazı simalar farklı programlar sunuyorlar
hâlihazırda.
Bu program
formatlarından biri de şöyle; bu programlarda kaçırma, cinayet, kayıp,
dolandırma ve ensest (aile içi haram olan cinsel ilişkiler) ilişki vb. konular
ele alınıyor. Ve bunu, topluma hizmet ediyorlar görünümüyle yapıyorlar.
Bu insanların
hiçbir işi yok, iyilik meleği oluvermişler, sırf Allah (.c.) rızası için bu meseleleri aydınlatıyorlar
öyle mi?
Eğer bu tür
suçlar çözülecekse bunun farklı yolları da var. Olayları ve insanların
günahlarını ekranlara taşımaya gerek yoktur. Eğer bu tür programlar iyi niyetli
yapılıyorsa, insanların işlediği cürümler topluma aşikâr edilmeden de pekâlâ
halledilebilir, bunun yolları aranabilir.
Olaylara
inancımızın penceresinden bakmak zorundayız. Ve inancımıza göre de işlenen
günahlar açığa vurulmamalı ve üstü örtülmelidir, eğer Allah (c.c.) isterse onu
açığa çıkarır.
Ebu Hureyre
(ra)’den rivayet edilen bu hadis de bunu ifade ediyor: "Ümmetimin hepsi
affa mazhar olacaktır, günahı alenî işleyenler hariç. Kişinin geceleyin
işlediği kötü bir ameli Allah örtmüştür. Ama, sabah olunca o: "Ey
falan, bu gece ben şu şu işleri yaptım!" der. Böylece o, geceleyin
Allah kendini örtmüş olduğu halde, sabahleyin, üzerindeki Allah'ın örtüsünü
açar. İşte bu, günahı alenî işlemenin bir çeşididir."
Zira işlenen
günahların açığa vurulmaması maslahat açısından daha iyidir. Çünkü günahların
açığa vurulması günahların hafife alınmasına sebebiyet verir. Dolayısıyla bu
günahlar toplumda normalleşir ve bu günahların işlenmesi daha da artar. ‘‘Şüphesiz Allah, her şeyi işiten ve
görendir.’’ (Mücadele. 1)
Ama bu
programlarda hiçbir özel bırakılmadan her şey ortaya seriliyor ve belki de
senaristlerin bile ufuklarını zorlayacak türden cinayet senaryoları
sahneleniyor seksen milyonun gözleri önünde. Düşünmekten bile hayâ edeceğimiz
aile içi ilişkiler ve gayri ahlaki birliktelikler ve bunların hikâyeleri
milyonlarca insana izletiliyor.
Yani
anlayacağınız bu programlar öyle çok da iyi niyetli programlar değiller. Reytingler
uğruna toplumun temeline dinamit döşeniyor. Bu programları izleyen ve
saatlerini bu programlara veren insanların paranoyak olmaları işten bile değil.
Gerek bu tür
günahları normalleştirmesi ve belki de suça meyilli insanlara ilham vermesi
açısından gerekse de toplumun temel dinamiklerini sarsması açısından bu tür
programlara karşı uyanık olmak gerek. Zira biri bitmeden diğeri başlıyor.
0 yorum