0


     Eskiden büyüklerimiz televizyon için şeytan benzetmesi yaparlardı. Bu sebepten kendi evimize de televizyon çok geç yıllarda gelmiştir.

     Bu konuda tamamen büyüklerimize katılmasam da haklılık payları da yok değil hani. Büyüklerimiz o dönem televizyon ekranlarından topluma enjekte edilen gayri İslami ve ahlaki görüntülere şahit olduklarından bu ifadeleri kullanıyorlardı.

     Belki o günlerde böylesi ifadelere bir anlam veremiyorduk, fakat bugün ekranların ‘büyülü’ dünyasının toplumda yarattığı tahribatları görünce daha iyi anlıyorum büyüklerimi.

     Elbette İslami ve müspet yayın yapan televizyon kanalları da yok değil. Bu yüzden yeniye savaş açmaktansa onu doğru kullanmayı ve ıslah etmeyi esas almalıyız.

     Malumunuz birçok televizyon dizisi ve programı hakkında RTÜK’e birçok şikâyet gitmiş olsa da en çok şikâyet alan evlendirme(!) programlarıydı. Ve sonunda bu programlar bir şekilde yayından kaldırıldı fakat yerini yeni programlar aldı.

     Ve evlilik programlarından tanıdığımız bazı simalar farklı programlar sunuyorlar hâlihazırda.

     Bu program formatlarından biri de şöyle; bu programlarda kaçırma, cinayet, kayıp, dolandırma ve ensest (aile içi haram olan cinsel ilişkiler) ilişki vb. konular ele alınıyor. Ve bunu, topluma hizmet ediyorlar görünümüyle yapıyorlar.

     Bu insanların hiçbir işi yok, iyilik meleği oluvermişler, sırf Allah (.c.)  rızası için bu meseleleri aydınlatıyorlar öyle mi?

     Eğer bu tür suçlar çözülecekse bunun farklı yolları da var. Olayları ve insanların günahlarını ekranlara taşımaya gerek yoktur. Eğer bu tür programlar iyi niyetli yapılıyorsa, insanların işlediği cürümler topluma aşikâr edilmeden de pekâlâ halledilebilir, bunun yolları aranabilir.

     Olaylara inancımızın penceresinden bakmak zorundayız. Ve inancımıza göre de işlenen günahlar açığa vurulmamalı ve üstü örtülmelidir, eğer Allah (c.c.) isterse onu açığa çıkarır.

     Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edilen bu hadis de bunu ifade ediyor: "Ümmetimin hepsi affa mazhar olacaktır, günahı alenî işleyenler hariç. Kişinin geceleyin işlediği kötü bir ameli Allah örtmüştür. Ama, sabah olunca o: "Ey falan, bu gece ben şu şu işleri yaptım!" der. Böylece o, geceleyin Allah kendini örtmüş olduğu halde, sabahleyin, üzerindeki Allah'ın örtüsünü açar. İşte bu, günahı alenî işlemenin bir çeşididir."

     Zira işlenen günahların açığa vurulmaması maslahat açısından daha iyidir. Çünkü günahların açığa vurulması günahların hafife alınmasına sebebiyet verir. Dolayısıyla bu günahlar toplumda normalleşir ve bu günahların işlenmesi daha da artar. ‘‘Şüphesiz Allah, her şeyi işiten ve görendir.’’ (Mücadele. 1)

     Ama bu programlarda hiçbir özel bırakılmadan her şey ortaya seriliyor ve belki de senaristlerin bile ufuklarını zorlayacak türden cinayet senaryoları sahneleniyor seksen milyonun gözleri önünde. Düşünmekten bile hayâ edeceğimiz aile içi ilişkiler ve gayri ahlaki birliktelikler ve bunların hikâyeleri milyonlarca insana izletiliyor.

     Yani anlayacağınız bu programlar öyle çok da iyi niyetli programlar değiller. Reytingler uğruna toplumun temeline dinamit döşeniyor. Bu programları izleyen ve saatlerini bu programlara veren insanların paranoyak olmaları işten bile değil.

     Gerek bu tür günahları normalleştirmesi ve belki de suça meyilli insanlara ilham vermesi açısından gerekse de toplumun temel dinamiklerini sarsması açısından bu tür programlara karşı uyanık olmak gerek. Zira biri bitmeden diğeri başlıyor.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *