Allah
yarattığı bütün varlıkları, belli bir düzen ve ahenk içinde yaratmıştır.
Eşyanın tabiatı dediğimiz şey aslında, yaratılanın amacına uygun davranış biçimini kast ediyoruz.
İnsan da belli bir fıtrat üzere yaratılmıştır. Allahın esmalarından biriside
Fatır ismidir. O yarattığı her mahlukatı belli bir düzen ve program dahilinde
yaratmıştır.
Kaysı
çekirdeğinde, kaysı ağacı programı yüklüdür. Kaysı çekirdeği, elma ağacını
yeşertmez. Bir kedinin aslan olmasını bekleyemezsiniz. Onun türünün Fıtratında
kedi olmak vardır. Ateşin tabiatında yakmak vardır. Ateşi su niyetine
kullanamazsınız.
Bunun gibi
İnsanın yaratılış fıtratı ve programı vardır. Ancak yaratan bununla beraber cüz-i
irade ile insanı eylemlerinde kısmi olarak özgür ve iradeli olarak yaratmıştır.
İnsanın yaratılış doğasına aykırı davranması başta kendine,
sonrada eksiksiz ve kusursuz yaratılan diğer varlık alemine zarar verir.
İşte size
tüylerimizi ürperten bir ayet: " (Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak
dine(her türlü sapmadan uzaklaşarak), Allah insanları hangi fıtrat üzere
yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din
budur; fakat insanların çoğu bilmezler." (rum suresi 30)
Ayette geçen Fataran-
Nas ile İnsanlığın fıtratı kast ediliyor. Yani Ahmedin mizacı, Mehmedin
karakteri olabilir, ancak ferdi fıtratları olamaz fıtrat türe aittir. Ağacın
fıtratı toprağın fıtratı, suyun fıtratı , İnsanlığın fıtratı gibi...
Ayette;
şuurlu varlık olarak yaratılan insana:" kendine bir yaratılış amacı tayin
et" denilmiyor. Bilakis verilen iradeyi doğru kullanarak "yaratılış
amacına uy" deniliyor.
Yaratılış amacına
uymayan insandan şer(kötülük) neşet eder.
Mesela ihtiyacı olan yiyecek, giyecek ve
barınma imkanlarına sahip olduğu halde, daha fazlasına tamah ederek yolsuzluk,
rüşvet, adam kayırma yapabiliyor. Milletler, kendi refah ve gereksiz lüks
hayatları için başka milletleri yok edebiliyor, Toprakları işgal edebiliyor.
İnsan neslini yok edici büyük silahlar üretebiliyor.
Bu tamamen
sapmaması ve fıtrata uyması gereken insanın yaratılış kodlarına ters davranması
sonucudur. “Varlığını Allah’ın fıtratına
çevir?” emri verilen insan, sanki “ Bunu Neden yapayım ya Rabbi?” diye sormuş
gibi, âyetin devamında bu emrin gerekçesi açıklanmaktadır: “(Ta ki) Allah’ın
yarattığında bir değişme bir başkalaşma olmasın.” Bu gerekçe cümlesi bir uyarıdır. Bu uyarının açılımı şu şekilde açıklayabiliriz: Ey insan,
eğer sen fıtratına uygun davranmazsan, bunun getireceği olumsuz sonuçların
altından kalkamazsın. Fıtratına ihanet ettiğin yetmiyormuş gibi, bir de
Allah’ın bir amaç uğruna yaratıp her birini hikmetle yerli yerine koyduğu
eşyayı yerinden edersin. Tıpkı şu âyetteki vahim durum gerçekleşir: “(İnsanoğlu)
eline fırsat geçirdiği zaman yeryüzünde fesat çıkarmaya, insanın ürününü ve
neslini yok etmeye çalışır: Fakat Allah fesadı sevmez.” (Bakara 2/205).
İlginç bir
örnek olacak ama mesela domuz necis bir hayvandır. Ama yaratılışta hiçbir
kusura yer vermeyen yaratıcı diğer yarattığı bütün varlıklar gibi bu varlığı da
hayr üzere yaratmıştır. Domuzun yaratılış fıtratı veya günümüz diliyle formatı
her türlü yiyeceği, yani leş olsun, pis olsun,çöp olsun, çürük olsun her şeyi
yemesi ve hem cinsini kıskanmamasıdır. Bu manada Aslında domuz doğanın en büyük
temizlik işçisi sayılır. Domuz bu
doyumsuzluğu ile sınırsızlığı temsil eder.
Kuran, sağlık
açısından domuz etini haram kılarken, ahlaken domuzlaşmayı yasaklar. Allah,
insana domuz gibi sınırsız tüketmemesini, her şeyi yememesini, helalin,
haramdan ayırt etmesini, neslin korunması için eşiyle yetinmesini emreder.
İnsanın domuzlaşmaması için bir takım sınırlar tayin eder.
Yukarıda ki
ayette belirtildiği gibi İnsan Allahın onu yarattığı fıtrata aykırı davrandıkça
bir başkalaşmaya bir değişmeye sebep
olacak en sonunda eşyayı, bir diğer deyişle kainatı da harap edecektir.
Kim bilir
belki de kiyametin kopuşuna bizzat insan sebebiyet verecektir. Hakikate teslim
olmuş fıtrata uygun yaşama dileğiyle...
Allaha emanet
olun.
0 yorum