0


                Türkiye’deki hukuk statükosu bir kez daha gösterdi ki, bu ülkede bütün özgürlükler pamuk ipliğine bağlı. Her an elde edilmiş gibi görünen kazanımlar bir mahkemenin halkı hiçe sayan bir kararı ile ters yüz edilebilir.

                Üçüncü sınıf ülkelerde eşine rastlanan andımız gibi uygulamalar, ülkenin çocuklarına bölücülük ve ayrımcılıktan başka bir katkısı olmamıştır. Kurtuluş Savaşı başta olmak üzere tüm ülke gerçekleriyle ters olan bu andımızın kaldırılması, ülkede sözde de olsa bir demokratik hava estirmişti. Bütün millet daha demokratik ve özgürlükçü bir anayasa isterken, Danıştay skandal bir karara imza atarak, “Ayağınızı denk alın, siz kim yeni anayasa kim, siz 28 Şubat kanunlarını geri getirmediğimize şükredin, daha neredesiniz” diyerek, sivil siyasete meydan okumuştur. Biz de bir kez daha iktidarda olmamıza rağmen muktedir olmadığımızı anlamış olduk. Bilmiyorum adam gibi bir anayasa yapmak için daha kaç seçimin geçmesi gerekiyor.

                AK Parti artık kış uykusundan uyanıp, milletin taleplerine cevap vererek bir an önce demokratikleşme adına gerekli yasal düzenlemeleri anayasaya dayanarak çıkarmalıdır. Bu hakları da bir gecede değiştirilebilecek yönetmeliklerle değil, kanun maddeleri ile güvence altına almalıdır. Hayret ediyorum, Ak  Partinin kadroları 28 Şubat soğuğunu ne çabuk unuttular. O Şubat soğuğunda boncuk boncuk terleyen rahmetli Erbakan Hoca’yı daha ne kadar mahcup edecekler. Hatırlatmakta fayda var, zaman çok hızlı akmaktadır. Sayın Erdoğan’da ila nihaye ülkenin başında kalıcı değildir. Bütün şer ittifakı Erdoğan’ı götürmek için çırpınadursun, Ak Parti’yi bugünlere taşıyan sessiz yığınları, mazlumları, garip-gurebayı unutmadan onların istedikleri düzenlemeleri bir an önce yapmanın zamanı geldi ve geçmek üzere. Bu gidişle o mazlumlar da desteğini çekecek.

                Kusura bakmayın ama ben bu kararda Danıştay’daki hakimlere kızmıyorum. Uygulamayı durdurma gerekçesinin ne kadar komik ve anti hukuki olduğunu bizden daha iyi bilmektedirler. Dolayısıyla bu kararın neleri çağrıştırdığının bizim kadar farkındadırlar. Kimlere kim zerinden nasıl mesaj verdiklerini gayet iyi biliyorlar.

                Umarım 23 Ekim 2018 tarihinde açıklanacak olan Milli Eğitim Strateji Belgesi’de bu kararın gölgesinde kalacak. Siz ne kadar iyi kararlar alsanız da, Andımız kararı bu toplantıya damgasını vuracak. 1-0 yenik başlayacaksınız. Birileri size diyor ki, sizin eğitim alanındaki çabanız da, değişim talepleriniz de yok hükmündedir. Ben istediğim zaman istediğim kararı alarak sizin bütün yaptıklarınızı boşa çıkartırım.

                Siz bu satırları okuduğunuzda Strateji Belgesi açıklanmış olacak. Umarım dağ fare doğurmaz ve eğitim kökenli yeni Bakan’dan beklenen umutlar boşa çıkmaz. Çünkü ilk kez milletin ekseriyeti bir Milli Eğitim Bakanı ‘nından bu kadar umutlu oluyor.

                Bununla beraber Bakanlığın Danıştay’ın bu kararına karşı verdiği savunma da içler acısı. Andımızın bütün faşist içeriği kenara atılmış, sadece dışarıda ve soğukta okutulmasına karşı çıkılmış. O zaman İstiklal Marşı’ da dışarıda ve bazen de soğukta okutuluyor, O’nu da kaldıralım öyle mi? Çok traji-komik bir savunma.

                Son söz olarak, hiç kimse doğruyum, çalışkanım demekle doğru ve çalışkan olmuyor. Eğer olsaydı, şu anda ülkemiz PISA ve TIMMS sınavlarında ilk beşte olurdu. TYT ve AYT sınavlarında sıfır çekenler bu kadar olmazdı. Bu kadar hırsız, bu kadar vatan haini ve bu kadar bencil bir nesil yetişmezdi. Andımızı okumak isteyenler hergün okuldaki çocuklarla beraber okusunlar, belki o yaşta gerçekten doğru ve saf olan çocuklardan birtakım dersler alırlar.

                

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *