0

 

                Son günlerde gündemde yine eğitim ve eğitimciler var. İş kazası geçiren bir babanın bunalıma girip intihar etmesiyle bağlantılı olarak medya yine bunun üzerinden eğitim yöneticilerini ve öğretmenleri hedef tahtasına oturttu ve atış serbest olduğu için herkes eteğindeki taşları dökmeye başladı.

                Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, hiçbir alanda aşırılığı ve israfı tasvip etmediğimiz gibi veli ve öğrenci üzerinden rant elde edilmesine de kesinlikle karşıyız. Lakin sorunun temeline inmek ve irdelemek gerekiyor. Okulda serbest kıyafet ya da üniforma giyilmesi olayı okul aile birliğinin alacağı kararlara göre şekillenmektedir. Genellikle veliler okulun konumuna ve düzeyine göre karar alırlar. Aynı zamanda kendi ailelerinin maddi durumlarını ve çocuklarının durumlarını da göz önüne alırlar. Bir okula devam eden çocukların ailelerin maddi durumları farklılık gösterdiğinden üniforma bu farklılığı ortadan kaldırmakta ve bazı öğrencilerin diğerlerini kıskanmalarına ya da özenmelerinin önüne geçilmektedir. Aynı şekilde olabilecek absürt kıyafetlerin önüne de geçilmiş olmaktadır. Ama bunu abartarak fahiş fiyatlarla satmak ya da tek bir yere yönlendirmek hatalıdır. Veliye seçenek sunularak tercih kendisine bırakılmalıdır.

                Yardımcı kaynak sorununa gelince, bu konuda da eğitimciler çoğu kez haksız itham edilmektedir. Öncelikli olan Bakanlığın ücretsiz verdiği ders kitaplarında olmalıdır. Ama çocuklarının başarısına koşullandırılan veliler, öğretmenleri adeta bu konuda sıkıştırarak öğrencelerinin daha çok başarı göstermeleri için kaynak tavsiye edilmesini istemektedirler. Her sene kayıt döneminde yaşanan iyi öğretmen bulma yarışı bunun bir kanıtı değil mi? Neden herkes çocuğunu evinin önündeki ilkokula ya da ortaokula göndermiyor da servis parasına katlanarak kendine göre başarılı bulduğu öğretmene göndermeye çalışmaktadır. Aynı şekilde bir kitap her konuda mükemmel olmayabilir. Ya da içerdiği alıştırmalar veya testler yeterli olmayabilir. Dolayısıyla ek kaynağa ihtiyaç duyulabilir. Bu konuda da öğretmen velileri zorlamadan isteyenlere aldırabilir. Diyeceksiniz ki fazla kaynak aldırınca öğrenci daha mı başarılı oluyor? Bu da ayrıca tartılması gereken bir konu…

                Gelelim aidat ya da veliden katkı payı istenmesine. Öncelikle okulların içinde bulundukları maddi sorunları konuşmak gerekir. İlkokul ve ortaokullara Bakanlık tarafından ne kadar kaynak aktarılıyor veya gerçekten aktarılıyor mu? Yoksa her şey yöneticiden mi bekleniyor? Yani bir veli olarak okula gittiğinizde okul temiz değilse ya da dökülmüşse bunun sorumlusunun yönetici olduğuna karar verirsiniz. Peki 1000 öğrencili bir okulu temizlemek için kaç personele ihtiyaç olduğunu ve ne kadar temizlik malzemesi gerektiğini hiç düşündünüz mü? Ve bunun için okullara hiç ödenek gönderilmediğini ya da çok cüz-i miktarda gönderildiğini de biliyor muydunuz? Bu nedenle yöneticiler adeta dilenciliğe sevk edilmektedir. Bir günde bir sigaraya 10 TL veren bir veli, bir yılda okula yapacağı 20 TL’ yi çok görmektedir. Ve okul yöneticisini olmadık ithamlarla karalamaya çalışmaktadır. Eğitimin devlet okullarında ücretsiz olduğu doğrudur. Ama buradan veli katkısının olmayacağı anlamı da çıkarılmamalıdır. Okulun daha iyi ve daha temiz olması için velilerinde katkısının olması gayet doğaldır. Ama bunda da aşırıya kaçılmamalı ve maddi bakımdan zor durumda olan veliler de zorlanmamalıdır.

                Aslında sorunun temelinde bir türlü oturmayan eğitim sistemi gelmektedir. Bakanlık adeta okul yöneticilerine tavşan kaç tazı tut oyunu oynamaktadır. Yani il yöneticileri ve bürokratlar hem okullardan başarı istemektedirler hem de ek ders kaynak kitabı aldırılmasına karşı çıkmaktadır. Hem okulların temiz, düzenli, modern olmasını istemektedir, hem de bunun için kaynak aktarmadığı gibi hiçbir şekilde para toplanmasını da kabul etmemektedir. Peki yönetici ve öğretmenler ne yapsın. Sene sonunda kaç öğrenci baraj altında kaldı diye hesap soran yöneticiler varken, deneme sınavı yapmak isteyen okul yöneticileri bunun parasını nereden karşılasın? Bilen varsa söylesin de herkes öğrensin.

                Özellikle medyada ahkâm keserek öğretmen ve yöneticileri haksız yere eleştirenlerin bir okula gidip yöneticileriyle görüşmeleri ve sorunlarını da dinlemeleri gerekmez mi? Ya da kaynak kitap aldırmak durumunda kalan öğretmene de sormak gerekmez mi, neden buna ihtiyaç duyuyor diye. Ama biz en kolayını seçiyoruz. Medyadaki çarptırılan bir haberin peşinden giderek, büyük özveri ve gayretle çalışan yönetici ve öğretmenlerimize haksızlık ediyoruz. Nasıl olsa memlekette herkes her şeyden anlıyor,  herkes eğitimci, herkes imam, herkes psikolog.

                Yapılması gereken sorunlara çözüm odaklı yaklaşarak herkesi dinlemek ve ona göre karar vermek. Yoksa toplumda kaos baş göstermeye başlar ve toplumsal bozulma alıp başını gider.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *