0

 

                Aslında her şey eski Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın “Herkes istediği ve en yakınındaki liseye gidecek” demesiyle başladı. Bu söz aslında ortaöğretime yönlendirme diye bir sistemin olmadığının itirafıydı. Sistem kurgulandı, ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Çünkü şimdiye kadar ki politikalar şu an yapılmak istenenin tersiydi. Liseler şehir merkezinin dışına yapılmıştı ve artık mahalle mektebi diye bir kavram anlamını yitirmişti.

                Bu nasıl bir sistemdir ki, ortaokulda mezun olan yaklaşık 11 milyon öğrencinin bir üst öğrenim olan liseye hiçbir yönlendirme olmadan ve istediği yere yerleşecekti. O zaman ortaokuldaki rehberlik, ders başarıları, öğrencilerin ilgi ve yetenekleri ne ifade ediyordu. Herkesi aynı kefeye koyacaksanız ne gerek var bu kadar tercih komisyonuna, ortaokuldaki mesleki yönelim etkinliklerine. Nasılsa öğrenci velisi her şeyi daha iyi biliyor, öğrencinin istekleri de baş göz üstüne.

                Nihayet olan oldu. Sonuçlar açıklandı. Tahmin edildiği gibi bütün yığılma Anadolu Liseleri’nde oldu. Meslek Liseleri  ve İmam Hatip Liseleri ise boş kaldı. Ama bir kere söz verilmişti. Hiç kimse istemediği liseye gitmeyecekti. Daha önce Anadolu Liselerine tahsis edilen kontenjanlar yeterli değildi. Barajın bentlerindeki su gittikçe birikiyordu. Bir baypas yapılıp havanın alınması gerekiyordu. Ve çözüm bulundu. Eğitim düzeyi ile belli bir seviyeye gelmiş Anadolu Liseleri’nin kontenjanları artırılmalıydı. Öyle de yapıldı. Örnek olarak 120 kontenjan verilen okullara 120 kontenjan daha ve okulun durumuna göre fazla öğrenci verilerek ve 34 olan normal sınıf mevcutları da 40’ a yükseltilerek veli ve öğrencinin istekleri yerine getirildi. Çünkü bir kere söz verilmişti ve “Hiç kimse istemediği bir liseye gitmeyecekti.”

                Sonra ne mi oldu? Meslek Liseleri ve İmam Hatip Liselerinin bir- ikisi hariç hiç birinde  kontenjanlar dolmadı. Meslek Liselerinde yaklaşık 3000 kontenjanın sadece yarısı doldu, yani 1550 civarında boş kontenjan kaldı. İmam Hatip Liselerinde ise yaklaşık 1.500 kontenjanın 900’ü boş kaldı. Ülkenin bir çok yerinde durum bundan farklı değil. Yani tam bir fiyasko.

                Bunun nedeni plansızlık ve öngörüsüzlüktür. Strateji üretmemektir. Öğrencilere yeterince rehberlik yaparak yönlendirme yapamamaktır. Uzun vadeli düşünmemektir. Sistemi sık sık değiştirerek eğitime olan güveni sarsmaktır. Ve en bariz tarifiyle genç kuşaklarımızın ve ülkemizin geleceğini düşünmemektir. Yöneticilerin risk almamaları, olan durumları üst makamlara tam gerçeğiyle yansıtamamalarıdır.

                TEOG sisteminin aksaklıkları vardı tabii ki. Zaten sınavın olduğu yerde mutlaka bazı sorunlar olacaktı. Lakin bu sistemde de öğrenci tam olarak istediği liseye gitmeme ihtimali olduğu gibi, yine uzak komşu okul olarak şehrin bir ucunda diğerine giden öğrenciler de çok oldu. Evinin yanı başındaki okulu beğenmeyip, TEOG’ da olduğu gibi sadece servisle gideceği okulu tercih edip giden yüzlerce öğrenci var. Ee nerde kaldı mahalle mektebi.

                Yerleşemeyen öğrenciler için üretilen Anadolu Liseleri’ninin kontenjanını artırma projesi de Anadolu Liselerinin kimyasını bozdu. 40 öğrenciye dayanan mevcutlar, dersliğe dönüştürülen laboratuarlar, yetersiz gelecek bahçe, koridor ve kantinler.

                Madem ki, hedefiniz dışarıda öğrenci bırakmamak ve isteyen öğrenciyi istediği okula yerleştirmekti, neden zamanında yeni açılan Meslek Liselerini ve İmam Hatip Liselerini Anadolu Liselerine dönüştürmediniz? Neden kolay olan yolu seçerek mevcut Anadolu Liselerinin kontenjanlarını artırma yoluna gittiniz? Üstelik bu konuda Bakanlığın genelgesi olmasına rağmen.

                Ne yazık ki, yaptığımız basın haberleri taramalarında ülkenin genelinde aynı sorunların varlığına şahit olduk. Eğitim ile ilgili yazı yazan ulusal düzeydeki yazarlar günlerdir bu ve benzeri sorunlara dikkat çekiyor. Lakin bu tehlikeyi görüp tedbir alan kaç yetkili var bilemiyoruz.

Bu sıralarda eğitimci dostlarımıza selam vermekten çekiniyoruz. Çünkü bir dokun, bin ah işit misali, çoğunluğu bu yeni sistemden memnun değil. Zamanında tedbir alınmadığı için okulların çoğunda sorunlar baş gösterecek. Yeterince dinlenilmediklerinden, görüşlerinin alınmadığından yakınmaktadırlar.

Her şeye rağmen toplum olarak yeni Milli Eğitim Bakanından beklenti büyük. Biliyoruz bütün sorunları kısa sürede çözmek mümkün değil, ama topluma umut vermek, en azından iyi şeyler olacağına kanat getirmek ve buna inanmak da çok güzel.

               

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *