EVET, MEYDAN OKUYORUZ

                “Büyük Şeytan” Amerika’nın başındaki zat dünyayı ateşe atmak için her yolu deniyor. Şüphesiz ki Allah’ın vaadi haktır. Eyyamullahı insanların arasında çevirip duran Rabbimiz, elbette ki, zalimlerin zulmünün hesabını mazlumların eliyle soracağı günler yakındır.

                Tekebbür ve firavunlaşmanın sonucu olarak kendisinden dışındakileri kendilerine köle olarak gören Trump ve Siyonist rejim tetikçileri, diş geçiremediği ülkeleri değişik entrikalarla hizaya getirmeye çalışmaktadır. Özellikle Müslüman coğrafyayı sömürebilmek için sürekli çatışmaları körüklemekte, darbeler organize etmekle, liderlere suikastlar tertiplemek suretiyle sürekli istikrarsızlık pompalamaktadır.

                Çin ve İran’ın ardından ülkemize de ticari anlamda ambargo uygulayarak bizleri daha önce olduğu gibi kontrol etmeye çalışmaktadır. Sanki onlar efendi bizler müstemleke imişiz gibi bir davranışla adeta tehdit etmektedir. Ancak bunu yaparken unuttuğu bir şey var ki, bu millet daha iki yıl önce 250 şehit vererek bu dayatmalara karşı durmuş ve bundan sonra bu tür entrikaların bu ülkede sökmeyeceğini çok yüksek sesle dile getirmiştir. Her ne kadar iktidarı ekonomik politikaların uygulanması konusunda eleştirsek de, söz konusu topyekûn bir saldırıysa ve bu gemide hep birlikte yaşıyorsak, bu dayatmalara hep birlikte karşı durup dur demek zorundayız.

                Şu anda bir ekonomik ve siyasi saldırı ile karşı karşıyayız. Görünürde ekonomik olsa bile arka planda Türkiye’nin Sevr dayatmasına rahmet okutacak bir dayatma ile bizleri tekrar 100 yıl daha boyunduruk altında tutmak istemektedirler. Oysa biz daha esaret zincirlerini bile tam olarak kıramamıştık. İşte bunun için de millet olarak bir ve birlik olmak zorundayız.

                Aslında İslam Ümmetinin başına gelen musibetlerin hepsi Allah’ın kitabını ve Rasul’ünün (SAV) sünnetini geriye attığımızdan gelmektedir. Bizler izzet’i bırakıp zillet’e teslim olduk. Allah’ın dostluğunu bırakıp, Yahudi ve Hıristiyanları dost edindik. Ve 90 yılda gelip dayandığımız nokta bu oldu.

                Bu günlerin de bizler için bir bakıma kendimize gelmemiz için bir vesile olması mümkündür. Zira “Onlar istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır” kesin vaadi olduğundan bize düşen sadece olayların dışa bakan yönleriyle değil de, hakikatlerin derinliklerine bakarak ders çıkarmaya çalışmaktır. Elbette ki bu süreçte zarar edenlerimiz olacaktır. Unutmamak gerekir ki, mallarımız ve varlığımızın hepsi bizim için bir imtihan vesilesidir. Bunu derken iktidardakilerin hiç mi kusuru yok, demek istemiyoruz. Ancak musibet gelince neden geliyorsun diyemeyiz. Bize düşen sabır, sebat ile beraber hep birlikte gerekli tedbirleri alıp düşmana karşı aynı silahla savaşmaktır.

                Bizler sağlam durduğumuz sürece Allah’ın yardımının da yakın olacağını unutmayalım.