0

 

                Milli Eğitim Bakanlığı öğretmene performans değerlendirme çalışması taslağını kamuoyu ile paylaştı. Beklendiği gibi de her kesimden tepkiler aldı. Hiçbir sendika bu tasarıyı kabul etmediği gibi, hepsi de farklı eylem türleriyle protesto ettiler.

                Öncelikle sormak gerekir. Öğretmenlik mesleğinden başka hangi meslekte bu tür bir performans değerlendirme var da, öğretmenler için olsun. Örneğin doktorları hastalar, hastaların çocukları değerlendiriyor mu? Ya da nüfus müdürlüğü ya da maliyede çalışan bir memurun performans değerlendirmesi nasıl yapılıyor? Diyeceksiniz ki memnuniyetin derecesini ölçmek için bunlar yapılamaz mı? Yapılırsa bütün kurumlarda çalışan memurlar için yapılması gerekmez mi? Neden herkesin gözü okullarda ve öğretmenler üzerinde.

                Evet, eğitim 5-18 yaş arasında çocuğu olan herkesi ilgilendiriyor ve şu anda sadece Batman’da 150 binden fazla öğrenci var. Türkiye’de ise bu satı 18 milyon civarındadır. Yani ülkenin yarısı okulla ve öğretmenle ilgilidir. Ama bu durum öğrenciye öğretmenine ve velisine not verme hakkını vermiyor. Öğretmenlere kendi meslektaşlarına da bu şekilde not verme hakkını vermiyor. Zaten uygulanan eğitim politikaları nedeniyle öğretmenin saygınlığı ezildikçe ezilmiş, veli ve öğrenci karşısında adeta elleri kolları bağlanmış vaziyettedir. Siz bir de bunun üzerine öğrenci ve veliye öğretmene not verme hakkını verin. Bu demokrasi hangi ülkede var da bizde olsun. Var da biz mi bilmiyoruz.

                Şüphesiz ki eğitimin kalitesinin artması öğretmenin kalitesinin artmasıyla mümkündür. Öğretmen yetiştiren kurumların kalitesi, eğitim fakültelerine alınan öğrencilerin kalitesi eğitimin kalitesinin belirlenmesinde önemlidir. Bütün bunları görmezden gelip de bütün suçu öğretmene yükleyerek, eğitimdeki bütün tıkanmışlığın suçunu öğretmene yüklemek tek kelime ile insafsızlıktır. Bunun yerine öğretmeni hizmet içi eğitimler vasıtasıyla yetiştirip, bilgilerini güncellemek hatta dört yılda bir eğitim bilimleri ve kendi alanı ile ilgili sınava almak makul bir yöntem olabilir. Bununla beraber daha objektif bir denetim sistemi koyarak öğretmeni işbaşında denetlemek, yetersiz olanları tekrar eğitime tabi tutarak eksikliklerini gidermek bu değerlendirme yöntemlerinden bir olabilir.

                Sınıfta öğrenciye yaptırımı kalmamış, her an şiddete maruz kalabilme ihtimali olan öğretmeni değerlendirmek için öğrenciye hak tanımak öğretmeni öğrenci ve veli karşısında tamamen savunmasız ve kişiliksiz hale getirmektir. Sendikalar bu tasarıya karşı tepkilerini imza toplayarak dile getirmeye çalıştılar. Sonuçları hep birlikte göreceğiz.

                Madem öğretmeni değerlendiriyorsunuz, o zaman öğrenciden başlayarak eğitimin bütün paydaşları öncelikle Milli Eğitimin politikalarını ve bürokratlarını da değerlendirsin. Neden bir şube müdürü ya da milli eğitim müdürü öğretmeni değerlendiriyor da öğretmen bunları değerlendiremesin. Milli Eğitim Bakanlığı daha geçen hafta sonu yapılan Açık Öğretim Lisesi sınavında altı ders olması gereken cevap kâğıdını dört ders basarak öğrencileri mağdur etmedi mi? Bunun hesabını veren oldu mu? Siz bu performansa kaç puan verirdiniz? Ya tamamen siyasilere ve bürokratlara yakınlıkları nedeniyle atanan Milli Eğitim Müdürü yardımcılarına ya da şube müdürlerinin performanslarını kim değerlendirecek? Daire başkanları ya da genel müdürler, bakanlık bürokratlarını kim değerlendirecek. Öğretmeni veliye, kendi meslektaşına düşman etmenin hiçbir anlamı yok. Bunun ne eğitimin kalitesine ne de öğrencilerin eğitim hayatına bir katkısı olur. Olsa olsa moral bozukluğuna ve çalışma barışının bozulmasına katkısı olur.

                Milli Eğitim Bakanlığı yol yakınken bu ısrardan vazgeçmelidir. Bunun yerine öğretmenleri ciddi bir şekilde iş başında yetiştirme yollarını bularak bu alanda bir seferberlik başlatmalıdır. En geç iki yıl içinde bütün öğretmenleri profesyonel bir eğitimden geçirerek 21. Yüzyılın gerektirdiği becerilerine sahip öğretmenleri yetiştirebilir. Ona rağmen kendini yenilemeyen, eski alışkanlıklarla devam etmekte ısrar eden öğretmenlere de gereken yaptırımları uygulamalıdır.

                Eğitimi ciddiye alan toplumlar kısa sürede kalkınıp gelişirler. Ama bizim gibi her şeyi “mış gibi” yapıp geçiştiren ülkeler de arkadan nal toplamaya devan ederler. Bu genç nesli en iyi şekilde yetiştirip hayata hazırlamaz isek, gelecekte çok daha kötü günler bizi beklemektedir.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *