0

 

Ey Kudüs; Ey mahzun kıble. Bize küskünsün, bize dargınsın. Ey mukaddes belde, ey peygamberler diyarı mübarek şehir; haklısın. Sende kusur yok. Toprağında zülüm var, kan var, gözyaşı var. Buna biz sebep olduk. Seni koruyamadık. Nefsimize uyduk tembellik ettik. Senden dolayı başımıza taş yağsa yeridir.

         Kitabı bıraktık. Öğüt almadık. Dünyaperest olduk umursamadık. Hep birileri yardımına koşar diye yardımı başkasından bekledik. Hep geride kaldık. Tebük gazvesinde geride kalanlar gibi. Ama Allahın bundan hoşnut olmayacağını hesap edemedik. Nasıl olsa bir Salahaddin çıkar seni kurtarır diye bekledik. İmtihanının, bizim imtihanımız olduğunu kavrayamadık. Mübarek toprağında akan şehit kanlarına ruji mahşerde ne diyeceğiz. Anaların gözyaşında belki boğulacağız. Zayıfların feryadı figanlarına karşı nasıl hesap vereceğiz.

         Bir zamanların israiloğullarının yaptığını şimdi biz Müslümanlar yapıyoruz. Senin mukaddes topraklarını kirleten sapıtmış yahudiler bir zamanlar peygamberlerine baş kaldırmışlardı da:  “Ey Musa sen ile Rabbin gidin zorba kavim ile savaşın, onları alt edin, bizler sonra gelip yerleşiriz, biz savaşı sevmeyiz nefsimize ağır gelir demişlerdi de Allah onları sina çöllerinde 40 yıl azaba uğrattı. Şimdi bizler yani 1 Milyar 500 milyon Müslüman da aynısını yapıyoruz sadece bekliyoruz nefsimize ağır gelen cihadı başkalarından bekliyoruz. Allahtan ebabil kuşlarını göndermesini bekliyoruz. Gözü dönmüş 10 milyonluk Yahudiye karşı 1 milyar 500 milyonluk Müslüman ümmet Allahtan ebabil sürülerinin gelmesini bekliyoruz. Ey güzel şehir ancak gelecek ebabil kuşları yahudiye değil de üzerimize o taşları bıraksalar hiç şaşırma.

         Çünkü vaad olunan bu değildir. İmani tavır bu değildir. Rabbimiz şöyle buyurmamış mıydı? Size ne oluyor da,  “Allah yolunda ve Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?

         Zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar 100 yıldır bağırıyor da ümmet duymuyor duymak istemiyor. Hele son yıllarda ve bugün mazlumların feryadı arşı alaya yükseliyor da hala bekliyoruz. Mümince bir tavır gösteremiyoruz. Suç bizde kabahat bizde kendi ellerimizin yaptıklarından dolayı başımıza gelen musibetleri hak ettik. Rahat döşeklerimizi terk edemedik. Çil çil altınların ışıltısından gözlerimizi alamadık. Konfor ve rahatımızdan taviz vermedik. Allahın muhakkak deneneceksiniz, malınızla deneneceksiniz, canınızla deneneceksiniz, korku açlık ve çocuklarınızla deneceksiniz emrine kayıtsız kaldık ve kaybettik. Dünyaya öyle bir yapıştık ki ölmeyeceğiz sandık Ölüm sonrasının çok uzak olduğunu düşündük. Bizlere emanet edilen iman kalelerini teker teker kaybettik.  Kaybettiğimiz kaleleri bir daha fethedemedik. Fethetmek için gereken cesareti gösteremedik. Oysa rabbimiz azim gösterdiğimizde, sabır gösterdiğimizde onun dinine yardım ettiğimizde muhakkak yardım edeceğini buyurmuştu. “Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çıkın." denilince olduğunuz yere yığılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki ahiretin yanında ancak pek az bir şeydir” (  9/38   )           “Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar”(47/7)

         İşte ey mahzun mescit; Ne olduysa biz sebep olduk. Her ne ektiysek onu biçtik. Ektiğimiz rüzgârdı maalesef fırtına biçtik.

         Ama umuyoruz ki aklımız başımıza gelmiştir. Küfürden bize dost ve yardımcı olmayacağını öğrenmişizdir. Düştüğümüz yerden ayağa kalkmaya niyet etmişizdir. Yine umuyoruz ki kalplerimiz birbirine yaklaşmıştır. Boş ve gereksiz tartışmaları bırakmışız. Müminler olarak bir duvar gibi kenetlenmişiz. Seni o şanlı günlerine kavuşturmayı umut etmişiz inşaaallah.

 

                                                                                     

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *