0

 

 

Fransa’da  yayın yapan  ve Hz. Muhammed’e  (sav) hakaret içerikli karikatür yayınlamasıyla  anılan Charlie Hebdo dergisine yönelik geçtiğimiz günlerde düzenlenen eylemde 12 kişi ölmüştü.

Charlie Hebdo eylemi tüm dünyada gündemde ilk sıraya oturdu. Bu eylem değerlendirilirken iki farklı fotoğraf ortaya çıktı. Öncelikle muhafazakâr Müslümanlar kendilerini büyük bir mahalle baskısı altında his ederek bundan kurtulmak için alelacele bu olayı şiddetle lanetleme ve Avrupalıları memnun etme telaşına düştüler. Öbür taraftan baştan beri her vesile ile İslam’a, İslam’ın mukaddesatlarına ve Müslümanlara saldırmayı kendilerine gaye edinen laik,demokrat,solcu ulusalcı kesimler ise adeta define bulmuşçasına televizyon ekranlarında gazete köşelerinde İslam ve Müslümanlara karşı kinlerini kusmaya başladılar. Bir anda insan hakları savunucuları kesildiler. Haktan hukuktan ifade özgürlüğünden söz etmeye başladılar. Ve bu bahane ile İslam’ı terörizm kendileri gibi düşünmeyen Müslümanları da terörist ilan ettiler. Bu sahte demokrat ve insan hakları havarileri tarih boyunca başta İslâm coğrafyası olmak üzere dünyanın birçok yerinde askeri üsler ve binlerce asker bulunduran Fransa, bu ülkelerde Müslümanların katledilmesinde hep baş aktör olduğunu unuttular.

Fransa, Cezayir’de bir buçuk milyon Müslüman katletti. Fransa Cezayir’i işgal ettiğinde iki buçuk milyon Cezayirliyi göçe zorlamıştı. Yine sekiz bin köyü yerle Bir etmişti. Yüzlerce,binlerce kadın ve genç kız tecavüze uğramıştı. Ruanda’da yüz binlerce Tutsiyi hunharca katletmişti.

Ayrıca Fransa’nın Afrika kıtasında yaptığı tek katliam Cezayir katliamı değildir. Fransa sömürgeleştirdiği bölgelerde beşeri ve ulusal servetlerini kullandığı gibi bu memleketlerde katliamlara da imza atmıştır.

Dünya haritasına bir göz atıldığında adı birçok kimse tarafından bilinmeyen Afrika ülkelerinde dahi Fransa’nın askeri üslerinin bulunduğu ve Fransız askerlerinin bu ülkelerde cirit attığı görülüyor. Özellikle 20. yüzyılda Afrika’daki yeraltı zenginliklerini emen ve buradaki insanları açlığa, sefalete terk eden Fransa, milyonlarca Müslüman’ın kanına girerken, bu sahte demokratların sesi değil bu kadar hatta hiç çıkmıyordu,  çünkü o zaman öldürülenler Avrupalı değil sahipsiz Müslümanlardı.. Afganistan’da, Irak’ta, Senegal’de, Cibuti’de, Nijer’de, Libya’da, Mali’de, Orta Afrika’da akan kan Müslümanların kanı idi. Sömürülen zenginlikler Müslümanlarındı.

Bu eylem yıllardır Avrupa’nın İslam’a ve Müslümanlara uyguladıkları hakaret, sömürü, zulüm ve islam’ın kutsallarına düşünce ve ifade özgürlüğü adı altında yaptıkları saldırıların bir tezahürüdür. Yani tabiri caizse gerek Fransa, gerekse Avrupa ektiğinin semeresini topluyor.

Bütün bunlardan ders çıkaracağına bu olayları bahane ederek Paris’teki saldırıyı Müslümanlara karşı nefreti yaymak ve İslâm düşmanlığına haklı gerekçe bulmak için kullanan Haçlı zihniyeti, dört koldan operasyon başlattı. İslam peygamberine yaptıkları hakaretleri tekrar güncelleştirdiler. İslam’ın terörizm Müslümanları da terörist olduğunu daha gür bir sesle haykırmaya başladılar. Tıpkı on bir eylül bahanesi ile nasıl ki İslam coğrafyasını işgal ettilerse bir kez daha bu olayla İslam’a ve Müslümanlara daha büyük bir savaşın kapısını aralamaya çalışıyorlar.

Fransa’da öldürülen onattı kişi için dünya ayağa kalktı. Milyonlar bir araya gelerek bu eylemi kınadı. Bu yarıştan islam ülkeleri liderleri de geri kalmadı. Hatta ne yaman çelişki ki islam coğrafyasını kan gölüne çevirenler de ordaydı sözde onlar da şiddete ölümlere karşı çıkmak için oradaydılar. Ne yaman çelişki değil mi?

Sahi Arkanda Müslümanlar diri diri ateşlere atılırken, evlerinden memleketlerinden sürülürken neden bir araya gelmiyordunuz, Afrika’nın zenginlikleri sömürülüp insanları da açlıktan ölürken neden bir araya gelmiyordunuz, Gazze’de binlerce insan bombalar altında can verirken neden Gazze’ye de gidip o insanların yanında durmuyordunuz, Irakta, Afganistan’da, Pakistan’da, Suriye’de, her gün yüzlerce Müslüman’ın kanı oluk oluk akarken siz ey iki yüzlü liderler neredeydiniz? Sahi Mısır’da halkın iradesi ile iktidara gelen liderler zorla alaşağı edilip cezaevlerine tıkandığında yüz binlerce masum insan meydanlarda şehit edildiğinde siz neden Mısır’a da koşup o insanların haklarını korumak için sıra sıraya dizilmiyordunuz? Yoksa akan kan Müslüman kanı olunca öldürülen Müslüman olunca bunun hiçbir kıymeti yok öyle mi?

Doğrusu Paris meydanında ben mazlum ve mağdur insanların hakkına sahip çıkmak için bir araya gelen bir dayanışmayı değil İslam’a ve Müslümanlara karşı el ele vermiş bir haçlı zihniyetinin ittifak ve dayanışmasını gördüm.

Ancak bu çifte standardınızı, ikiyüzlülüğünüzü insanlar gördükçe ezilenlerin horlananların kalbinde sizlere karşı sadece kin ve nefret artacaktır. Onun için diyorum ki dünya Paris’te öldürülen insanların haklarına sahip çıktığı kadar yeryüzündeki bütün mazlum, mağdurların hak ve hukukuna aynı hassasiyetle çıkmadığı takdirde bu nefret daha da artacak.

 

Dünyanın neresinde olursa olsun bir Müslüman hangi sebeple olursa olsun yaptığı bir suçu Avrupa her zaman İslam’a ve Müslümanlara mal etmiştir. Ancak her ne hikmetse Yahudilerin veya Hıristiyanların katliamlarını hiçbir zaman tüm Yahudilere veya tüm Hıristiyanlara yüklemiyor. Örneğin Norveç'te 2011'de Breivik'in 77 kişiyi öldürmesi gerçek bir terör olayı idi. Ancak kimse kalkıp da 'Bu Hristiyani terördür' demedi, denmesi de zaten doğru değildi. Onun içindir ki dünyanın neresinde olursa olsun terör olaylarını 'İslami' diye nitelendirmek en hafif tabiriyle hastalıktır. “aynı şekilde İsrail gayri meşru terörist devletinin sürekli Filistinli Müslümanlara yönelik yaptığı işgal ve katliamları hiçbir zaman tüm Yahudilere mal edilerek tüm Yahudiler hedef gösterilmedi. Bu da batının İslam’a ve Müslümanlara yönelik bir başka ikiyüzlülüğüdür.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *