BİNDİĞİ DALI KESMEK

28 Şubat bu ülkenin tarihine kara bir leke olarak geçti. Aradan 30 yıl geçti, ancak hala etkisi yer yer devam etmektedir. Hala 28 Şubat emniyet ve yargı kumpasları sonucu aldıkları haksız hapis cezalarını çeken yüzlerce insan zindanları doldurmaktadır.

Meydanlarda bu haksızlıkları görüp en kısa zamanda gereğini yapacaklarını söyleyenler, nedense verdikleri sözleri çabuk unuttular. Sanki bütün bunlar bu ülkede yaşanmamış, sanki 15 Temmuz darbesini planlayıp hayata geçirmeye çalışanlar, suçsuz yere nice insanı hürriyetlerinden mahrum etmemiş gibi her şey unutuluverdi.

Ve geldik bugüne. Son yaşanan gelişmelere… Kurtların yemeleri için kafalarına koyduğu kuzulara. Yıllarını sizin dava dediğiniz “dava” için verenlere. Ve bu insanların maruz kaldığı sıkıntılara, açığa almalara ve nihayet ihraçlara. Evet Batman Üniveristesi’nde yaşanan son ihraçlardan bahsediyorum. İslami düşünceye sahip, FETÖ ile de uzaktan yakından bağlantısı olmamış, hatta onların hedefi bile olmuş Akademisyenlerin ihraç edilmesi Batman için şok etkisi yarattı. Bu beklemeyen bir gelişmeydi. Çünkü bu insanlar daha önce açığa alınmışlar ve görevlerine iade edilmişlerdi. Yani bir suç olsaydı, gerekli işlemler yapılırdı. Ama olmadı. Vicdanları yaralayan ihraçlar gündeme geldi. Bir kez daha adalet yara aldı. Bir kez daha FETÖ ile mücadele edelim derken, dostlar küstürüldü. Bir kez daha yaslanılan duvar yıkılmış, binilen dal kesilmiş oldu. Bir kez daha içten içe insanların öfkeleri kabartıldı. Bu böyle olmamalıydı. Hani ince elenip sık dokunulacaktı. Hani kimseye haksızlık yapılmayacaktı.

Eğer FETÖ’ye bulaşma, FETÖ’ye destek olmadan kasıt 17-25 Aralık tarihi sonrası baz alınacaksa ya da ByLock gibi haberleşme programlarının kullanımı göz önüne alınacaksa ve bu insanların bu tür bir bağlantıları yoksa, sizin kararlarınız vicdanları kanatmaya devam edecektir. Çünkü öne sürdüğünüz nedenler inandırıcı değildir. İnsanlar bunlara pek inanmıyor. Bu sadece kurum içi hesaplaşmaya alet edilen bir olay olarak tarihe geçecektir. Rakiplerinizi alt etmek için kullanılan bir silah olarak kalacaktır.

Ülkede bürokrasi ne yazık ki bildiğimiz oligarşik yapıyı devam ettiriyor. Ne hak ne de adalet bu acımasız demokrasinin umurunda değil. Ne yerel STK’ ların ne de sendikaların bu bürokrasinin yanında bir kıymet-i harbiyesi vardır. Siz bildiğinizi yapmaya devam ederseniz, millet de cevabını çok uzak olmayan bir zamanda sandıkta verir. Siz milletin vicdanlarını kanatmaya devam ederseniz, millet de sandıkta vicdanının sesini dinler. Maalesef 2019 seçimleri için birileri kötü senaryolara hazırlanıyor, bu senaryolar da işte böyle yazılıyor. Ülkenin değişik yerlerinden bu çığlıklar yükseliyor. Ama bu çığlıklar bir türlü ulaşması gereken yerlere ulaşmıyor. Birileri bu çığlıkları duymak istemese de milletin gönlünde bu yaralar kanamaya devam ediyor.

Umarım Fetö ile yapılan dikkatsiz mücadele ile 28 Şubatta olduğu gibi mağdurlar üretilmez. Üstelik bu kez bizzat 28 Şubat mağdurları tarafından hem de yine 28 Şubatta mağdur olanlara yapılıyorsa, bunda büyük bir yanlışlık var demektir. 28 Şubatın faillerinden bunları bekliyorduk, bunu onlara çok görmüyorduk. Ama şimdiki mağduriyetleri o şekilde geçiştiremeyiz buna söylenecek hiçbir şeyimiz ve mazeretimiz olamaz.